Bugün 20. gün...
Ölüm sayısı ise resmi verilere göre 44 bin 218 kişi.
Yürek dayanmıyor. Depremin ilk gününden itibaren bölgede olan bir kişi olarak çok net söylüyorum: Şayet devleti yöneten kişiler biraz iş bilen kişiler olmuş olsaydı ve hızlı karar almış olsaydı canını kaybeden yurttaş sayısı çok çok az olurdu.
Daha önceki depremlerde enkazların üstündekiler “Sesimi duyan var mı?” diye seslenirdi. Bu depremde ise enkaz altındakiler yukarıdaki kişilere kendilerini duyurabilmek için “Sesimi duyan var mı” diye seslenmek zorunda kaldı.
Herkes hesap vermek zorunda.
Sadece müteahhitler değil. Müteahhitlerle işbirliği yapanlar, imara açanlar, iskân iznini verenler, yapı denetimini yapanlar, beton firmaları, imar affı çıkaranlar, çöken yolları yapanlar, iletişim operatörleri yaşanan bu felakette ihmali olan herkes ama herkes hesap vermek zorunda.
Yok öyle Allah kurtarsın, Allah’ın afeti, kader diyerek kaçmak.
Ne güzel dünya değil mi? Kandan beslenen keneler gibi milletin alın terini sömürün, sömürdükçe şişin şişin hayal gibi hayatlar yaşayın, iş sorumluluk noktasına gelince “Bu kader. Allah’tan gelen afet” diye açıklama yapıp sıyrılın işin içinden.
Hesap vereceksiniz.
Kahramanmaraş’ta gerçekleşen yıkımı yerinde izledim. MELŞA İnşaat’ın yapmış olduğu 2022 yılında yapılan ama yüzlerce insana mezar olan yerleri gezdim.
MELŞA İnşaat’ın sahibi Şahin Avşaroğlu. Kendisi aynı zamanda AKP Dulkadiroğlu ilçe başkanı. Bu kişinin yaptığı 5 bloklu siteyi gittim gördüm. Sitenin 3 bloku tamamlanmış. İkisi halen yapım aşamasındaydı. A Blok tamamen yıkılmış, B Blok ağır hasarlı, C Blok yıkılmış. Yüzlerce kişi can vermiş. Dükkân üzerine çıkılan 14 kat.
Akıl alır gibi değil.
Yıkılan enkazı incelerken bilirkişi de oradaydı. Binanın altını gösterdiler. Meğer sitenin yapıldığı yerde zeytin ağaçları varmış ve bunlar sökülmüş. Aynı zamanda binanın altı su doluydu. Nedeni ise su kaynağının üzerine yapılmış yapı.
Kim izin verdi peki? Kim denetledi? Kim iskân verdi? Müteahhit tutuklandı ama ya diğerleri?
Yani ihmal değil.
Göz göre göre gelmiş.
Gaziantep Nurdağı CCK İnşaat...
Sahibi Yunus Kaya. Yaptığı 5 bina yerle bir oldu. 300 kişi can verdi. Müteahhit Yunus Kaya, Nurdağı Belediye Meclisi’nde AKP’li üye. Bu yetmezmiş gibi bir de imar komisyonu başkanı.
Bakın sosyal medyasındaki fotoğraflara, boy boy iktidar temsilcileri ile fotoğrafları var. “Irmağının akışına ölürüm” diye şarkı söylerken kendinden geçen kişiler ile iltifatlı paylaşımları görürsünüz.
Kaçarken yakalandı. Peki, onunla birlikte iş yapan belediye yetkilileri, yapı denetim firmaları, izin verenler?
Daha da beteri var.
Her biri 12 katlı 12 bloktan oluşan, 320 daireli Kahramanmaraş’taki Ebrar Sitesi’nde 1300 kişi yaşıyordu. Bin kişiden fazla yurttaşımız öldü.
Yapı denetim uzmanı mimar Ebutalip Ceren, “Ebrar Sitesi’nde yaklaşık 2 bin canımızı kaybettik. 2000 yılı sonrası yapılmasına rağmen binalarda nervürsüz demir kullanılmış” diye açıklama yaptı.
Kim inceledi veya incelemedi? Kim izin verdi yapılmasına?
Burayı yapan adam Tevfik Tepebaşı firarda.
Meğer bu adamın eskiden din öğretmeni olduğu ortaya çıktı. Din adıyla kandırmış, betondan demirden çalmış.
Gelelim Hatay’daki Rönesans Rezidans’a...
250 daireden oluşuyordu. Antis Yapı yaptı. Firma sahibi Mehmet Yaşar Coşkun. Antis Yapı yöneticisi Yalçın Coşkun, sitenin tanıtımını HRT Haber TV’de yaparken tüm işlemlerin titizlikle yapıldığını, kaliteli yaşam merkezi olduğunu belirtiyor ve sitenin en değerli yönünün kıbleden yararlanmak olduğunu belirtiyor.
Bak bak bak bir tane din tüccarı daha.
Mehmet Yaşar Coşkun, havalimanında kaçarken yakalandı.
Bir diğeri Adıyaman İsias Otel.
30’u rehber, 35’i KKTC’li öğrenci, öğretmen ve veli toplam 65 kişi, İsias Otel’de yaşamını yitirdi.
Adliyeye gittim ve dosya hakkında bilgi aldım. Otelin inşaatında kırılmamış dere taşları kullanılmış. Haliyle yapıyı güçsüz hale getirmiş bu durum. Dosya soruşturma aşamasında gizlilik kararı verilmiş, sanıkların kaçmaması için sonrasında ise gizlilik kararı kaldırılmış.
Başlatılan soruşturma kapsamında otelin sahipleri ve yöneticileri Ahmet Bozkurt, Mehmet Fatih ile Efe Bozkurt, mahkemece tutuklandı.
Sadece sembol olmuş yapıları örnek verdim. Tüm yıkılan binalara ait benzer hikâyeler var aslında. Müteahhidin işini yürütmek için iktidar partisine üye olup, yönetiminde yer alıp, binasını yapacağı belediyenin meclis üyesi ve yapacağı binanın imarı verecek komisyonunun başkanı olduğu yerde yıkılan binalardaki ölümler cinayettir.
Öyle “asrın felaketi”, “yüzyılın afeti”, “kader”, “Allah’tan geldi” diye suçunuzu örtmeyin.