Utanıyorum…
Atilla İlhan şiirinde "Cinayeti kör bir kayıkçı gördü ben gördüm kulaklarım gördü, vapur kudurdu kuduz gibi böğürdü, hiç biriniz orada yoktunuz" diyordu.
Vural Avar Paşa işte böyle ölüme götürüldü.
Hakiminden savcısına itirafçısına herkesin FETÖ'cü çıktığı davadan yargılanarak hapsedildi komutanlar.
Bakın değerli dostlar iddianameyi hazırlayan Savcı Mustafa Bilgili ve Kemal Çetin FETÖ mensubu oldukları için tutuklu.
İlk soruşturmada ifade alan savcılar Cemil Tuğtekin, Mehmet Özgür, sahte CD'yi teslim alan savcılar Hüseyin Ayar, Fikret Seçen meslekten ihraç...
Karar veren hâkimler Mustafa Karatay meslekten ihraç, Muhammed Alabaş, Ali Ertan, Haydar Kol tutuklu.
Tutukluluk itirazlarını değerlendiren ve reddeden hâkimler; Abdullah Bahçeci, Nihal Uslu tutuklu, Halil İbrahim Kütük tutuklama kararı var firarda.
Dündar Örsdemir meslekten ihraç, tutuklu; Ahmet Korkmaz meslekten ihraç, tutuklu; Kadriye Çatal meslekten ihraç.
Bilirkişiler Ünal Tatar ihraç, firarda; Cihat Yıldız ihraç, Yakup Korkmaz ihraç...
Yaşları 75 ile 90 arasında değişen komutanları yargılayan, tutuklayan kadro bu!
FETÖ'cülerin ipiyle bir kumpası devam ettiren iktidar.
Siyasi çıkarlar uğruna FETÖ mensuplarının yargılamalarının "yeniden kıymetlendirildiği" ama FETÖ ile de amansız mücadele edildiğinin haykırıldığı bir dönemde yaşanıyor bunlar.
Vural Paşa 85 yaşında hapiste katledildi.
"Katledildi" diyorum çünkü nerede olduğunu dahi bilmeyecek durumda olan özel bakım gerektiren demans hastası bir kişiyi cezaevinde tutmak için muayene edip "Hayati tehlikesi yok. Cezaevinde kalabilir" raporunu veren, verdiren ve cezaevinde tutan aynı güç, aynı zihniyettir.
Cezaevinde bulunan komutanlar hastalıkları nedeni ile tahliye edilmeyi kendilerine hakaret sayıyorlar haklı olarak. Çünkü suçsuzlar. Yıllarca adil yargılanma istediler. Ancak gerçekleşmedi. Yaşları 90'lara varmış 10 komutan daha cezaevinde ölümü bekliyor.
Dolaylı yoldan idam edilecekler.
Ergenekon kumpasları zamanında da gördük. Kumpasta yargılanan şerefli Türk Subayları silah arkadaşları tarafından yalnız bırakıldı. Sırtlarını güce döndüler. Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın dediler. O korktukları sindikleri yılan tüm ülkeye zehir saçtığında anladılar. Anladılar ama iş işten geçti. Yine meydana yok saydıkları şerefli komutanlar çıktı.
Emekli amiraller uzmanlık alanları ve ülkemizin bağımsızlığını ilgilendiren Montrö konusunda bir uyarı yaptı. FETÖ sözcüsü bir tetikçi bunu "Darbe Bildirisi" olarak medyaya duyurdu. "Mağduruz da mağduruz" sloganına sarılan güruh kaçırır mı bunu.
Hemen "Darbe Gündemi" oluşturmaya çalıştılar. Erzincan Tapu ve Kadastro 24. Bölge Müdürlüğü dahi "Biz buradayız! Devletimize, Milletimize, demokrasiye ve hükümetimize sonuna kadar sadık ve bağlıyız" açıklamasını paylaştı.
Amiraller günlerce gözaltında tutuldu ve televizyonlarda linç edildi.
Arkadaşları yine yalnız bıraktı.
Sonuç: Emekli Amiraller beraat etti.
Bedenleri zayıflamış yürümekte dahi zorlanan ama yürekleri halen onurlu şekilde atan Komutanlar cezaevinde onur mücadelesi veriyorlar.
Her gün insan hakları, insan hakları diye açıklamalar yapan kimi kimseler Türk askerine duydukları bitmek bilmez kinleri nedeni ile komutanları görmezlikten geliyorlar.
Komutanlar üzerinden Cumhuriyet ile hesaplaşmak isteyenler kafalarını çeviriyorlar.
Vural Paşa'nın cenazesinde üniformalı tek kişi yoktu.
Bu cinayeti kör bir kayıkçı görmedi. Ben gördüm, siz gördünüz herkes gördü.
Türkiye'nin adaleti böyle işliyor. İntikam adaletidir bu…
Fikirlerini savunmayabilirsiniz ama Gezi Davası'nda beraat ettikleri davadan "yeniden kıymetlendirme" yapılarak tutuklanan arkadaşlarımız bu yüzden hapiste.
Osman Kavala, Selahattin Demirtaş bu yüzden hapiste. Ekrem İmamoğlu'na bu yüzden hapis cezası verildi.
Handan Toprak 9 aydır tutuklu, daha iddianamesi hazırlanmadı. Bu yüzden hapiste...
Kimler hapiste değil?
Uyuşturucu kaçakçıları, hükümet üyeleriyle fotoğraf çektirenler, mafya liderleri, ihale takipçileri, devleti soyanlar, düne kadar 6 yaşındaki küçük çocuğa tecavüz edenler…
Herkes yargılanabilir.
Ama bu düzende değil. Değişmeli, değişecek.