Gazeteci-yazar Murat Yetkin, Yetkin Report'ta 'Yeter artık! Kovit ölümleri afet düzeyinde. Gerekeni yapın' başlıklı bir yazı kaleme aldı.Yetkin, yeni tip koronavirüs (Covid-19) ölümlerinin sayıdan ibaret olmadığını belirterek, kayınpederini hastalık nedeniyle kaybettiğini belirtti. Yetkin, "1980 askeri darbesi öncesi insanlar ülkeyi iç savaşa doğru sürükleyen çatışmalar sonucu ölüm sayılarını kanıksamıştı. 1990’larda PKK ile mücadelede öldürülenlerin her gün açıklanan sayısı böyle sıradanlaşmıştı. Şimdi de kovit salgını nedeniyle her gün açıklanan rakamları kanıksıyoruz. Utanç verici. Ölenler insan, bizlerden birileri" ifadesini kullandı. Yetkin yazısından ilgili bölüm şöyle:
"AK PARTİLİ KAYNAĞIMDA GERÇEK SAYILARIN GİZLENMESİNE ANLAM VEREMİYOR"
"Bugüne geldik. 17 Ağustos 1999’daki Marmara Depreminde 18 bin 373 kişi öldü. Kovit nedeniyle can kayıpları (açıklanan rakam doğruysa) 11 Aralık’ta 16 bine yaklaştı; bu gidişle maalesef birkaç güne Marmara depremini geçecek. 30 Ekim’deki İzmir depreminde (yaralılarla birlikte) iki günde 117 kişi öldü. O iki günde kovit nedeniyle ölenlerin sayısı 153 oldu. 1980 askeri darbesi öncesi insanlar ülkeyi iç savaşa doğru sürükleyen çatışmalar sonucu ölüm sayılarını kanıksamıştı. 1990’larda PKK ile mücadelede öldürülenlerin her gün açıklanan sayısı böyle sıradanlaşmıştı. Şimdi de kovit salgını nedeniyle her gün açıklanan rakamları kanıksıyoruz. Utanç verici. Ölenler insan, bizlerden birileri. Peki neden hâlâ, bazı ülkelerde hem can kaybı hem ekonomi hasarını azalttığı görülen tam kapanmaya gidilmiyor? Bu soruya cevap veren yok. Halen önemli bir görevde bulunan bir AK Partili kaynağımla konuşuyorduk. Onun da bir aile büyüğü kovit nedeniyle vefat etmişti. “Sizce neden?” diye sordum. O da tam kapatma yanlısıydı, keza gerçek sayıların gizlenmesine de “anlam veremiyordu”.
"BAKAN NET BİR 'HAYIR' DİYEMEDİ"
Yetkin, aşıdaki ayrıcalık iddialarına ilişkin ise şunları yazdı: Kovit aşısını dört gözle bekleyenlerdenim. Aşı karşıtlığına prim vermeyenlerdenim. DEVA Partisi lideri Ali Babacan, “Hükümete güvenmiyorum, TTB uygun bulursa aşıyı yaptırırım” dedi. Kayınpederimin vefatı acısı içimdeyken OLAY TV ekranında TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı’ya sordum. “Yaptırsın tabii, herkes yaptırsın” dedi. Ben de yaptıracağım, sıram geldiğinde. Ama sıra bizlere ne zaman gelecek? Sıra -sağlık, emniyet, belediye gibi ayakta kalmamızı sağlayanları ayrı tutuyorum- vatandaşa ne zaman gelecek. CHP Milletvekili Murat Emir, Koca’ya aşı uygulamasında ayrıcalık olup olmadığını, iktidarın önem verdiği kişilere farklı markaların aşıların öncelikli olarak sağlanıp sağlanmadığını sordu. Bakan net bir “hayır” demedi; aşı Çin’de eczanelerde bile satılıyordu, isteyen alıp yaptırabilirdi. Diğer yandan Bakan yeterli aşı sağlamakta geri kalındığını açıklıyordu? Kim geri kalmıştı acaba? Muhalefet mi, TTB mi, dış güçler mi? Hükümet bürokrasisi gerçek rakamları saklamakta, halka destek olmak isteyen belediyeleri engellemeye gösterdiği çabanın bir kısmını aşı sağlama çabasına aktarmış olsaydı keşke. Keşke demek giden canları geri getirmiyor ne yazık ki.