Murat Ağırel yazdı: Maraş'taki diyaliz yolsuzluğu tescillendi

''Daha önce "Diyaliz yolsuzluğu" başlıklı 4 yazı kaleme almıştım''

Ben her zaman yeni yetme gazeteci olarak kalacağım.

Benim için aldığım eleştiriler, ödüllerden ve övgülerden hep önce gelecek.

Ve tek bir amacım var, ezilen, hakları çiğnenen, sömürülen insanların sesi olmak.

Bu yüzden gelin bu yazıda bir fikri takip yapıp, insanların sağlıklarını tehlikeye atarak onlar üzerinden yüz binlerce lira nasıl kazanmışlar anlatayım.

Daha önce yazdığım bir yazıdaki konular soruşturmaya girdi ve sonuçlandı. Doktorlarhastane ve eczane üçgeninden hastalara fazla ilaç verildiği ve bunun karşılığında fazla faturalandırma yapılarak hem insanların hem de devletin zarara uğratıldığı resmen ortaya çıktı.

Diyaliz yolsuzluğundan bahsediyorum.

Daha önce "Diyaliz yolsuzluğu" başlıklı 4 yazı kaleme almıştım.

Özetleyerek hatırlatayım…

ABD Adalet Bakanlığı raporuyla başlayan daha sonra Sağlık eski Bakanı Recep Akdağ'ın anlattıklarıyla devam eden ve son olarak da Rekabet Kurulu'nun sağlık sistemini parselleyen firmalara ilişkin hazırladığı raporları yayımlamıştım.

Yapılan değerlendirmeler sonucunda FMC, Gambro, Sa-San, Renka ve Ece gibi firmaların, kanunda "rekabeti sınırlayıcı amaç ve etkisi olan anlaşma" olarak değerlendirilen davranışları belgeleriyle ortaya konmuştu.

Hâliyle kanunu ihlal ettiği tespit edilen FMC, Gambro, Renka, Sa-San ve Ece'ye verilecek idari para cezasının en ağır düzeyde değerlendirilmesi istenmişti.

İşte tam da bu noktada Kahramanmaraş Böbrek Diyaliz Hastaları Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (KABÖDER) Başkanı Hanefi Çöplü'nün FMC Diyaliz Merkezi hakkında yaptığı suç duyuruları devreye girmişti.

Çöplü, FMC Diyaliz Merkezlerinde ve Özel Marash Life Hastanesi ile ilgili bazı iddialarda bulunuyordu.

Savcılığa intikal eden dosyalarda FMC Diyaliz Merkezleri ve Özel Marash Life hastanesinde hastalardan sorumlu olan kişinin Dr. İ.Ö.I olduğu, bu doktorun normal bir hastalıktan Özel Marash Life hastanesine gelen ve üre kreatin değerleri yüksek olan hastalara akut ve kronik ayrımı yapılmadan, diyaliz tedavisine başlattığı öne sürülüyordu.

Sonrasında da bu hastaları Gaziantep ilinde bulunan ve anlaşmalı olduğu, hastayı kendi şoförleri ile yine kendi hekimleri olan Dr. E.M'ye gönderip, burada da diyaliz raporunu çıkarıp FMC Diyaliz Merkezine yönlendirdiği iddia edilmişti.

2017 yılında meydana gelen olaylar ile ilgili soruşturma yapılmış bir soruna rastlanılmamıştı. Ancak dernek başkanının itirazı tam da bu noktada başlıyor. Soruşturmanın Tabipler Odası ve İl Sağlık Müdürlüğü'nün belirlediği hastalar üzerinden yapılması gerekmekteyken farklı 60 hasta incelenmiş, dolayısıyla bu hastalarda sorun çıkmamış.

2016 yılında Necip Fazıl Şehir Hastanesi ve Tıp Fakültesi'nde Nefroloji bölümlerinde ilk defa diyalize alınan hastaların FMC diyaliz merkezine yönlendirme çalışmaları yapmak için diyaliz merkezinin şoförlerinin kullanıldığı ve bunlara da yönlendirdiği her hasta için 200-300 TL ödeme yapıldığı belirlenmiş.

Yani bildiğiniz hastalar üzerinden, insan bedeni üzerinden para kazanma ve rant devşirme durumu vardı.

Yine diyalize girmeye devam eden hastaların servis ile evinden alınıp tekrar diyaliz sonrası evine bırakıldığını ancak birçok hastanın diyalize gelmeden önce özel Marash Life Hastanesi'ne giriş işlemi yaptırdıkları anlaşılmıştı.

Sonrasında da hastayı diyalize götürdükleri, hasta diyalizdeyken reçetelerin Özel Marash Life Hastanesi'nde yazılıp, yine kendilerinin anlaştığı eczaneden ilaçların alınıp diyaliz merkezine getirildiği belirlenmişti.

Dahası Özel Marash Life Hastanesi'nde reçeteyi yazan doktorun hastayı hiç görmediği tespit edilmiş. Hastalara sadece giriş işlemi yaptırıldığı ve bu şekilde reçete yazılarak alındığı, yine ilacı eczaneden alırken hastanın haberinin olmadığı belirlenmişti.

Anlaşıldığı üzere bahse konu doktor İ.Ö.I hem diyaliz merkezinin hem de özel hastanesinin doktoru…

Bunu yapma amacı olarak ilaç alım protokolü nedeni ile Eczacılar Odası'na giden reçetelerin kota uygulamasına girmesi gösterilmiş. Söz konusu doktorun reçeteyi özel hastanede yazdığı zaman bu kotaya girmediği ve daha fazla para kazanmak için böyle bir yöntem kullanıldığı iddia edilmişti.

Sonuç olarak tüm amaç hastadan habersiz fazla ilaç yazmak, tahlil yapmak yatış göstermek, istedikleri eczaneden ilaçları temin etmek ve tüm bunları SGK'ya fatura ederek devleti zarar uğratmak.

İşte bu iddialar artık müfettiş raporu ile de sabit hale geldi…

Müfettiş raporunun sonuç kısmında aynen şu ifadeler yer alıyor:

"'Parikalsitol' etken maddeli ilaçları ihtiva eden reçeteleri, hasta güvenini de kötüye kullanarak, genel görmüş tıbbi kriterlerin çok üstünde dozlu ilaçlar içeren reçetelerin, hastanın ihtiyacından fazla olarak yüksek dozlarda tanzim eden Dr.İ.Ö.I.'ın Kurumu/Kamuyu toplam 796 bin 388 TL zarara uğrattığı anlaşıldığından hakkında 'Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Zararına Nitelikli Dolandırıcılık' kapsamında Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulması ve yargı sürecinin takip edilerek…"

Yani iddialar doğruymuş.

Peki sadece bu doktor mu?

Peki ilaçların en çok tedarik edildiği iki eczane?

Bu eczanelerin AKP'li yöneticilerle ne ilişkisi var?

Sorular çok ama yanıtları da var.

İnsan sağlığı üzerinden masum vatandaşların, sağlıklarını sömürmeyi göze alıp "Parikalsitol" etken maddeli ilaçları fazla fazla verip onların hayatlarıyla oynamak nasıl bir gözü dönmüşlük.

Bu işin peşini bırakmayacağım…

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.