Alışılmışın dışında bir dönemden geçiyoruz. Aslında böyle bir dönemi gözlemek, derbi maç seyretmek gibi… Neler olabileceğini kestirmek çok zor.
Hem içeride hem dışarıda işler arapsaçına dönmüş durumda. Tam bir kısırdöngü… Sorunlar üst üste biniyor… Bu durum belirsizliği ve kırılganlığı her geçen gün artırıyor.
Ekonomide önemli olan hikâye, beklenti yaratmak ve bunu pazarlamaktır. Bizde peydahlanmış beklenti ne? Çöken ekonomi!
Kendinizi parası olan iş adamı yerine koyun. Ne yapacaksınız? Yatırım yapıp işi büyütseniz, paralar geri dönmeyecek. Krediler ödenemeyecek. Faizler de artıyor.
Bakmayın yüzde 14 faiz görüntüsüne… Bankaya git, işletme sahibiyim deyiver, kredi iste, yüzde 50'den kapı açıyorlar.
Yani yapılan yatırımın, yatırılan paranın maliyeti her geçen gün yükselecek. Durum bu…
Dünya ekonomilerinin, küresel likiditenin, eksi faiz ortamının, düşük petrol fiyatlarının bize sunduğu o kadar çok fırsat vardı ki, biz bunların hepsini heba ettik. Şu işe bakın ki suçlu, ülkeyi kötü yönetenler değil yine üst akıl çıktı!
Nitekim ülkede para politikasını bağımsız Merkez Bankası değil, yönetim belirliyor. Kullan-at modeliyle yönetilen Merkez Bankası harekete geçmek için emir bekliyor.
Halbuki Merkez Bankası bu ülkenin en çok güven duyulan kurumlarından biriydi… Şu an var mı yok mu belli değil! İtibar desen kalmadı zaten…
Merkez Bankası mı, lahmacun mu yönetsin para politikasını sorusunun cevabı ekonomiden anlayan kime sorarsanız sorun belli… Lahmacuna soğan da ister mi?
Madem dolara müdahale edeceksin neden faiz düşürüyorsun? Madem ucuz işçilik için yüksek kur istiyorsun, neden müdahale ediyorsun?
Faizin artırılmayacağını açıklayıp kur patlayınca da elinde kalan kısıtlı doları satmaya müdahale denmez tanzim satış denir.
Oyuncak olmuş bir para birimi ve fakirleşen bir halk… Ekonomik programlar, demokratik yönetimin hüküm sürüdüğü ülkelerde önem taşır. Bir gece yarısı KHK çıkartıp istediğinizi yaptığınız bir ortamda program hikâyedir! O KHK'nın çıkması da pek uzakta değildir.
Teknik olarak döviz rezervlerinin tüketilmesi, zayıf para politikası güvenilirliği, negatif reel faizler ve güçlü kredi teşvikleri ile yaşanan parasal genişleme, dış finansman risklerini ağırlaştırdı.
Kötü yönettiğin belli olmasın diye sayılarla oynarsın, suni olarak baskılarsın, hesaplama yöntemlerini değiştirir öyle yayınlarsın. Sonrasında geldiğimiz yer burası… Her şey daha pahalı…
Türkiye'de her şeyin mega, devasa, battal boy yapılması makbuldür. Bize de küçük kriz yakışmazdı. Buyurun size ülke tarihinin yaşadığı krizlerin en ağırı!