19. yüzyılda yaşayan ve günümüzde bile hâlâ yaptıklarıyla çok konuşulan ikonik Fransız İmparator Napolyon Bonapart’ın büyüleyici hayatını anlatan Napolyon filmi, özel efektleriyle seyirciyi etkilemeye hazırlanıyor.
Tüm zamanların en büyük askeri liderlerinden Napolyon Bonaparte’ın inişli çıkışlı hayatını ayrıntılarıyla anlatan Napolyon filminin beyazperdede seyirci ile buluşmasına sayılı günler kaldı. Şimdiye kadar çekilmiş en dinamik savaş sekansları ile seyirciyi nefes kesen bir yolculuğa çıkaracak olan filmin 2 Oscar ödüllü özel efektler amiri Neil Corbould, Napolyon’un düşman atlarının içine düşmesi için ordusuna yüzeyini bombalamalarını emrettiği buz gölünü nasıl yarattıklarını anlattı.
“Şimdiye kadar yaptığım en büyük kar efektini yaptım”
Yönetmen Ridley Scott’un Gladiator filminde de birlikte çalıştığı sektörün deneyimli ismi Neil Corbould, destansı sahneleriyle seyirciye olağanüstü bir aksiyon vadeden film için “Bir özel efektler amirinin üzerinde çalışmayı ancak hayal edebileceği filmlerden biri” diyor ve Napolyon’da pek çok zorluk olduğunu şöyle anlatıyor: “Gülle patlamaları, takla atan atlar, kesilen kafalar… Hatta donmuş bir gölde atların buzda kayıp düşmesini gerektiren bir savaş sahnesi… Napolyon’un düşman atlarının içine düşmesi için ordusuna yüzeyini bombalamalarını emrettiği buz gölünü yaratmamız gerekiyordu. Daha önce de benzer bir şey yapmıştım ama o bir buz damlasıydı ve rahat bir stüdyoda, bir tankın içindeydi. Buradaki fark, bunu sahada yapmaktı. Şimdiye kadar yaptığım en büyük kar efektini yaptım. Dönümlerce alan… 200 ya da 300 dönümlük bir tarlayı bir buz gölü hâline getirebilmemizin ve içine düşebilmemizin tek yolu çukur kazmak, tesviye etmek ve sıkıştırmaktı. Roger Holden liderliğindeki yeşillendirme ekibi bu konuda harika bir iş çıkardı, buz gölü için yüzeyi yeniden oluşturdu ve benim kar ve buz ekibim de burayı buzla kapladı.”
Mekanik atlar kullanıldı
Filmde buz sahnesi mekanik atlar kullanılmış. Scott’ın önceki dört filminde yönetmenle birlikte çalışmış olan binicilik ustası Daniel Naprous’a göre, işin anahtarı gerçek bir atın neler yapabileceğini ve ekibin mekanik atı nerede kullanması gerektiğini bulmak: “Güvenli alanımız dahilinde canlı atlarla yapabildiğimiz kadarını yapmaya çalıştık” diyor ve ekliyor: “Corbould’un ekibi kar tabakasının altına atların koşması için çocuk oyun alanlarının altındaki paspaslara benzer bir kauçuk paspas yerleştirdiler. Gerçek atlar bir rampadan aşağı inerek suya girmeye başlayabilir; yüzmek için eğitilebilir ve bir rampadan sudan çıkabilirler. Ancak canlı atların yapamayacağı ve başka bir çözüm gerektiren pek çok şey vardı.”
Atların buzda kayıp düşüşünü göstermek için Naprous bayrağı mekanik atlar kullanan ve tehlikeli sahneler için bir tank inşa eden Corbould’a devrediyor ve Corbould yaptıkları çalışmayı şöyle aktarıyor: “Yere 30 metreye 40 metrelik bir tank kazdık ve bunu buzdan düşen insanlar için efekt alanı olarak kullandık. Ve sonra, Ridley’nin sekiz kamerasıyla, hepsini bir ya da iki çekimde kaydettik ve sonra bunu çoğalttık. Sadece birkaç çekim için ayarlama yapmak biraz zaman almakla birlikte bize 50 ya da 60 çekim sağladı. Bu hem müthiş hem de verimli bir çalışma yöntemiydi.”
Scott bu kadar çok kamerayı çalıştırırken, Corbould’un ekibinin üyeleri de kaçınılmaz olarak asker kılığında çekimlerde yer almak zorunda kalmışlar.
Napolyon’un atının vurulduğu sahne için özel teçhizat kuruldu
Napolyon’un atının savaş sırasında bir top güllesiyle vurulduğu sahneyi de hayata geçirmenin zorlu olduğunu anlatan Corbould, “Bunun için özel bir teçhizat lazımdı, mekanik atın gerçekçi bir şekilde döndürülmesi ve kan püskürtmesi gerekiyordu. Bu oldukça karmaşıktı çünkü çok sayıda disiplinin bileşimini gerektiriyordu: Özel efektler, protezler, görsel efektler, teçhizatı çalıştıran bir kuklacı… Tüm bu disiplinlerin hepsi birbiriyle bağlantılı olarak çalıştırarak filmde mükemmel bir sahne oluşturduk” diyor ve ekliyor: “Bu, Napolyon’un savaşın tam ortasında, kanla kaplı olduğu o ikonik görüntüsüydü.”
Bir başka çözümün de mümkün olduğunca film büyüsü kullanmak olduğunu anlatan Corbould, Toulon limanına saldırı sahnesinde, ekiplerin saldırı için tırmanabilecekleri uzun merdivenlerle koşmaları gerektiği sahneyi şöyle anlatıyor: “Eğer gerçek hayatta da böyle olduysa, bu merdivenlerin ahşaptan yapılmış olması neredeyse kesindi; bu yüzden başlangıçta meşeden bir merdiven inşa ettik. Ancak altı kişi onu kaldıramadı, çok ağırdı. Bu sebeple dört kişilik ekiplerin kolayca taşıyabileceği 30 adet hafif metal merdiven yaparak çözüm bulduk.”
Corbould’un ekibi ayrıca sahneye drama katmak için patlayacak set parçaları yaratıp bu patlamaların düzeneğini kurmuşlar.