Ömer ŞAHİN / Ankara
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun Karadeniz gezisi zamanlama olarak iyi düşünülmüş bir geziydi.
Siyaset tatil modundayken o meydanlardaydı.
Adı “Bayramlaşma” gittiği yer memleketi olsa da herkes biliyor ki bu “sıla-i rahim” değil bal gibi siyasi geziydi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın şehri Rize’den başlaması açık bir meydan okumaydı.
Rize sonrası şampiyonluk coşkusu yaşayan memleketi Trabzon’daki temasları, konuşmaları ile tipik bir “Cumhurbaşkanı aday adayı” görüntüsü verdi.
Arkasındaki halk desteğini Ankara’ya gösterip "6’lı masa”ya mesaj vermek istiyordu.
Kim ne derse desin topladığı kalabalık, gördüğü ilgi hiç de fena değildi. Erdoğan dışında hangi lider
gitse bu kadar coşku ile karşılanır mıydı, emin değilim.
*** *** ***
Öyleyse neden yazının başlığını öyle koydum?
Ekrem İmamoğlu belki de yapmaması gereken çok büyük bir “hata” yaptı. Muhalif kitlenin iç dünyasında baskın olan bir kaygıyı tetikledi.
Nedir o duygu/kaygı hatta algı derseniz?
“Recep Tayyip Erdoğan Sendromu” diyebiliriz. “İkinci Recep Tayyip Erdoğan” profili çizdi.
Otobüse aldığı gazetecilerin kimliği Nagehan Alçı’nın varlığıyla sınırlı değil bu tepki.
İsim tartışılabilir ama siyasetçilerin kendilerine “muhalif” olan isimleri ayrım yapmaksızın programa davet etmesinde yanlışlık görmüyorum.
İmamoğlu, sözleri, üslubu, yöntemi hatta parmak sallaması ile “İkinci Erdoğan” algısı doğurdu.
Daha çok sosyal medyada kendisini gösteren bu algının dalga dalga tabana yayıldığını görmemek için kör olmak gerekir.
Siyasette “algı”lar “olgu”lar kadar önemlidir.
Kırgınlığı hatta hayal kırıklığını, Fazıl Say, Athena Gökhan, Atilla Taş gibi sanatçılarla sınırlı görenler yanılır.
Erdoğan karşıtlığı ile motive olan ya da bütün enerjisini Erdoğan’ın değişmesi üzerine kuran muhalif kitlenin hoşuna gitmedi bu tablo.
*** *** ***
“6’lı masa” dediğimiz Kılıçdaroğlu, Akşener, Karamollaoğlu, Babacan, Davutoğlu, Uysal’dan oluşan liderler isim konuşmasa bile kafalarındaki Cumhurbaşkanı adayının “robot resmi”ni çizmişlerdi.
Erdoğan’ın karşısına çıkacak Cumhurbaşkanı adayı bir nevi “moderatör” olacaktı. Siyasi hırsı olmayan, Yetkileri ve süresi sınırlı, görevi bitince gerekirse siyasi jübile yapacak bir aday.
İmamoğlu’nun verdiği görüntü siyasi eşkali bu robot resme uymuyor.
Siyasi hırsını, iddiasını ortaya koyuyor. Yaşı zaten genç. Geçici değil kalıcı bir siyasi figür olacağını gösteriyor.
Aday olur ve seçilirse hazır önünde bulacağı “Başkanlık” yetkilerini devreder mi? Buna bile kuşkuyla bakılıyor.
20 yıllık bir iktidarı yenen genç ve hırslı bir siyasetçinin gönül rızası ile gücünü bırakıp köşeye çekileceği çoğu insanın aklına yatmıyor zaten.
Bu kaygıları CHP’den İYİ Parti’ye, Saadet ve DP’den yeni kurulan DEVA ve Gelecek Partisi’ne kadar parti kurmaylarının bir bölümü epeydir seslendiriyordu.
Karadeniz gezisi bu kaygının sosyal medyanın da köpürtmesiyle muhalif kitlede tetiklenmesine yol açtı.
*** **** ***
Bu saatten sonra ne olur?
Hem Karadeniz’de hem de Güneydoğu’da sevilen Ekrem İmamoğlu Cumhurbaşkanı adayı olamaz mı?
İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanı adaylığı ya da hevesinin Karadeniz gezisi ile sona erdiğini düşünüyorum.
İmamoğlu “6’lı masanın neferiyim” demiş ve oradan çıkacak iradeye uyacağını söylemişti.
Kendisini ele veren “İkinci Erdoğan” profili bir defa “6’lı masa” dan onay alamaz.
Halkın yoğun talebi ve baskısı ile ancak aday olup yarışa katılabilirdi.
6’lı masadan daha önemli olan halkın genel iradesi. Daha önemli olan soru şu olsa gerek: Erdoğan’a öykünen ya da öyle algılanan bir siyasetçi profilinin seçim kazanma şansı var mı?
Erdoğan tipi siyasetçi isteyen zaten “Reis”den başkasına oy vermez.
Halkın genel eğilimi ve beklentilerine bakıldığında Erdoğan’ın karşısında bir benzerini değil daha farklı özelliklere sahip adayın şanslı olacağını görüyoruz.
İçinden geçtiğimiz dönem öyle bir dönem.
Hırslı, iddialı değil sınırlı, süreli “moderatör” bir Cumhurbaşkanı adayı aranıyor.
Dürüstlük, liyakat gibi özellikleri hatırlatmaya gerek yok. Onlar zaten olmazsa olmazlar.
*** *** ***
Ekrem İmamoğlu, genç ve başarılı bir siyasetçi. AK Parti’yi dolayısıyla Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı İstanbul seçimlerinde iki kez yenme başarısı gösterdi.
Bağlayıcı ve iddialı ifadeler olacak ama….Dili söylemese de her halinden belli olan Cumhurbaşkanı adaylığı onun için uzak ihtimal. Çünkü genel beklentilere ve dönemin ruhuna uymuyor.
İmamoğlu görülüyor ki İstanbul’a sığmıyor, en azından kendisini öyle görüyor.
O zaman kendisine yeni siyasi hedefler belirlemeli.
Ekrem İmamoğlu, bu seçimde Cumhurbaşkanı adayı olamaz ama eğer gönlünden geçiriyorsa CHP Genel Başkanlığı için çok güçlü adaydır. CHP Genel Başkanı olur ise Cumhurbaşkanlığı’nı ve Parlamenter Sisteme geçilmesi halinde Başbakanlığı düşünmeli, planlarını ona göre yapmalı.