İstanbul’da uğradığı saldırının ardından ilk yazısını yazan İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in basın danışmanı ve Yeniçağ yazarı Murat İde, saldırının sorumlusu olarak bir tespih metaforu üzerinden MHP’yi gösterdi. Saldırganlara “‘Üç hilal uğruna mı?’ dediler size” diye soran İde, “Vallahi de, billahi de, tallahi de yalan söylemişler” dedi.
MHP Genel Sekreteri İsmet Büyükataman’ın saldırı sonrası kendisi için “Sözde gazeteci” dediğini hatırlatan İde, Büyükütaman’ın Hülya Avşar ile yaşadığı polemiği hatırlattı. 2017’de Hülya Avşar’ın askeri darbe döneminde idam edilen ülkücü Mustafa Pehlivanoğlu’nun hayatının anlatıldığı filmde rol alacağı haberleri üzerine Büyükataman, “Kendi çocuğuna anne olmaktan uzak bir tipi de şehidimizin annesi rolünde oynatma hadsizliğine soyunan bu kanal bilmelidir ki, şehitlerimizin istismar malzemesi yapılmasına asla müsaade etmeyeceğiz” demiş, Hülya Avşar ise “Sana ne lan! Bekliyorum sete…” diyerek yanıt vermişti.
Kanal İstanbul oyunu! ÇED süreci tamamlanmadan planlar değişti
Murat İde’nin yazısının ilgili bölümü şöyle:
Uğradığım saldırı üzerine, MHP Genel Sekreteri İsmet Büyükataman sosyal medyadan bir açıklama yaptı..
Dedi ki;-Sözde GAZETECİ..
Kim için? Benim için..
İyi ama daha birkaç yıl önce övgüler diziyordu..Neden?Açılım rezaletindeki duruşumdan dolayı.. FETÖ kumpaslarına karşı tavrımdan dolayı.. İktidarın Suriye macerasına dair yazılarım, yayınlarımdan dolayı.. Bayrak indirildiğinde feryat eden kalemimden dolayı.. Peşmerge rezaletinde isyan ettiğimden dolayı.. “Ne Mutlu Türküm Diyene!” ve “TC” yazıları indirildiğinde gösterdiğim “Türk”çe tavırdan dolayı.. Ve tüm bunların sorumlusu olan iktidarın tüm tehditlerine rağmen, dik duruşumdan dolayı..O günlerde çok seviyorlardı.. Peki bugün niye adım “Sözde Gazeteci?”Çünkü ben bugün de aynı şeyleri söylüyorum..Demek ki, tavrımdan, fikirlerimden dolayı değilmiş..
Tüm bunları söylerken öven adam(!), tüm bunların müsebbibiyle yan yana gelince ne diyor; “Sözde Gazeteci”Ee, bu utanç dururken, hayır niye benim yüzümün kızarmasını bekliyor anlamadım.Aynı direğin altında, aynı sevdayla, ülkem ve milletim için değerleri savunmaya devam ediyorum.Hangi ara gidip bir de yüzümü kızartayım arkadaş?Ama mesele ne biliyor musunuz?”Kurt” postuna bürünmekteki maharet..
Bakın, sözde mözde değil, ben “GAZETECİYİM.”Bu bir gerçek..Ama, Bülent Ersoy’un yapay kürkleri kadar gerçekçi duran postla kendini “Kurt” diye pazarlamak artık işe yaramıyor..Bu da bir başka gerçek..**Ben bir “GAZETECİYİM”. Hatta “Sarışın mavi gözlü bir Bozkurt’un” izinde yürüyen, ‘Kurt’ bir gazeteciyim.Ama kendisi kurt mu, onu da bi koşu gidip fırça yediği Hülya Avşar’a sorup geleyim..(Dikkat ederseniz yazımda en küçük bir hakaret yok.. Çünkü, üzerimdeki ‘post’ olmadığı için, yaşanmışlıkların hatırı ve yaşça büyüklüğü işaret eden ‘TÖRE’nin gerekleri var fıtratımda)