Murat Muratoğlu: En büyük rakibimiz Lesotho Krallığı

“Ben düşürmekten sıkılmadım, siz düşmeye doyamadınız, bir kez daha düşürebilirim”

“Daha nereye kadar düşebilir ki?” diyorduk ki, kredi notumuz don lastiği bile üretemeyen Afrika ülkelerinden daha düşük seviyeye çekildi.

Lesotho diye bir ülke duydunuz mu hiç? Hah işte bizim kredi notumuzu onunla aynı seviyeye indirdi kredi ve derecelendirme şirketi Fitch

Afrika kıtasının güneyinde yer alan bir ülke… Başkenti Maseru… Yaklaşık 2 milyon 100 bin kişi civarında bir nüfusu var.

Fitch'e göre ha Türkiye'ye borç vermişsin, ha Lesotho'ya… Yatırımlar aynı riski taşıyor anlamında… Türkiye ne kadar dünya lideriyse ekonomide, Lesotho da hemen yanında…

Yetmedi, Türkiye'nin kredi not görünümü “negatif” olarak bırakıldı ki, “ben düşürmekten sıkılmadım, siz düşmeye doyamadınız, bir kez daha düşürebilirim” mesajı iyice anlaşılsın.

Bize layık görülen kredi notunun Türkçe meali; yatırım yapılamaz, son derece spekülatif ve tehlikeli, kredi riskleri çok yüksek, battı batacak yakında yan yatacak ülke demek.

Desinler… İyi de bu kuruluşların kredi notları, bir ülkeye yatırım yapacak sermaye için baraj niteliği taşıyor. Yabancı fonlar bir ülkeye yatırım yapacakları zaman o ülkenin kredi notuna dikkat ediyor. Çok düşükse bulaşmıyor. Haliyle Türkiye'ye yatırım gelmiyor.

Bak Lesotho'ya da gitmiyor yatırım. Bütün dünya bu işten mustarip derlerse yakında, hiç şaşırma… Bahane bulurlar illa…

Yaşasın yumurta zammı!

Yumurtaya yine zam geldi. Gelsin valla… Hiç acımam bu duruma… Benim işime gelir, ne güzel herkes piknik tipi Türk erkeği…

Hadi bakalım… Çıksın o vücut geliştirenler… Badi yapanlar. Yumurtanın beyazı neredeyse diyetlerinin tek besiniydi… Günde 10 tane bile kesmezdi. Şimdi aç karnına ağırlık kaldırarak nasıl şişirecekler tricepsi?

Fiyatların iyice katlaması halkın son protein kalesi olan yumurta tüketiminin de azalmasına yol açacak. Yumurta da öyle bir besin maddesi ki hemen her yemekte kullanılır kendisi…

Zira karambolde dar gelirliler de sağlam darbe yedi… Para harcamamak için üç öğün yumurtanın yüz bir çeşidini yapıp, yerlerdi. O artık burjuva besini…

Bir 20 yıl daha verseniz düzelecek işte!

Enflasyon yüksekmiş… Canım olur o kadar kusur, geçecek hepsi… Var mı vefasızlığın gereği? Sadece kör değiliz aynı zamanda nankörüz belli ki… Hem göremiyoruz hem görmek istemiyoruz bazı şeyleri…

Nasıl düzelecek ne gibi tedbirler alınacak ne kadar kemer sıkılacak? Hiçbiri ortada yok! Olmasın… Bu bir şeyler planlamadıkları anlamına gelmiyor.

Şiştim… Benim iyimserliğim de buraya kadar… Fazlasını vücut kabul etmiyor. Yirmi yılda kendi yerli paramızla dövize bağımlı olmayan bir ekonomi oluşturulabilseydi zaten kimse parasını dövize çevirmezdi. Sabah akşam döviz fiyatlarını takip etmezdi.

Sahi, ekonomi yönetimi “suç bende değil” mesajı vermekten başka ne yaptı? Türkiye'yi borç batağına sapladı. Hatta bunu bankalar vasıtasıyla toplumun bütün bireylerine yaydı. Ülkenin bütün kurumları borçlu olduğu gibi, vatandaş da aynı durumda…

Zannediliyor ki emir-komuta zinciri ile piyasalar dengeye gelir. Siyasi baskı ile enflasyon, faizler ve hatta dolar kuru düşürülebilir. Merkez Bankası tek başına bunlara kadir… Öğrenemediler ki mümkün değil! Fakire şükretmeyi öğreteceksin ki, zenginin huzuru bozulmasın. Durun durun toparladım kendimi, topladım enerjimi… Biraz daha yağlayabilirim sanki…

Nankörlere bak yahu! Aç karınlarını doyur, eve makarna kömür yardımı yap, yine de şikâyet etsinler. İnsafsızlar! Aceleniz ne? Bir 20 yıl daha verseniz düzelecek işte!

Lütfen dondurmaları eritmeyelim, daha hızlı yalayalım! En çok kimin sevdiğini hemen bulalım.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.