İlk kez ortaya çıkan yazı, Mehmet Perinçek tarafından Rusçadan Türkçeye çevrildi.
Nâzım Hikmet yazısında "Bugün hâlâ kadınlar, annelerimiz ve kız kardeşlerimiz, eşlerimiz ve kız çocuklarımız, özellikle az gelişmiş ülkelerde köle durumundadır" ifadelerini kullanıyor ve şöyle devam ediyor: "Kadınlara,erkeklerin bilincindeki efendiliğin ataerkil ruhunun ve aynı şekilde binlerce yıl boyunca kadınlara nüfuz etmiş boyun eğme duygusunun tamamen kökünün kazınacağı geleceğe mutlulukla baktığımı söylemek istiyorum"
DÜNYA KADINLARI DERGİSİNDE YAYINLANDI
Odatv'nin haberne göre, yazıyı Rusçadan Türkçeye çeviren Mehmet Perinçek, 8 Mart'ın, tüm dünyada Emekçi Kadınlar Günü olarak kutlandığını hatırlatarak bu vesile ile Nâzım Hikmet’in kadınlar hakkında bilinmeyen bir yazısını sunmak istediğini belirtti.
Türkiye’de ilk kez yayımlanan bu yazının “Jenşinı Mira'' (Dünyanın Kadınları) dergisinin 1959/9 nolu sayısında çıktığını belirten Perinçek, Derginin, Uluslararası Demokratik Kadın Federasyonu’nun[1] aylık yayın organı olduğunu ve İngilizce, Arapça, İspanyolca, Almanca, Rusça ve Fransızca yayımlanğını bildirdi.
Nâzım Hikmet'in yazısı ise Rusça baskıda fotoğrafı ile birlikte yer alıyor.
Yazının hemen altında ise Nâzım Hikmet hakkında verilen kısa bilgide, Türk şairi Nâzım’ın şanının ülke sınırlarını aştığı belirtilirken 57 yaşındaki şairin emekçilerin haklarını fedakârca savunduğunun altı çizilmiş. Nâzım’ın tutukluluk sürecinden de bahsedilirken, şiirleriyle dünyanın her yerindeki meselelere kayıtsız kalmadığı da vurgulanmış.
İşte Nazım Hikmet'in o yazısı:
"Bir oğul ve baba olarak ve kendi kişisel tecrübelerime dayanarak insan varlığının manevi-maddi gelişimine kadınların etkisinin ne kadar büyük, erkeklerin etkisi kadar da doğrudan ve yoğun olduğunu biliyorum.
Buna rağmen bugün hâlâ kadınlar, annelerimiz ve kız kardeşlerimiz, eşlerimiz ve kız çocuklarımız, özellikle az gelişmiş ülkelerde köle durumundadır. Ve hatta kanunların hayatın her alanında kadınlara siyasi ve ekonomik eşitliği tanıdığı ülkelerde dahi, binlerce yıllık tarihin eski ataerkil gelenekleri, resmi olmasa da en azından geçmişin zor yok olan bazı kalıntılarında hâlâ hüküm sürmektedir.
Torunlarımın ve onların torunlarının yaşayacağı zamanları; ne yoksulluğun, ne işsizliğin, ne ırkçı ayrımcılığın, ne sınıfsal düşmanlığın bilineceği dönemleri; kadınların ezilmesi dâhil tüm siyasi ve ekonomik baskıların uzak geçmişte sadece bir hatıra olacağı dönemleri mutlulukla düşünüyorum. İnsanlar, şuan içine sıkıştığımız sınırların yok olduğu bir çağda yaşayacaklar. Yaşlanmadan 150 yaşına kadar bir ömür sürecekler. Hatta bu yaşta genç ölecekler.
Kadınlara, erkeklerin bilincindeki efendiliğin ataerkil ruhunun ve aynı şekilde binlerce yıl boyunca kadınlara nüfuz etmiş boyun eğme duygusunun tamamen kökünün kazınacağı geleceğe mutlulukla baktığımı söylemek istiyorum.
Nâzım HİKMET"