“Güneş aynı şekilde ışıklarını yaysın lakin beni ısıtsın, rakibimi soğutsun!” diyen Mustafa Balbay’ın yazısı şu şekilde:
Atalarımız yüzlerce yıl öncesinden gelen deneyim ve birikimle ne güzel söylemiş…
Kazdığın kuyuya düşme…
Ava giderken av olma…
Ayarını bozduğun kantar, gün gelir seni de tartar!
Seçim yasasındaki değişiklikleri sütuna yatırırken aklımıza ilk gelen sözler bunlar!
Geçen hafta boyunca Adalet ve Kalkınma Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisi kurmaylarının yaptıkları açıklamalar gerçek niyetlerinin, daha doğrusu tek amaçlarının Millet İttifakı’nın oluşturduğu masayı dağıtmak olduğunu ortaya koyuyordu.
Gözlerimizi yaşartan açıklama Erdoğan’dan geldi. Bu yasa değişikliği ile CHP milletvekillerini tuzluk olmaktan kurtaracaklarmış! Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı’nın CHP’li milletvekillerini bu kadar düşünmesi siyasi tarihimizde görülmüş şey değil. Erdoğan 18 Mart’ta günün anlam ve önemini belirten şu konuşmayı yaptı:
“Yapılacak düzenlemeler en çok CHP milletvekillerini rahatlatır diye düşünüyorum. Seçim öncesi gruplar halinde gözleri yaşlı, boyunları bükük şekilde başka partilere altın tepside ikram ediliyordu. Artık siyasi mühendislik gayretlerinin ürünü bu tür taşımalara gerek kalmayacak… CHP milletvekillerinin tuzluk gibi siyaset masasında elden ele dolaştığı milli irade adına utanç verici tablolarla bir daha karşılaşmayacağız…”
Erdoğan hızını alamadı devam etti:
“CHP milletvekillerinin yaşadıkları sıkıntıları dikkate aldık. Kalben destekleyeceklerine inanıyorum…”
Ali Sunal kusura bakmasın, Güldür Güldür’de bundan daha güzel metin yazdıramazdı!
***
AKP, Milliyetçi Hareket Partisi kurmayları günlerdir taslağın ne kadar derin demokrasi getirdiğini anlatmak için ter döküyorlar.
Gerçek, Erdoğan’ın dediği gibi, muhalefetin iktidarı zora sokacak ittifaklar kurmasını engellemek. Kurulmuş olanı da dağıtmak!
Güya millet iradesine saygı gösteriyorlar, güya sandığa giren oyların adil sonuç vermesini istiyorlar.
Getirdikleri değişiklikten şu sonucu bekliyorlar:
Güneş aynı şekilde ışıklarını yaysın lakin beni ısıtsın, rakibimi soğutsun!
Bu kadar akıldışı bir plan…
Günlerdir herkes 2018 genel seçimlerinde bu yöntem geçerli olsa ne olurdu, sorusuna yanıt arıyor. Sonuç malum:
Millet İttifakı 20 kadar milletvekili kaybediyor, Cumhur İttifakı 15, HDP de 5 fazla milletvekili çıkarıyor.
Girişteki sözlere birini daha ekleyelim:
Dünün güneşi ile bugünün çamaşırını kurutamazsınız!
Erdoğan’la Bahçeli düne göre plan yapacak da muhalefetin eli armut mu toplayacak? Nasıl 2018’de İYİ Parti’yi seçime sokmama, AKP-MHP İttifakı ile daha yüksek sayıda milletvekili çıkarıp muhalefeti tümüyle silme oyunu tutmadıysa bunun da aynı sonucu vermesi muhtemel…
***
Cumhur İttifakı’nın gözünü hırs bürüdüğü için sadece kendilerini akıllı sanıyorlar. Şu görünen bir gerçek:
Millet İttifakı bu yolla başarıya ulaşmanın tadına vardı.
Bu tadı kolay kolay bırakmaz. Oynanmak istenen oyun neyle bozulacaksa o oyunu kurar.
Başta iktidar olmak üzere partilere bir çağrımız var:
Mademki siyasi partiler demokrasinin vazgeçilmez unsurudur, diyorsunuz. Gelin önce partilerin içinde demokrasi isteyin. Pek çok konuda olduğu gibi parti içi demokraside de 12 Eylül 1980 öncesinin çok gerisine düştük. O dönem sağ partilerde bile milletvekili adayları önseçimle belirleniyordu.
Biz önerimizi yapalım, bakalım üzerine alınan olacak mı?
Sonuçta iktidarın getirdiği değişiklik sandıkla oynamaktır.
Sandıkla oyun olmaz…
Sandıkla oynamak ateşle oynamak gibidir!