Şu mantığı anlayamıyorum…
Köprüler, otoyollar, hızlı tren yolları, hastaneler, havalimanları, barajlar bunların hepsi devlet tarafından yapılması zorunlu yatırımlar değil mi?
Biz bunlar yapılsın diye devlete vergi vermiyor muyuz?
AKP iktidarı başımıza bir model çıkardı: "Yap işlet devret." Bu modele göre bir firma aldığı ihale ile köprü otoyol her ne ise projesini tamamlayacak, belli bir süre işletecek ve işletmeden kazandığı parayı köprü maliyetine harcayarak üzerine de biraz kar edecek. Haliyle devletin kasasından para çıkmadan ülke yatırım kazanmış olacak.
Hükümet bunu "para harcamadan yatırım yapıyoruz" diyerek savunuyor.
E o zaman neden geçiş garantisi veriyoruz? Gayet de milyarlarca lira bu projelere gidiyor. Madem para vereceğiz neden devlet kendi eliyle daha az maliyete bu projeleri gerçekleştirmiyor?
Böyle sorunca da hemen "Büyük projelere para yatırırsak Anadolu'ya hizmet götüremeyiz" cevabını veriyorlar. Anlamıyorum dediğim nokta da bu zaten… Garanti ücreti verilerek zaten her yıl milyarlarca lira harcıyoruz.
Araya özel şirket sokup maliyeti artırmak nasıl bir kafa? Soru sorduğuma bakmayın herkes biliyor cevabını.
Gelelim Çanakkale Köprüsüne. 45 bin geçiş garantisi verildiğini duyunca kafamdan aşağıya kaynar sular döküldü. Üstelik geçiş için bir de "200 liracık" gibi sanki azmış gibi kendi paramızı küçülten ifadeler kullanıyoruz.
Bakın Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın söylediği belirtilen, "Haklısınız ama her hizmetin de bir bedeli var. İnsanlar hem hizmet almak istiyor hem de 'Köprüler, tüneller bedava olsun' diyor. Böyle bir şey olmaz" sözlerini hatırlatayım.
Olur bal gibi de olur.
Yıllardır yolsuzluk raporlarını inceleyip belediyelere ve yandaşlara akıtılan paraları hesaplıyorum. Onlarla kaç köprü kaç hastane kaç okul yapılırdı aklınız hayaliniz almaz. O yüzden bu 45 bin geçiş garantili köprülerin hepsi bedava olur.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun "hepsini kamulaştıracağız" sözlerine sonuna kadar katılıyorum. İktidar olursa yapabilir mi? Yaparsa büyük iş başarmış olur.
Köprü geçişlerini Avrupa'da alım güçlerine kıyaslamak için birim üzerinden verelim.
Bakın İsviçre'de otoyollarda geçiş 40 Frank yani 40 birim asgari ücretleri ise 4100 birim.
Avusturya'da 1 yıllık geçiş hakkı için 93 Euro yani 93 birim ödüyorlar. Asgari ücretleri de 1500 (Euro) birim.
İtalya'da en pahalısı Tarvisio - Pisa arası 542 kilometrelik otoyol 42 Euro yani 42 birim. Trenle gitmek isterseniz 52 Euro yani 52 birim, daha pahalı. Asgari ücretleri ise 1400 birim.
Daha fazla yazmaya gerek yok…
"Bizi kıskanıyor dedikleri" Avrupa'da fiyatlar böyleyken 4253 birimlik asgari ücretin olduğu Türkiye'de geçiş 200 birim olduğu yetmezmiş gibi bir de üstüne vergilerimizden şirkete ekstra bir ödeme daha yapılacak.
Diyecekler ki geçiş ücreti 17 Euro Avrupa'nın en ucuzu… Ama Türkiye'de asgari ücretin 260 Euro olduğunu söylemeyecekler.
"Niye?" sorusunun mantıklı bir cevabı yok aramayın.
84 milyon vatandaş uçmadığı havalimanına, geçtiği ya da geçmediği köprüye tünele, hastaneye garantili fatura ödetiyorlar bunu da "GAP projesini Ege'de yaşayan vatandaş kullanmıyor ama onun vergisiyle yapıldı" diyerek yanıt veriyorlar.
Ölü yatırım beton projeleriyle GAP projesini bir tutup GAP sayesinde yapılan üretimin Ege'deki gıda enflasyonunu düşürdüğünün farkında bile değiller.
Otoyollara köprülere hastanelerin yapılmasına tabiki karşı değilim. Gece gündüz çalışıp şirketlerin benim paramla zengin edilmesine karşıyım.
AKP iktidarı kendince bir çark kurdu. Bu çark vatandaşı sömürüyor. Yoksullaştırıyor. Yıllar içerisinde nasıl fakirleştiğimizi çok uzakta aramayın. Faiz ve garanti ödemelerinin yanı sıra ekonomideki inatçı politikalar, üretmeyen ekonomi bizi bugünlere getirdi.
Betondan başka yaptığımız yatırım olmayınca böyle oluyor.
Gelin şimdi hep beraber beton kemirelim…