Türk futbolunun geleceği için radikal kararlan alınması zamanı çoktan geldi de geçti bile…
Yine de zaman geçirmeden bir adım atmak lazım…
Bu konu da yapılacakların başlangıcında 22 Nisan 2022'de Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde onaylanan "Kulüpler Spor Yasası"nın uygulamaya konulması olmalıdır…
Her ne kadar Kulüpler Birliği tarafınca bir yıl ertelenmesi istenmiş olsa da bu göz önüne alınmamalı ve Yasa yürürlüğe sokulmalıdır…
"Yürürlüğe sokulmalı" derken, elbet ki Yasa’nın uygulanırlığını gerçekleştirmektir…
Yoksa Yasa küdük kalır ve kulüp başkan ve yöneticileri gene istedikleri gibi hareket ederler…
Yasaya göre, kulüpler bir önceki senenin brüt bütçesinin yüzde 10 fazlasını geçmeyecek şekilde borçlanabilecek…
Genel kuruldan yetki alınması halinde borçlanma limiti bütçenin en fazla yüzde 50’sine kadar yükseltilebilecek…
Spor kulüpleri ve spor anonim şirketleri, genel kurul kararı gerekmeksizin bir önceki hesap döneminde gerçekleşen brüt gelirinin en fazla yüzde 25'ini temlik edebilecek…
Madde gerekçesinde düzenlemenin amacı, "kulüplerin uzun vadeli ve sağlıksız borçlanmasının önüne geçilmesi" olarak kaydedildi…
Bence haklı bir gerekçe…
Yasa gereğince, spor kulüplerinin yöneticileri, mevzuat ve sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kasıtlı olarak veya dikkatsizlik ettikleri taktirde, doğacak zararlardan müteselsilen sorumlu olacak…
Yani, kişi ya da kişilerin de cepleri yanacak!
Ama gelin görün ki, yasa geçeli iki yıl olmasına rağmen gereği yerine getirilmiyor, dolayısıyla da kulüp başkan ve yöneticileri istedikleri gibi hareket etmeye devam ediyorlar…
Örneğin Fenerbahçe kulübü…
Mourinho ve yardımcılarına ödenecek olan milyon Eurolar…
Yeni transferlerle birlikte Fenerbahçe kulübünün cebinden çıkacak 300-400 milyon Euro bandında…
Türkiye için inanılmaz bir rakam…
Kulüp Başkanı ve yöneticilerinin alacağı kararların başlangıcında; kadro planlamasında isabetli, az ve öz transfer yapmak…
Takımı kariyerli teknik direktöre teslim etmeye eyvallah, fakat kulüp ekonomisini iyi yönetmek olması gerekirken buna uyulmamakta, gözle görülmese de bazı oyunlar döndürülmekte!
Başkanlar sözde kulüp başarısını düşünerek egolarını tatmin etme uğrana her transfer döneminde çok sayıda futbolcu alarak kulübü borç batağına saplamakta…
Örneğin Konyaspor…
Başkan Ömer Korkmaz açıkladı, 1 milyarın üzerinde borçlarının olduğunu…
Birisi geliyor, kulübü ekonomik olarak tüketiyor, sonrasında da elini kolunu sallayarak çekip gidiyor…
Ne yazık ki, Türk futbolu iyi yönetilmiyor…
Avrupa’da aldığımız sonuçlar bunun en büyük göstergesi…
Kulüpler iyi organize olamıyor…
Kurallara uyan çok az kulüp var…
Bunun sonucun da borç yükselirken, kalite ise devamlı kan kaybediyor…
Nihayetin de Yasa uygulanmalı ki, başta kulüp başkanları olmak üzere yöneticiler transferde harcanacak paranın büyük bölümünden sorumlu tutulmalılar…
Futbolumuz deyince, derinlere inmekte yarar var…
Genel kurullarda bol vaadlerin havada uçuştuğu dönemleri yaşıyoruz…
İşte, daha kısa süre önce büyük ümitlerle Beşiktaş Başkanlığına seçilen Hasan Arat ve yönetiminin bu işin bu kadar kolay olmayacağını gösterdiği gibi…
Sn. Arat, devre arasında teknik direktör bulamadı, gitti Santos’u kurtarıcı olarak takımın başına getirdi…
Baktılar yama tutmadı onu gönderdiler, alt yapı teknik sorumlusu Serdar Topraktepe ile Türkiye kupasını kazandılar…
Ve Başkan Arat, yeni dönem için hala teknik direktörünü bulamadı… Ortalığa teknik direktör adları saçılıyor…
Adeta teknik direktör enflasyonu yaşanıyor…
Fenerbahçe şampiyonluğu kaçırmanın acısıyla ve iki başkan adayının seçimi kazanma adına yüksekten vaatleriyle Mourinho’yu takımın başına getirmek için çaba içerisine girdi…
Milyon dolarlar ödenecek olan Mourinho yararlı olur mu? Türk futboluna katkı sağlar mı?
Elbette olur.
Ünlü futbol adamının imza atmasıyla tüm gözler Türkiye’ye çevrildi…
Avrupa şampiyonası öncesi ülkemiz uzun süre dünya gündeminde yer alacak…
Bu mevzuda herkes müsterih olsun…
Adamın çıkardığı gürültü Tanzanya’da bile duyuldu…
Bunu geçmişte Galatasaray’da Jupp Derwall, Beşiktaş da Vicente Del Bosque ve gene Fenerbahçe’de Valdir Pereira ile Didi dönemlerinde de yaşamıştık…
Ama, tüm olumluluklara, takımlarına sağladıkları kariyere rağmen başkanların kulübün parasını kendi kişisel çıkarları için bol keseden harcamaları düşündürücü…
Sezonun başlamasıyla birlikte tüm gözler Mourinho’ya çevrilecek… Bakalım aldığı parayı hak edecek mi?
Fenerbahçe’yi şampiyonluk hedefine ve Şampiyonlar Liginde yarı final veya finale taşıyabilecek mi?
Dahası, ünlü teknik direktör kendisinden beklenileni ve milyonlarca Fenerbahçelinin beklentisine yanıt verebilecek mi?
Bekleyip göreceğiz…
Yukarıda da altını çizdiğim gibi, başkan ve yöneticilerin bu hamleleri koltuğu koruma ve kendi egolarını tatmin etme uğruna yapılmamalıdır…
Özellikle de harcama mevzusunda hovardaca davranan başkan ve yöneticilerin, kulüplerini borç bataklığına sürüklemeleri önlenmelidir…
Dolayısıyla da, "Kulüpler Spor Yasası"nın uygulamaya konulması elzem kere elzemdir.