TÜRK EDEBIYATININ DERIN KÖKLERINDEN GÜNÜMÜZE UZANAN MÜBALAĞA, DILIN ZENGINLIĞINI VE SANATSAL IFADEYI ABARTIYLA BIRLEŞTIREREK GERÇEKLERDEN SAPMA EYLEMINI TEMSIL EDER.
Mübalağa, dilin evrimiyle iç içe geçmiştir ve eski Türk edebiyatından günümüze kadar uzanan bir geçmişi vardır. Başlangıçta, abartılı ifadeler yalnız sözlü geleneklerde değil, aynı zamanda yazılı metinlerde de yer alırdı.
Mübalağa, bir durumu ya da nesneyi gerçekçi olmayan bir şekilde abartarak anlatma eylemidir. Dilbilgisel olarak, bu genellikle bir kişinin ya da yazarın duygusal veya sanatsal bir etki yaratmak için gerçeklerden sapmasıyla ilgilidir.
Mübalağa, genellikle dilde abartıya dayanır, ancak hiperbol gibi belirli türler de bulunur. Ayrıca, metaforlar, teşbihler ve benzetmeler de mübalağanın alt türleri olarak kabul edilebilir.
Türk edebiyatında mübalağa, özellikle klasik dönemde sıkça kullanılmıştır. Divan edebiyatında şiirlerde ve hikayelerde bolca rastlanır. Günümüzde ise modern yazarlar da mübalağayı eserlerinde ustalıkla kullanmaktadır.