Murat Ağırel yazdı: Yunanistan işi seçim malzemesi

''Tesadüf bu ya Türkiye'de Haziran 2023 seçimleri yaklaşıyor''

Siyaset çoğu kez mide bulandırıyor.

Hele seçim zamanı yaklaşınca iç siyaset iyice ikiyüzlü olmaya başlıyor.

Son dönemde Yunanistan ile yatıyoruz, Yunanistan ile kalkıyoruz.

Yunanistan'ın Türk F-16'larına radar kilidi atmasına üzerine başlayan gerginlik, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın TEKNOFEST'te "Bedeli ağır olur. İzmir'i unutma. Bir gece ansızın gelebiliriz" sözleriyle devam etti.

Yunanistan tarafı da taciz ve tahriklerine, "Türkiye adım atamaz" söylemleriyle kendi iç siyasetini kuruyor.

Tesadüf bu ya Türkiye'de Haziran 2023 seçimleri yaklaşıyor.

Tesadüf bu ya Ağustos 2023'te de Yunanistan seçimleri yaklaşıyor.

Bu boş milli güvenlik oyunlarına karnımız tok.

Erdoğan iktidarının Yunanistan ile savaşa girecek bir gücü yok. Keza Miçotakis hükümetinin de… Türkiye Cumhuriyeti ise güneş doğmadan 2 saatte o adaları kırmızı beyaza boyamasını bilir.

Mesele o değil…

Bakın.

Lozan'a ve anlaşmalara aykırı olarak adalarımızı işgal eden Yunanistan'a yıllar sonra tepki veriyoruz!

Elbette haklarımızı sonuna kadar savunacağız. Elbette adalarımızın işgalini sona erdireceğiz. Ancak bu sürece nasıl geldiğimizi de unutmayacağız.

Zira 20 yıldır aynısını yaşıyoruz.

Herkesi itirazına rağmen mücadele edilmesi gereken PKK ile müzakere edildi ve "Çözüm Süreci" gibi kapalı kapılar ardında bir süreç yürütüldü. Bugün ise neredeyse "biz yapmadık" deyip herkesi sorumlu tutacaklar.

Yine herkesin itirazına rağmen bugün FETÖ'nün, devletin her kademesine kadar yayılmasına, gelişmesine, genişlemesine göz yumuldu.

Örnekler çok.

Bugün aslında Yunanistan'ın bu küstahlıkları ile de benzer süreçler nedeniyle muhatap oluyoruz.

Gelin birlikte hafızamızı yoklayalım…

Yıl: 2004

Yer: Bulamaç Adası

Yunan bayrağı asılmış. Bu ada Yunanistan'a 200 mil uzaklıkta Türkiye'ye 6 mil… Üstelik 1951 ve 1957 Amerikan haritalarında dahi buralar Türk toprağı kabul ediliyor.

31 Aralık 2008 Yunan Genelkurmay Başkanı ve Kara Kuvvetleri Komutanı işgal ettikleri adaları gezerek kutlamalarda bulunuyorlar. 2009'da Yunanistan Cumhurbaşkanı adaları ziyaret ediyor.

Yani hem askeri hem siyasi olarak bu adalar bizim diyorlar.

Biz ne yapmışız peki?

Hiç!

2012 yılında "Adalarımız işgal edildi mi diye soruluyor dönemin Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz'a cevap "Fiili durum hukuksal durumu değiştirmez" diyor.

Milli Savunma Bakanı bu cümleleri kurarken Yunanistan Dışişleri Bakanı sözcüsü 2012 yılında ne diyor?

"…Ege'de herhangi bir ada veya adacığın egemenlik statüsü hakkında hiçbir sorun yoktur. Yunan topraklarının herhangi bir parçası ile ilgili bir kuşku yoktur!"

Yani Milli Savunma Bakanının fiili işgal dediği dönem Yunanistan açısında resmiyet kazanmış durumda.

Devam edelim…

Koyun, Hurşit, Fornoz, Eşek, Nergizcik, Bulamaç, Kalolimnoz, Keçi, Sakarcılar, Koçbaba, Ardacık ile Akdeniz'de Gavdos, Dhia, Dionisades ve Koyfonisi adaları Yunanlıların fiili işgali altındaydı o dönemde.

Oysaki 1996 yılını hatırlayalım. Bırakın siz adaları işgali Kardak Kayalıkları için Yunanlılarla savaşın eşiğine gelmiştik. Bir karış toprağımızın işgaline öyle sessiz kalmayacağımızı ilan etmiştik.

Ee ne oldu aradan geçen zaman içerisinde? Yunanistan'a nereden geldi bu cesaret?

1996 yılında o Kardak'a çıkan iki SAT timini ve komutanını hatırlar mısınız?

Biri Ercan Kireçtepe diğeri Ali Türkşen. İki komutan Balyoz ve Poyrazköy kumpaslarından 6 yıl ve 3,5 yıl tutuklu kaldılar.

Kardak Kayalıklarının üzerinde Yunan Bayrağı görünce koca savaş uçağı ile dalış yapan ve bayrak direğini düşüren Namık Sevinç o da Balyoz kumpasından ceza aldı iyi mi…

Bakın bir şey daha var.

Kardak krizi ile Genelkurmay bünyesinde Yunanistan-Kıbrıs Daire Başkanlığı kurulmuştu. Başkanlığın kuruluş amacı Yunanistan ve Kıbrıs ile ilgili stratejik çalışmalar yapmak ve Dışişleri Bakanlığı'na bilgiler vermek.

Yunanistan'da da benzeri masa var. Binlerce kişi çalışıyor. Asker, Akademisyen, istihbaratçı, Uzmanlardan oluşan binlerce kadro…

2012 yılında Yunanlılar adalarımızı işgal ederken biz de sessiz sedasız söz konusu Daire Başkanlığı 10 kişinin çalıştığı Şube Müdürlüğüne dönüştürüldü.

Peki, bu daire Başkanlığını kuran ve görev yapan komutanlara ne oldu dersiniz?

Balyoz kumpasında cezaevine atıldılar!

Konunun uzmanları ise susmadı ve sormaya, uyarmaya devam etti.

Milli Savunma Bakanlığı Genel Sekreteri olarak görev yapan Ümit Yalım 2012 yılında Türkiye'nin ihmali sonucu, Ege ve Akdeniz'deki 16 küçük adanın Yunanistan'a kaptırıldığını iddia etti.

Yalım, "Türk hükümetinin Avrupa Birliği müzakerelerinde gün almak için adaların Yunanistan tarafından ele geçirilmesine göz yumduğunu, 16 Ada'nın işgal edildiğini" yüksek sesle haykırdı.

TRT Haber'in sayfasında halen duruyor. Dönemin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'na bu soru TBMM de soruluyor. Davutoğlu'nun ise Ege'de sahiplik konusu da dahil birkaç adayı ilgilendiren sorun olduğunu ve Türkiye'nin Yunanistan ile diyalog yoluyla çözüm bulmak için çaba sarf ettiği şeklinde cevap verdiği kaydedildi.

DP Yüksek Danışma Kurulu Üyesi ve Emekli Kurmay Albay Ümit Yalım ayrıca Yunanistan'ın adalarda yerleşim yerleri inşa edildiğini, asker yerleştirildiğini ve Yunan bayrağı dikildiğini ifade ediyor.

Yalım, Birinci Dünya Savaşı'nda sonra 1923'te imzalanan Lozan Anlaşması ile Ankara'nın Ege ve Akdeniz'de 9 adayı Yunanistan'a bırakmayı kabul ettiğini söyledi. Ümit Yalım, ayrıca anlaşmada adı geçen adalar arasında Yunanistan'ın 2004'ten bu yana ele geçirdiği 16 adanın olmadığının da altını çiziyor.

Ne zaman? Ta 2012 yılında…

Yalım ve uzmanlar 2013, 2014, 2015, 2016 yıllarında sormaya devam ediyor.

Bakın Ümit Yalım'ın 2016 yılında Sözcü Gazetesinden Özlem Gürses ile yaptığı röportajdan bir bölüm:

"Bu gizli bir mutabakat. Kayıtları var mı bilmem. 2006'dan itibaren Türkiye ile Yunanistan arasında istikşafı görüşmeler başladı. Bu görüşmeler maalesef gizli olarak, Türkiye'den üç diplomat, Yunanistan'dan da iki diplomat ve bir amiral tarafından yürütüldü. Kamuoyuna bilgi verilmedi. Sadece Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Genelkurmay Başkanı'nın bilgisi vardı. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin bir personeli olarak benim de haberim yoktu, ta ki 2008'deki bir hava sahası ihlaline kadar.

Genelkurmay Başkanlığı'nda Komuta ve Harekât Merkezi'nin amiriydim. Bir gün, bir hava sahası ihlali oldu. Yunan Genelkurmay Başkanı ve Kara Kuvvetleri Komutanı hava ihlali yaparak Bulamaç Adası'na indiler. Bulamaç Adası, Didim açıklarında, Türkiye toprağı… Tabii şaşırdım, elimde harita var, dedim ki 'Bu adamların bizim adada ne işi var' Bir araştırdık ki ada işgal edilmiş!"

"O adalar boştu. Ama bu toprakları bizim hükümetin alenen vermesi üzerine, Yunanistan'dan önce askerler, sonra da Yunan vatandaşları getirilip buraya yerleştirildi. Bu Cumhuriyet tarihimizin en büyük toprak kaybıdır! Ayrıca, bu adaların karasuları var, bitişik bölgesi, kıta sahanlığı var. AKP hükümeti Ege Denizi'nin kontrolünü Yunanistan'a vermiş oldu böylece."

Uzun lafın kısası…

Şimdi bugün verilen tepkilerin ne kadar boş olduğu hakkında bir fikriniz oluştu mu?

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.