Narin Güran cinayetiyle ilgili tutuklama talebiyle Sulh Ceza Hakimliği'ne sevk edilen Enes Güran'ın savcılık ifadesi ortaya çıktı. İfadesinde, Nevzat Bahtiyar'ı korkak biri olarak tanımlayan Enes Güran, amcası Salim Güran'ın söylediği gibi para teklif edildiği veya tehdit edildiği takdirde bunu sorgulamayacağını belirtti. Ayrıca, kolundaki ısırık iziyle ilgili de açıklamalarda bulundu.
Enes Güran, kolundaki ısırık iziyle ilgili ise şunları söyledi:
"Hatırladığım kadarıyla Narin'in kaybolduğu 3.gün evimize gelenler oluyordu ve evde herkes ağlamaya başladı. Bende o an çok üzülmüştüm. Ağlarken babamın beni görerek üzülmesini istemediğim için kolumun üzerine kapanarak ağlamıştım. O esnada sinirden kolumu ısırdım. Isırık izi bu sebeple oluştu. Kesinlikle kolumu kardeşlerim ya da başka biri herhangi bir sebeple ısırmadı."
ENES GÜRAN'IN SAVCILIK İFADESİNİN TAMAMI:
"Hakkımdaki suçlamayı anladım. Ben yukarıda belirttiğim babam adına olan numarayı kullanmaktayım. Başkaca kullanmakta olduğum bir hat yoktur. Malatya'nın Arguvan ilçesinde olay öncesinden yaklaşık 1.5 aydır çalışıyordum. 20/08/2024 günü saat 19.00'da Fırat turizme ait otobüs ile evime gelmek için yola çıktım.
Hem ağabeyim Baran askere gideceği hem de kuzenim uğurcan'ın düğünü olacağı için iş yerinden izin alarak gelmiştim. 21/08/2024 günü saat 00.30 sıralarında otobüsten indim. Beni karşılamaya babam Arif GÜRAN Fiat Egea marka aracı İle geldi. Saat 01.00 sıralarında Tavşantepedeki evimize ulaştım.
Eve vardığımızda kardeşlerim Muhammet, Osman, Berat, Narin, ağabeyim Baran, annem Yüksel damda uyumuşlardı. Babam eve girdikten sonra uyumak üzere dama çıkmıştı. Bende acıktığım için mutfakta kendime yemek ısıtırak yiyeceğim esnada annem Yüksel yanıma geldi. Bana " hoş geldin " diyerek sarıldı. Ben mutfakta bulunan annemin akşam yapmış olduğu tavuklu pilav yemeğinden yiyerek uyumak için dama çıktım ve uyudum.
Hatırladığım kadarıyla sabah 07.00 sıralarında uyandım. Aşağıya indiğimde annem, kardeşim Muhammet ve Eren uyanmışlardı. Kardeşim Osman erkenden On gözlü köprüye çalışmaya gittiğinden dolayı göremedim. Daha sonra kardeşim Narin uyanıp damdan aşağı indi. Daha sonra da babam ve ağabeyim Baran da uyanıp aşağıya geldiler.
Annem kahvaltıyı hazırladı ve ailece sofraya oturduk. Bu esnada amcam Hüseyin GÜRAN'ın oğlu Muzaffer GÜRAN geldi. O da soframıza oturdu ve birlikte kahvaltı ettik. Muzaffer GÜRAN babam ile birlikte Batman iline kuzenim Uğurcan'ın düğün davetiyesini dağıtmak için gideceklerinden dolayı bize gelmişti. Kahvaltıdan sonra babamla Muzaffer GÜRAN Batman'a gitmek üzere amcam Erh GÜRAN'a ait hatırladığım kadarıyla Passat sembolü bulunan araçla yola çıktılar. Tam olarak saat kaçta yola çıktıklarını hatırlayamıyorum.
Babamlar çıktıktan sonra ağabeyim Baran'da babama ait Egea marka araçla düğün alışverişinde gelinin eşyalarının değişecek olanlarını çarşıya götürmek için evden tek başına ayrıldı. Yaklaşan düğün sebebiyle ailemiz bu tür durumlarda toplanır, herkes yapabileceği işi yapar. Ağabeyim ve babamda bu nedenle anlattığım şekilde amcamlara yardımcı oluyorlardı. Evde ben telefonumla sosyal medyayla uğraşıyordum. Annemin telefonu da kardeşim Muhammet'in elindeydi.
Hatırladığım kadarıyla Muhammet PUBG oynuyordu. Eren ile Narin'de onu izliyordu. Saatini tam hatırlamamakla birlikte öğlene doğru annem Yüksel çamaşır makinemizin bozuk olduğunu söyleyerek benim gelirken yanımda getirdiğim kirli çamaşırlarımı yıkamak için amcam Fuat GÜRAN'ın eşi olan Hediye GÜRAN'ın evine gitti. Ben ve kardeşlerimde yukarıda anlattığım gibi telefonla oynamaya devam ettik. Annem evden çıktıktan yaklaşık yarım saat sonra eve geri döndü.
Geri döndüğünde biz acıktığımızı söylediğimiz için bize yemek hazırlamaya başladı. Hep birlikte annemin hazırladığı yemeği yedik. Yemekten sonra saat 13.00 sıralarında kardeşim Narin saate bakarak anneme Kuran kursunun vaktinin geldiğini söyledi. Hatta annem havanın sıcak olması sebebiyle gitme dedi ama Narin hem arkadaşları hem de kuzenlerimiz olan Hatice ve Fatma gittiği için ısrarla gitmek istedi. Daha sonra Narin Kuran kursuna gitmek üzere evden ayrıldı.
Bende yol yorgunu olduğum için oturduğumuz odada klimada olduğundan uyudum. Uyurken telefonumu da uyuduğum koltuğun hemen yanına bırakmıştım. Telefonumun şarj durumunu hatırlamıyorum. Uyuduğum esnada hiç uyanmamıştım ancak tam olarak hatırlamadığım bir saatte Arguvan'dan arkadaşım olan Halil beni aradı. Onunla yarı uyur vaziyette konuştum sonrasında tekrar uyumaya devam ettim.
Telefonla konuşmak için uyandığımda uykudan etrafıma hiç bakmadığım için annem ve kardeşlerimin nerede olduğunu ya da ne yaptığını hatırlamıyorum. Hatırladığım kadarıyla saat 16.00 civarlarında uyandım. Uyuduğum esnada annemin evden çıkıp çıkmadığını hatırlamıyorum çünkü çok yorgun olduğumdan telefonum çalana kadar deliksiz uyumuştum. Telefon çaldığında da kısaca konuşup hiç etrafıma bakmadan uyumaya devam ettim. Uyandığımda annem yanında Hediye GÜRAN ile beraber oturuyordu. Hediye GÜRAN'ın evimize kaçta geldiğini hatırlamıyorum.
Kardeşlerim Muhammet ve Eren'de aynı şekilde annemin telefonu ile oyun oynamaya devam ediyorlardı. Ben uyuduğum esnada kardeşlerim Muhammet ve Eren'in benim telefonumdan oyun oynayıp oynamadığını bilmiyorum ancak telefonumun şifresini bildikleri için ve oynadıkları oyunda yüklü olduğu için oynamış olabilirler. Diğer ağabeyim Baran ile kardeşim Osman'ın telefonlarından da zaman zaman kardeşlerim oyun oynarlardı ancak onların şifrelerini bilip bilmediklerini hatırlamıyorum. Ben uyandıktan sonra Hediye yengeme "hoş geldin" diyerek kısaca konuştuktan sonra evden çıktım. Çeşmenin olduğu tarafa doğru gittim ve orada ağacın dibinde oturdum. Oturduğum esnada yanıma halam Azize KAYA'nın oğlu olan Tahir KAYA geldi.
Onunla biraz konuştuktan sonra Sofi Markete giderek kendime bir adet enerji içeceği aldım. Aldığım sırada köylümüz olan zihinsel engelli Süleyman'da bakkala geldi. I adet enerji içeceği de Süleyman'a alarak bakkaldan çıktım. Bakkaldan çıktıktan sonra arkadaşım Muhammet YAĞMUR'u gördüm. Onunla konuştuk. Ardından yanımıza Kerem GÜRAN, kardeşim Muhammet, Tahir KAYA geldiler. Bir süre sonra üvey babaannem Süheyla GÜRAN yanımıza geldi. Kendi samanlarının taşınmasını istedi. Kardeşim ve diğerleri yorgun olduklarını söyleyerek kabul etmediler.
Daha sonra diğerleri yanımızdan ayrıldı sadece ben ve Muhammet YAĞMUR isimli arkadaşım kaldık. Sonra yanımıza yine köylümüz olan Şevket KAYA, zihinsel engelli olduğunu belirttiğim Süleyman KAYA ve kuzenim Muhammet KAYA geldiler. Onlarla da ayak üstü sohbet ediyorduk. Şevket KAYA ve Muhammet YAĞMUR evlerine gitmek üzere yanımızdan ayrıldılar. Bir süre sonra ben, Muhammet YAĞMUR'un arabasını çıkardığını gördüm.
Hatta Muhammet'e beni de eve bırakmasını söyledim. Muhammet kendisine uzak olacağı için eve bırakamam arabayı yıkayacağım dedi. Önce okulun olduğu yerde inmeyi düşündüm. Orada üvey babaannem Süheyla'nın çocuklara saman taşıttığını gördüğüm için bana da taşıtır düşüncesiyle inmedim. Muhammet YAĞMUR beni caminin orada bırakmasını söyledim. Caminin oraya geldiğimizde indim. Oradan evimize doğru çıktım. Eve gittiğim saati tam olarak hatırlamıyorum ama ikindi vaktinden sonraki bir zamandı. Eve gittiğimde annem vardı ve mutfağa gidiyordu.
Kardeşlerim evde değillerdi. Eve gittiğimde saatin kaç olduğunu hatırlamıyorum. Eve gittikten sonra kardeşim Osman'ı arayarak bana terlik almasını istedim. Hatta telefonumun şarjı az olduğu için bana ulaşamazsan annenin telefonuna terliğin fotoğrafını gö der diye de tembih ettim. Daha sonra annem yanıma gelip babamı arayarak yemeğe gelip gelmeyeceklerini sormamı istedi. O esnada telefonumun şarjı bitti ve telefonum kapandı. Telefonumu şarja taktım ancak telefon şarjda kapalı vaziyetteydi. C) nedenle annemin telefonundan aradım. Babam ve annem telefonda konuştular. Babam yemeğe yetişemeyeceklerini söyledi. Annem yemek hazırlarken bana ahırın penceresinden hindilerin çıktığını söyledi. Bende penceresini kapatmak için dışarı çıktım. Dışarı çıktığımda tepede Ufuk KAYA, Furkan KAYA ve Ferhat KAYA'YI gördüm.
Beni yanlarına çağırdılar ancak köpekleri havladığı için yanlarına gidemedim. Yarı yola kadar gittim. Ufuk KAYA ve Ferhat KAYA'da bana doğru geldiler. Geldiklerinde tokalaştık ve sohbet ettik. Sonrasında ben Ufuk KAYA ile birlikte ahırımızın hemen yanındaki tepeye gittik. Tepede dururken aşağıda Yusuf KAYA'YI gördük. Ufuk, Yusuf KAYA'ya seslendi ve yanımıza çağırdı. Yusuf geldikten bir süre sonrada Furkan KAYA geldi, bir sürede onlarla konuştuk ve sonrasında annem seslenerek beni ahırın yanına çağırdı. Ahırın yanına gittiğimde öncelikle ahırın penceresini kapattım. Sonrasında annem ile beraber hindileri içeriye bıraktık. Ahırda dikkatimi çeken bir dağınıklık ya da başka bir durum olmadı.
Hindileri içeri koyduktan sonra ben tekrar arkadaşlarımın yanına tepeye doğru yöneldim. Annem de hatta arkamdan gelerek o sırada sigara içen arkadaşlarıma içmemeleri için nasihatte bulundu. Sonrasında annem eve doğru gitti. Bende bir süre daha onlarla oturdum. Akşam olmaya başladığı için ayrılalım dediler. O esnada kardeşim Muhammet'te cami tarafından eve doğru geliyordu. Onu da alarak eve geldim. Eve geldiğimde kardeşim Eren ve annem evdelerdi. O esnada saatin kaç olduğunu tam olarak hatırlamıyorum ancak akşam ezanı okunuyordu.( 21 Ağustos tarihindeki namaz vakitleri incelendiğinde akşam ezanının 19.1 1 olduğu görüldü )
Annem sofrayı serdi. Mutfağa giderken bana Narin nerede diye sordu. Bende Narin'i görmediğimi söyledim. Daha sonra annem telefonunu isteyerek önce Kerem GÜRAN'I aradı ancak telefonu kapalı olduğu için onunla konuşamadı. Sonra Hediye GÜRAN'I aradı ancak o da görmediğini söyledi. Daha sonra evden dışarı etrafa bakmak için tepeye doğru çıktık. Bizim tepeden Maşallah GÜRAN'ın evi göründüğü için annem onlara seslenerek Narin'i sordu. Onlarda olmadığını söylediler. Daha sonra kardeşim Muhammet ile camiye doğru indik.
Kardeşim Muhammet'i halam Azize'nin evine bakması için gönderdim. Bende etrafta seslenerek kardeşimi aramaya başladım. Bir süre sonra zaten köylülerde kayıp olduğunu duyunca aramaya başladılar. Kardeşim Narin gelinliği merak ettiği için amcam Erhan'ın evine gitmiş olabileceğini düşünerek onunda evine gittim. Evin etrafına baktığımda kimseyi göremedim. Daha sonra tekrar camiye doğru döndüğümde babam Arif GÜRAN'ın geldiğini gördüm. Babamı kimin ne zaman arayıp haber verdiğini bilmiyorum.
Zaten benim telefonumun şarjı bitliği için yukarıda belirttiğim gibi evdeydi. Şarja takılı vaziyetteydi. Babamda geldikten sonra herkes Narin'i aramaya başladı. Bir süre sonra da Jandarma köyümüze geldi. Jandarmayı kimin aradığını bilmiyorum. O saatten sonra hepimiz köyün her yerinde kardeşim Narin'i arıyorduk. Aramanın ilk günlerinde dikkatimi çeken bir durum hiç olmamıştı. Herkes Narin'i arıyordu. İlk gece bir yerde uyumuş olabileceğini düşündüğümden sabahı bekledik. Sabahta bulamayınca kanala düşmüş olabileceğini düşündük ancak orada da bulamadık.
Zaten üçüncü günden sonra Jandarma ekipleri arama yaptıkları için çalışmaları etkilememek için artık bize arama faaliyeti yapmamamızı söylediler. Ben arama çalışmalarında evde veya çevrede herhangi bir söylenti duymadım. Aile zaten toplansa da biz yaşımız itibariyle katılmazdık. Aramaların 4.günü Jandarma ekipleri beni aldılar. Sonraki süreç ile ilgili bilgim yoktur. Aramaların 9.günü yani 29/08/2024 tarihinde serbest bırakıldım. Sonraki süreç ile ilgili bilgim yoktur. Serbest bırakıldıktan sonra köye geldiğimde Hüseyin GÜRAN'ın evine gittim. Ailemde oradaydı. Aile büyüklerinin büyük kısmı oradaydı ancak Salim GÜRAN'ın orada olup olmadığını hatırlamıyorum. Bana ne olduğunu aile büyüğümüz Hüseyin öncelikle sordu.
Bende kolumdaki iz, gözümdeki morluktan bahsettim. Bunlarda kolumdaki izi ben kendim Narin kayıpken üzüntüden yaptığımı söyledim. Gözümdeki morluğunda hem sinirden kendime vurmamdan ya da mısır tarlasında arama yaparken olabileceğini söyledim. Sonraki süreçte de olayla ilgili kimsenin ne konuştuğunu hatırlamıyorum. Ailemden olayla ilgili tahminde bulunan benim yanımda hiç olmadı. Narin'in bulunduğu gün olan 8 Eylül tarihine kadar da ailemden ve çevremden dikkatimi çeken şüphelendiğim hiçbir durum olmadı. 8 Eylül tarihinde de ben camide olduğum esnada bir gazetecinin söylemesi üzerine olayı öğrendim.
Önce inanmak istemedim ancak sonra gazeteci bakanın açıklama yaptığını bize göstermesi üzerine haberdar oldum. Sonra eve doğru ağabeyim Baran'la birlikte gittik. İlk anda evdekilerin haberi yoktu. Ben kardeşlerimi alarak teyzemlere doğru gittik. Oradan bir telefon aldım ve canlı yayına girdim, haberi gördüm. Eve döndüğümde herkesin ağladığını görünce bende ağlamaya başladım. O sırada ben bizim evin balkonunda iken kadınların kavga ettiğini gördüm. Oraya gittiğimde teyzem Yaser ve Melikenin tartıştığım gördüm. Onları ayırırken ne olduğunu sorduğumda teyzem bana
Melike GÜRAN'ın " ben böyle olacağını biliyordum " şeklinde konuşması üzerine tartıştıklarını söyledi. O sırada Birsen'de teyzem Yaser'e saldırmaya çalışıyordu. Maşallah GÜRAN'da gelip araya girince ayırdık. Maşallah GÜRAN, kızları Melike ve Birsen'i uzaklaştırdı. Bende teyzemi biraz uzaklaştırdım ve bizim eve götürdüm. O esnada bir kadın " erkekler sizin yüzünüzden birbirine girdi " diyerek bağırdı ancak bunu kimin söylediğini görmedim. Ben o gün bir süre sonra Jandarma tarafından alındım ve bugüne kadar da gözaltında bulunmaktayım.
24 Ağustos'taki Kolluk beyanı soruldu: Her ne kadar kardeşim Narin'i saat 16.30 sıralarında aramaya başladığımı söylemiş isem de o tarihte Narin'in kaybolmasının ve bulunamamasının üzüntüsüyle vakitleri ve yaşadıklarımı tam olarak hatırlayamadığımdan o şekilde beyanda bulunmuştum ancak şu an verdiğim ifade bu husustaki en doğru ifadedir.
25 Ağustos'taki kolluk beyanı soruldu: Her ne kadar kardeşim Narin'i saat 16.30 sıralarında aramaya başladığımı söylemiş isem de o tarihte de yine tam olarak hatırlayamamışım , ben bir önceki gün ifade vermiş olsam da 25/08/2024 tarihinde tekrar gitmemin sebebi tam olarak her şeyi anlatmak içindi ama saat kısmının ve o sıralarda görüştüğüm kişiler kısmını yine hatırlayamadım.
Anne Yüksel GÜRAN ile baba Arif GÜRAN arasında saat 17.50'de gerçekleşen görüşme gösterilerek soruldu: Ben annem okuma yazma bilmediği için ben arayarak telefonu anneme verdim. Annemle babamda hatırladığım kadarıyla yemeğe babamın yetişip yetişemeyeceği konusunda konuşup tahminimce 15-20 saniyelik bir görüşme yaptılar. Daha sonra da telefonu kapattılar. Kayıtlarda görüşmenin neden uzun görüldüğünü bilmiyorum. Annem babama benim gördüğüm görüşmede herhangi bir şey anlatmadı.
Ömer SUSANBAĞ isimli şahsın 28/08/2024 tarihinde alınan ifadesi okunarak soruldu: Ben o gün söz konusu bakkala giderek dediğim gibi enerji içeceği almıştım. Bakkal açıktı ve bakkal sahibi işinin başındaydı. Bizim kendisiyle herhangi bir husumetimiz, sıkıntımız yoktur. Neden bu şekilde ifade verdiğini bilmiyorum. Bakkalın o tarihte açık olduğuna Muhammet KAYA, Tahir KAYA, Muhammet YAĞMUR gibi arkadaşlarımda şahittir.
Kardeşi Osman ile annesinin telefonunda yaptığını söylediği görüşmesi tekrar hatırlatılarak neden annesinin telefonuna kardeşini yönlendirdiğini ve telefonunun evde bulunmasına rağmen o anda şarja takmadığı hususu soruldu: Ben kardeşim Osman'a " şarjım bitebilir, terlik fotoğrafı gönderirsen annemin telefonuna gönder " şeklinde neden beyanda bulunduğumu anlamlandıramadım. O an telefonumun şarjı çok azaldığı için kardeşim gönderirse göremeyeceğimi düşünerek annemin telefonuna göndermesini söyledim.
Anne Yüksel GÜRAN ile baba Arif GÜRAN arasındaki görüşmenin gerçekleştiği saatten sonra da telefonunun bir süre açık olduğunu gösterir FİTS kayıtları hatırlatılarak soruldu: Benim telefonum yukarıda beyan ettiğim gibi annem, babamı aramak için istediği anda kapanmıştı. Kayıtlarda neden bu şekilde göründüğünü bilmiyorum.
Şüphelinin cep telefonunda yapılan incelemede şahsın tespit olunan Whatsnpp görüşme içerikleri okunarak soruldu: Sormuş olduğunuz Whatsapp görüşmelerini hatırlamıyorum. Ben Whatsapp üzerinden olay günü kimseyle görüştüğümü hatırlamıyorum. Zaten şarjım azalmaya başladığı için eve doğru gelmiştim. O esnada da kimseyle konuşup konuşmadığımı hatırlamıyorum. Babamla, ağabeyimle ya da kardeşim Osman ile Whatsapp üzerinden konuşup konuşmadığımı hatırlamıyorum.
Olay sonrasında gözünde oluşan morluk konusu soruldu: Aramaların ikinci günü akşam karanlık saatlerde Narin'i mısır tarlasında arıyordum. O esnada mısır koçanları vücudumuzun her yerine çarpıyordu. Daha sonra bir hastanede kimliği belirsiz, Narin olduğu değerlendirilen bir çocuk ihbarı olduğunu söylediler. Bende hemen amcam Barış GÜRAN'nın aracıyla hastaneye gittim. Gittiğimizde kimliği belirlenmiş ve ambulansa konulan birisi vardı. O yüzden Narin olmadığını anladım ve köye geri döndük. Döndüğümüzde üzüntüden kendime birkaç defa yumruk attım. Morluk, mısır çöplerinden mi yoksa benim kendi yüzüme doğru attığım yumruklardan mı kaynaklandığını tam olarak bilmiyorum ancak sinirden her iki elimle de yüzüme doğru vurduğum için ve diğer gözümde de bir morarma olmadığı için büyük ihtimalle mısır tarlasında bir elimde telefonun ışığını tutarken arama yaptığım için mısır koçanlarının ve çöplerinin gözüme değmesiyle oluşmuş olabilir ancak emin değilim.
23/08/2024 tarihli görüşme tutanağında gözündeki morluğun içinde bulunduğu bunalımdan kendine zarar vermesiyle oluştuğuna ilişkin kolluk birimlerine beyanı okunarak soruldu: Ben o dönem tam olarak farkında değildim ancak adli tıpa götürüldüğümde küçük küçük kesiklerde olduğu söylenince mısır tarlasınında da olabileceği o şekilde aklıma geldi ve sonrasındaki ifadem de o şekilde belirttim.
'SİNİRDEN KOLUMU ISIRDIM'
Şüphelinin kolunda bulunan ısırık izi hususu soruldu: Hatırladığım kadarıyla Narin'in kaybolduğu 3.gün evimize gelenler oluyordu ve evde herkes ağlamaya başladı. Bende o an çok üzülmüştüm. Ağlarken babamın beni görerek üzülmesini istemediğim için kolumun üzerine kapanarak ağlamıştım. O esnada sinirden kolumu ısırdım. Isırık izi bu sebeple oluştu. Kesinlikle kolumu kardeşlerim ya da başka biri herhangi bir sebeple ısırmadı.
Şüphelinin sırtında bulunan tırnak izine benzer izler soruldu: Benim sırtımı kesinlikle kimse tırnakla çizmedi. Kimseyle bir kavgam ya da tartışmam olmadı. Tahminimce kardeşimi arama esnasında yorgunluktan sırtımızı duvarlara yaslamamız, yıkık evlere sürünerek girmemiz gibi durumlardan kaynaklanmış olabilir. Söz konusu izlerin 3.kişi tarafından yapılmış olabileceği şeklindeki durumu kesinlikle kabul etmiyorum. Kimseyle bir tartışmam ya da kavgam olmadı.
BİP isimli uygulama üzerinden herhangi biriyle olay öncesinde görüşmesinin olup olmadığı soruldu: Ben bu uygulama üzerinden herhangi bir kız arkadaşımla görüşme yapmadım. Benim sevgilim, kız arkadaşım veya bu anlama gelebilecek bir arkadaşım yoktur. En son okul döneminde 4-5 yıl önce ve I yıl önce Siirt ilinde biriyle konuştuğumu hatırlıyorum. Ben kimseyle görüşmelerimde " kolunu ısırırım" gibi bir ifade kesinlikle kullanmadım. Zaten bu şekilde bir alışkanlığımda yoktur. Sadece anlattığım gibi üzüntüden dolayı ağlarken bu şekilde kolumu ısırmıştım. Daha önce böyle bir durum hiç olmamıştı.
Ailesini ve babasının sosyo-ekonomik durumu soruldu: Babam geçimimizi otomobil alım satımı yaparak sağlamaktadır. Onun haricinde bir işle uğraşıp uğraşmadığını bilmiyorum. Köydeki tarlalar kardeşleri arasında şu ana kadar paylaştırılmamıştır. Tarlalarla yalnız amcam Salim GÜRAN ilgilenmektedir. Tarlaları ekip biçmesi sebebiyle babama ya da diğer kardeşlerine herhangi bir ödeme yapıp yapmadığını ben bilmiyorum. Babam bu mevzularda bizlere çok şey anlatmaz. Ailemizde hem annem ve babam hemde kardeşlerim ile kesinlikle bir sorunumuz ya da sıkıntımız olmamıştır. Herkes birbiriyle iyi geçinmektedir.
Salim GÜRAN İsimli şahıs ile babası, ailesi ya da bizzat kendisi arasında herhangi bir husumet ya da sorun olup olmadığı soruldu: Son dönemde babam ile Salim amcam arasında küslük ve husumet bildiğim kadarıyla yoktu ama hatırladığım 2023 yılı Aralık ayında aralarında bir alacak verecek problemi olmuştu. Bu da şöyleydi, Salim GÜRAN babama otomobil alıp satıp çalıştırmak üzere bir miktar para vermiş ve daha sonra 2023 yılı Aralık ayında da parasını geri istemişti. O dönem sık sık parasını istediği için babamda huzursuz olmuştu. Bunun üzerine Erhan GÜRAN adlı amcam ikisini bir araya getirip vakası çözmeye çalışmıştı ama Salim GÜRAN bu görüşmeye gelmemişti. Bunun üzerine Erhan GÜRAN adlı amcam hatırladığım kadarıyla Mersin ilinde bir arkadaşından miktarını bilmediğim parayı babam adına borç alarak Salim GÜRAN'a vermişti. Bu olay sebebiyle babam Arif GÜRAN ile Salim GÜRAN uzun bir süre konuşmadılar. 2024 yılının hatırlamadığım ama Ramazan bayramı öncesi olduğunu tahmin ettiğim zamanlarda Nevzat ile Salim'in bir otomobil alarak otomobil alım satım işleriyle uğraşması sebebiyle babama vermeleri ve sonrasında aracın çalıntı kaydı çıkması gibi bir durum olmuştu. Burada bir miktar parayı babam, bir miktar parayı da Nevzat ile Salim birlikte vererek problemi çözmüşlerdi. O olaydan sonra yeniden babam, amcam Salim GÜRAN'Ia yavaş yavaş konuşmaya başlamışlardı diye hatırlıyorum. Konuşmadıkları süreçte babamın evde Salim GÜRAN ile ilgili olumsuz herhangi bir şey konuştuğuna tanık olmadım. Salim'in köyde herhangi başka bir bayanla ilişkinin olup olmadığını bilmiyorum. Şüphelendiğim bir durum da yoktur. Ben Salim'in köyde herhangi bir bayanla hiçbir zaman kuşku uyandıracak biçimde görmedim.
Nevzat BAHTİYAR adlı şahsı tanıyıp tanımadığı hususları soruldu: Nevzat'ı köylümüz olduğu için tanırım. Babam, Nevzat'ı ve ailesini fesatlıkları sebebiyle çok sevmez ve bizde ailece görüşmeyiz ama Nevzat'ın Salim GÜRAN ile arası iyidir. Onunla sık sık görüştüklerini ya da bir yerlere gittiklerini biliyorum.
Narin GÜRAN'ın yapılan arama çalışmaları sonrasında 08/09/2024 günü cansız bedenide ulaşılması hususu soruldu: Ben arama çalışmaları sırasında öncesinde ya da sonrasında kimseden bu olayla ilgili şüpheli olduğunu düşündüğüm bir şey duymadım. Ben kardeşim Narin'i çok severdim. Ona biri bir şey yapmış olsa da ya da ben bunu görmüş olsam kesinlikle söylerdim. Bizim aile olarak köyde kardeşime böyle bir eylemde bulunulmasını gerektirecek hiçbir husumetimiz yoktur. Kimin neden bu şekilde eylemde bulunduğunu anlayamıyorum.
Nevzat BAHTİYAR'ın ( ifadesinin tümü okunmaksızın yalnız ) Narin'i, Salim GÜRAN'ın öldürüp kendisinin saklaması için verdiği şeklindeki beyanı okunarak soruldu: Kardeşim Narin'i eğer belirtilen şekilde Nevzat bulunan yere bıraktıysa bunu ama Nevzat'a tehditle, para teklif ederek yapılabileceğini düşünüyorum çünkü Nevzat ekonomik durum itibariyle de güçsüz ve sönük bir kişiliktir. Kendisine böyle bir vakada para teklif edilse ya da para teklif edilse para için yapabilir, ailesiyle tehdit edilse köyde çok fazla gücü olmadığı ve dediğim gibi sönük bir karakter olduğundan korkarak yapmış olabilir ya da Nevzat BAHTİYAR'ın kendi ailesinden biri Narin'e zarar verdiyse bunu saklamak için yapmış olabilir. Narin'i arama çalışmaları esnasındaki süreçte Nevzat yalnız bir kez kısa süreli camide yanımıza geldi. Nevzat'ın ailesinden yalnız İbrahim ile Hekim BAHTİYAR adlı kişiler haricinde gelen olmadı. İbrahim BAHTİYAR ağabeyim Baran'ın en yakın arkadaşıdır. O da Narin'in kaybolduğu 3.gün gelmişti. Sonradan düşündüğümde bu duruma biraz şaşırmıştım ama neden geç geldiğini olay tarihinde Diyarbakır haricinde olup olmadığını tam olarak bilmiyorum. Narin kaybolduğu zamanda Nevzat adlı şahsın kırmızı renkli aracının farının kırık olduğunu İbrahim BAHTİYAR söylemişti, neden kırıldığını da söylememişti. Öyle bir zamanda neden far için acele ettiklerini, tamir etmeye çalışmış oldukları bana acayip gelmişti ama sonrasında kolluk ekiplerinin kendisini birkaç kez durdurup trafiğe çıkamayacağını söylemesi üzerine yaptırmak istediğini söylemişti.
Nevzat BAHTİYAR adlı şahsın ifadesi şüpheliye tümüyle okunarak tekraren soruldu: Ben Salim GURAN'ın neden böyle bir şey yaptığını bilmiyorum ama Salim GURAN, Nevzat'ı bana ifadede okuduğunuz şekilde tehdit etmiş ise ve para teklif etmiş ise Nevzat, Salim'in söylediğini sorgulamayacak şekilde korkak bir insandır. Nevzat'ın da Salim GÜRAN'ın da kardeşime böyle bir zarar vermesini gerektirecek hiçbir ciddi husumetimiz yoktur.
Maşallah, Birsen ve Melike GÜRAN'ın ifadeleri okunarak soruldu: Bizim bu şahıslarla ya da Hüseyin amcamla da herhangi bir sorunumuz ya da husumetimiz yoktur. Neden bu şekilde beyanda bulunduklarını bilmiyorum. Hatta ilk olarak göz altında kaldıktan sonra köye gittiğimde Birsen'e de iyice düşünmesini söyleyerek sormuştum o da Narin'in geldiğine emin olduğunu söylemişti. Kendimce düşünmüştüm o saatte Narin'in onlara gitmesinin mümkün olmayacağım hatta Narin devamlı onların küçük kızları Hatice ve Fatma oynamaya gittiği için eğer onlara gitseydi onlardan ayrılmayacağını düşünerek onların bu ifadelerini anlam verememiştim. Hatta amcalarım da onlara karıştırabileceklerini, başka gün olabileceğini söylemişlerdi ama onlarda ifadelerindeki gibi olduğunu belirtmişlerdi.
Narin'in kaybolduğunu anladıklarında baba Arif GÜRAN'a neden haber vermedikleri soruldu: Narin'i aramaya çıktığımda benim cep telefonum evdeydi. Ben bu sebeple arayamadım. Annemin neden aramadığını ise bilmiyorum. Bu konuyu anneme sormakta hiç aklıma gelmedi. Zaten bir süre sonra akşam saatlerinde babamda gelince birlikte aramaya başlamıştık.
İkametlerinde battaniye olup olmadığı var ise kaç adet olduğu hususu soruldu: Hatırladığım kadarıyla her insanın bir battaniyesi vardı yalnız küçükler Eren ve Narin'in ortak battaniyesi vardı. Battaniyelerden biri hatırladığım kadarıyla kalın mavi beyaz çizgiliydi ve bunu ağabeyim Baran kullanıyordu. Diğer battaniyeler tam olarak hatırlamamakla birlikte kahverengi ya da siyah renklerdeydi.
Şüpheliden olayın oluş şekli hatırlatılarak tekraren soruldu: Benim vücudumdaki izler yukarıda anlattığım şekilde olmuştur. Narin benim en sevdiğim kardeşimdir. Ben ona kesinlikle hiçbir kötülük yapmadım. Narin'i öldürmedim. Kesinlikle herhangi bir istismar eyleminde bulunmadım. Narin'in başına ne geldiğini, bunu kimin yaptığını da bilmiyorum. Narin kaybolduktan sonra köyde bu konuyla ilgili bir aile meclisi toplandığını, bir karar alındığını da kesinlikle görmedim. Bizim kimseden sakladığımız bir husus yoktur. Narin'in başına gelenin sebebini kesinlikle bilmiyorum, dedi.