Biliyorsunuz Isparta ve ilçelerine günlerce elektrik verilmedi-verilemedi. Yetkililer bunun sebebinin çok yoğun yağan kar olduğunu belirttiler. Hatta şehrin belediye başkanı yaşanan krizi görmezden gelerek "bereket" olarak nitelendirdi.
Bereket...
Tabii kime göre bereket.
Yaşlılar, çocuklar, görevliler perişan oldu.
Söz konusu sorumsuzluklardan kaynaklanan doğal afet, özelleştirme gerçeğini suratımıza vurdu. Biliyorsunuz, Türkiye'de elektrik dağıtımından artık özel şirketler sorumlu.
Dolayısıyla, insanlar yavaş yavaş özelleştirmeleri sorgulamaya başladı. Sıcak para gelirken iyiydi ancak yüzde 127 zam üstüne Isparta'da günlerce insanların sefil bir hayata mahkûm edilmesi tepkileri çığ gibi büyüttü.
Kapitalist ekonomilerde özelleştirmeler, şayet var olan kurumu daha iyi seviyeye getirecek, modernleşmesine destek olacak, kamunun maliyet yükünü azaltacak ise bir yere kadar kabul edilebilir bir durum. Ancak var olandan daha kötüye gitmesi, kamunun yarar değil zarar görmesi durumunda kabul edilemez.
Bahsettiğimiz Sümerbank fabrikalarının arazilerine dikilen onlarca katlı gökdelenler değil. Ya da değerinin çok çok altında satılan şeker fabrikaları da değil.
Elektrik, stratejik öneme sahip yegane kaynaklarımızdan birisi. Su gibi...
Stratejik diyorum çünkü ısınmadan, beslenmeye, internete, iletişime kadar akla gelebilecek tüm insani ihtiyaçların temel gereksinimi olan elektrik günümüzde özel sermayenin eline teslim edilmiş durumda.
Peki, özelleştirilirken vaat edilen şey neydi?
Var olan tesislerin tam kapasiteli çalışması, maliyetlerin düşmesi, yeni yatırımların yapılması, istihdam artışı...
Sizce bunlardan hangi biri oldu?
Gelin süreci anlatayım...
Her şey 1970'te kurulan Türkiye Elektrik Kurumu'nun (TEK), 12 Ağustos 1993'te Elektrik Üretim A.Ş. (EÜAŞ), Türkiye Elektrik İletim A.Ş. (TEİAŞ), Türkiye Elektrik Dağıtım A.Ş. gibi şirketlere ayrılmasıyla başladı.
Bu şirketler tek tek özelleştirildi. Elektriğin üretimi ve dağıtımı şirketlere verilirken, TEİAŞ için de 3 Temmuz 2021 tarihinde Resmî Gazete'de yayınlanan Cumhurbaşkanı Kararı ile özelleştirme kararı alındı. Süreç devam ediyor.
Aslında dev kapitalist devletler bile artık stratejik kurumlarını devletleştirirken, biz geri kalmış neo-liberal politikaların devamı olarak TEİAŞ'ı da üç kuruşa satacağız.
Bunun bize bir bedeli var.
Özel şirketler ürettiği elektriği henüz özelleştirilmeyen TEİAŞ'a veriyor. Dağıtım firmaları da elektriği alıp son kullanıcıya teslim ediyor.
Dağıtım şirketleri elektriği 31,8 kuruş/kWh'a alıyor. Peki, biz ne kadara alıyoruz? İlk kademede 137 kuruş, üst kademede 206 kuruş!
Aslında herkes 206 kuruştan alıyor. 137 kuruş göz boyama...
İşte özelleştirmelerin bize faturası aradaki 174 kuruşluk fark.
Özelleştirmeleri alanlar da genellikle herkesin bildiği beş büyük ihaleci şirket.
Şimdi Isparta'da meydana gelen elektrik kesintisi ile ilgili işin başka bir boyutu var.
Değerli bir dostum bir ileti gönderdi.
Özelleştirilmiş elektrik dağıtım şirketleri yıl içerisinde bildirimli (planlı çalışma amaçlı) ya da bildirimsiz (arıza nedeniyle) elektrik kesintileri uygulayabiliyorlar.
Ancak bu kesintiler hem sayı ile hem de süre ile belirlenmiş miktarların üzerine çıktığı takdirde dağıtım şirketleri talebe bağlı olmaksızın kesintiden etkilenen abonelerine tazminat ödemek zorundadır. Bu amaçla EPDK tarafından elektrik piyasasında dağıtım ve perakende satış faaliyetlerine ilişkin kalite yönetmeliği yayınlamış.
Bu yönetmeliğin 18. maddesinde tazminatların ne şekilde hesaplanacağı ve abonelere nasıl ödeneceği gayet açık bir şekilde belirtilmiş. Şartlar geçmiş zaman içerisinde her ne kadar şirketler lehine değişikliklere uğramış olsa da yönetmelik hâlâ yürürlükte.
Mevzuatı inceledim.
Gerçekten de "dağıtım şirketi bu maddede belirlenen esaslar çerçevesinde, kullanıcının başvurusuna gerek duymaksızın kullanıcıya tazminat öder" diyor.
Diğer fıkrada da "Bu madde kapsamındaki yıllık kesinti tazminatına ilave olarak kentsel dağıtım bölgesinde 10 saat, kentaltı dağıtım bölgesinde 12 saati aşan ve sebebi şebeke işletmecisi veya dışsal olan kesintiler için kullanıcının başvurusuna gerek duymaksızın kesintiden etkilenen her bir kullanıcıya dağıtım şirketi tarafından uzun süreli kesinti tazminatı öder" deniyor.
Açın EPDK'nın sitesine bakın.
Çok açık ve net değil mi?
Peki, nerede bu insanların mağdur oldukları süre dâhilinde hesaplanan tazminatları?
Yoksa her şeyi devlete yani vatandaşa yükleyen beş büyük şirket, tazminatı da dolaylı yollarla hazineden mi ödeyecek?
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın sözü aklıma geldi...
Türkiye 5'ten büyüktür!
Durun bir dakika yoksa o öyle değil miydi?