Cumartesi günü yayımlanan yazımı okuyanlar aslında az çok konuyu anladı. Bugün aynı konuya devam etmek istiyorum. Okumayanlar için hatırlatayım.
Sahte belgelerle yabancılara vatandaşlık alan ve bu işleri yürüten bir çete var. Hatta bu çete sadece sahte belgeler değil sahte polis, sahte istihbaratçı kılığında para kopardıkları yabancılara şantaj da yapmış.
Bu işlerin yürütüldüğü yerlerden biri ise Çankaya Köşkü. Evet, bildiğimiz Çankaya Köşk’ü. Atatürk’ün emaneti...
Olay mahkemeye taşınmış. Ben de her şeyi iddianamede okudum. Öyle ifadeler var ki ilk yazımda yerim yetmedi.
Devam edelim.
Dediğim gibi, bu çete mensuplarını sahte vatandaşlık ve finans şirketi kurmak için Çankaya Köşkü’nde ağırlamışlar.
Çankaya 5 no’lu kapıdan Cumhurbaşkanlığı Yatırım İzleme Ofisi’ne kendini başkan yardımcısı olarak tanıtan, her yere bu unvan ile mail gönderen ama aslında Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi’nde çalışan M.S.T. adlı kişi şüphelileri içeriye sokmuş.
Bakın ben uydurmuyorum bunları. İddianamede bir bir belgeleriyle yazıyor.
Köşkte, Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi’nde başkan yardımcısı olarak görev yapan M.S.T’nin yanına giden şüpheliler finans şirketi kurmak istediklerini belirtiyor. M.S.T. ise yatırım bankası açmalarının daha kolay ve faydalı olacağını söylüyor.
Buraya kadar her şey “normal” gibi... İddianameden okuyalım:
“Bunun üzerine M.S.T. ile bize bu işlemlerin bu şekilde zor olacağını, yapılacaksa yatırım bankası açarak yapılabileceğini, bu işin onlar için daha kolay ve faydalı olacağını bize anlattı. Sohbetimiz devam ederken konu vatandaşlık işlerine geldi. Biz de kendisine (yabancı) H.S. eşinin ve diğer bir ortağının, kızlarının nasıl vatandaşlık alacağını sorduk. O da bize ‘Ben bu işlemleri yaparım’ dedi ve yanından ayrıldık.”
Şüpheliler H.S. diye bahsettikleri yabancı şahıs için vatandaşlık almak amacıyla 350 bin dolar karşılığında sözlü olarak anlaşıyorlar. M.S.T’yi arıyorlar. M.S.T, şüphelileri Ankara’ya davet ediyor. Aradan bir hafta geçiyor. Vatandaşlık almaya çalışan H.S’nin de aralarında bulunduğu şüpheliler, Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi’ne M.S.T’nin yanına gidiyor. M.S.T., yatırım bankası kurmak için bir danışmanlık firmasıyla anlaşmaları gerektiğini belirtip Aksakal Danışmanlık firmasından D.E. isimli bir kişiyi öneriyor.
Aradan bir hafta geçiyor, M.S.T. vatandaşlık alacakların belgelerini istiyor, aradan yine bir süre geçtikten sonra M.S.T. bu işi D.E’nin çözeceğini söylüyor. O da görüşmeler sonucunda başkasının hesabına yatırılmak üzere 12 bin dolar para istiyor. Bu para yatırılıyor.
Para yatırıldıktan sonra ise hiçbir şey olmuyor. Oyalandıklarını düşünen şüpheliler, D.E. ve M.S.T’yi arıyor. “Türlü bahanelerle oyalandık” diyerek anlattıkları sürecin sonunda D.E. ile tekrar görüşen vatandaşlık almaya çalışan isimler, 18 bin dolar daha vererek toplamda 30 bin dolar parayı D.E’ye teslim ediyor. Yatırım bankası kurulmak için de D.E. ile danışmanlık için 100 bin dolara anlaşma sağlanıyor. D.E. parayı peşin istese de 30 bin dolar verdiğini belirten iddianamedeki isimler, geri kalanını iş bitince vereceklerini söylüyor.
Sözleşme imzalanıyor ancak bundan başka hiçbir şey olmuyor ve iddianamedeki isimler oyalandıklarını belirterek M.S.T. ve D.E. hakkında şikâyetçi oluyor.
Sonuç olarak...
AKP iktidarında dönen dolapları göstermesi açısından size kısaca Ankara ve İstanbul arasında yaşanan vatandaşlık oyunlarını özetlemeye çalıştım.
Seçimlerde oy kullanacak yabancı uyruklu kişilere bir de bu gözle bakın. Ve geçen hafta içerisinde hakaret olmayan “Bu fiyatlar Erdoğan sayesinde” etiketleri tasarlayıp market reyonlarına yapıştıran Mahir Akkoyun, pahalılığı eleştirdiği için apar topar gözaltına alındı.
Her şey çok açık aslında...
Rüşvetçilerden korkmayan iktidar tam da bu düzenin yıkılmasından deli gibi korkuyor.