Yetkin’in yazısının ilgili bölümü şu şekilde:
“Türkiye’nin başta Gazze’deki katliamlar olmak üzere bölgesel krizlerde sergilediği dik ve dirayetli duruşun birilerini rahatsız ettiğinin, birilerinin hesaplarını bozduğunun farkındayız. Son dönemde ülkemize yönelik espiyonaj faaliyetlerinin yoğunlaşması bu rahatsızlığın tezahürlerinden yalnız biridir.”
Birinci çıkarım: Türkiye’ye yönelik espiyonaj, yani casusluk faaliyeti artmaktadır. Bu casusluk faaliyeti yalnız Erdoğan’ın verdiği örnekte olduğu gibi İsrail’den mi meydana gelmektedir? Başka hangi ülke ve örgütlerin casusluk faaliyetinde artış görülüyor? Bunlar arasında Türkiye’nin ABD, Yunanistan gibi NATO müttefiklerinin yanı sıra Rusya, İran veya Arap ülkeleri gibi bölgesel rakipler var mı? İsrail hesabına çalışan alt düzey -çoğu Filistinli- casusların yanı sıra yakalanıp yargıya verilen, ya da sınır dışı edilen başka ülkelerden casuslar oldu mu?
“Devlet görevlilerine ve eleştiri kurumlara yönelik siber saldırıların engellenmesi noktasında MİT’in başarılarını gururla takip ediyoruz.”
İkinci çıkarım: İçinden geçtiğimiz süreçte devlet görevlileri ve eleştiri kurumlara yönelik siber saldırılar yapıldığını ve bunların MİT tarafınca engellendiğini öğreniyoruz. Acaba bu saldırılar kimlere ve hangi kurumlara yapıldı ve arkasında kimler bulunuyordu? Bunlardan yakalanıp yargıya teslim edilen, ceza verilen oldu mu?
“Akıllı telefonların yaygınlaşmasıyla birlikte kamu görevlileri arasında yabancı mesajlaşma uygulamalarının kullanımının da arttı. Söz konusu uygulamalardan resmî kurumlarımıza ait birçok bilgi, belge, not ve doküman da maalesef paylaşılıyor. Bu durumun bilgi güvenliği açısından ciddi bir zafiyet oluşturduğu açıktır.”
Üçüncü çıkarım: Cumhurbaşkanı, üst düzey kamu görevlilerinin cep telefonlarından resmî bilgi ve belge paylaştıklarını bunun da bilgi güvenliği zafiyeti oluşturduğunu söylüyor. Acaba bu yolla düşman ülke ve örgütlerin eline geçen gizlilik dereceli bilgi, belge olmuş mudur? Erdoğan devamında bazı Avrupa ülkelerinin belli “seviye ve görevlerdeki kamu personeline” kısıtlamalar getirdiğini söyleyerek, kamu kuruluşlarının MİT rehberliğinde Türk şirketlerince geliştirilen mesaj uygulamalarını kullanmasını istedi? Bu yazılımların yetkinlik ve güvenliğini MİT mi garanti edecek? Yine mesele çıkarsa bundan MİT mi sorumlu olacak? Ve bu yolla aslına bakarsak resmî olduğu kadar, o yazılımlar üstünden yapılan resmî olmayan tüm yazışmalar MİT süzgecinden mi geçecek?