2012 yılında hayatını kaybeden bozlak ustası Neşet Ertaş’ın hayatının beyazperdeye taşınmasının yankıları sürüyor. Çekimleri yaz aylarında yapılan 'Garip Bülbül Neşet Ertaş' filmi ile ilgili açıklamalarda bulanan Neşet Ertaş'ın oğlu Hüseyin Ertaş, herkesin kendine yakışanı yaptığını söyledi.
"YÜZSÜZLÜKTE SINIR YOK"
Kırşehir Cacabey Meydanı'nda 'düzenlenen etkinliğin ardından konuşan Ertaş, "Babamızın istemediği bir şeyi biz de karşı çıktığımız için aile karşı çıkıyor diye bir yandan saldırılar yapılıyor ama mesele şudur; babamızın istemediği bir film çekilmekte. Biz bugün ilk defa göz önüne çıkıp kameralara derdimizi anlatalım dedik. Onu anlatırken bile, bu yaptığımız iş bile karşı tarafa ne kadar yüzsüzlük diyeceğim, yüzsüzlükte sınır yok. Biz derdimizi anlatırken bile bunu fırsat bilip çektikleri filmin reklamlarını yapmışlar. Başkaları adına utanmak diye bir şey varsa en güzel örneği budur efendim" dedi.
Babasının 40 kiloda kanserle mücadele ettiğini aktaran Hüseyin Ertaş, "40 kiloya düşmüş, kanserle savaşan bir insanın hastaneye yatmadan 6 gün önce evine noter götürüp imzasını almak hangi şerefli bir insana yakışır. Ondan sonra da 'ben muvafakatname aldım' diye ortalıkla dolaşmak hangi adam kalıbına yakışır. Sonra da bunu satıp bile bile göz göre göre gerçekleri bile bile kitabını satıp, bunun üzerinden hala bir yerlere varmaya çalışmak nasıl bir insanlığa yakışır. Kitap kitap diyorlar. Babam '15 senede bir kitap bitmez mi, benim ölmemi bekliyor bu' dediği adam hakkında biz hiçbir zaman açıklama yapmadık, hiçbir işine de karışmadık"" diye konuştu.
"BABALARININ İRADESİNE SAHİP ÇIKIYORLAR"
Ertaş ailesinin avukatı Uğur Çapkın ise ailenin babalarının iradesine sahip çıkmaya çalıştığını söyleyerek, "Neşet Ertaş hayatı boyunca belgesellere izin vermiş, ne olacağı belli olmayan, ajitasyon, gözyaşı eklenerek, aile mahremiyetine girilerek yapılabilecek filmlere karşı çıkmış. Bunun iradesine saygı duymaktan başka elimizden ne gelir. Ailenin de yapmak istediği bundan ibaret. Babalarının iradesine sahip çıkmaya çalışıyorlar. Ailesini bypass edip kitap izni adı altında senaryo uyarlayıp film yapmaya çalışıyorlar. Vefatından 22 gün önce evine hiç haberi yokken noter getiriliyor ve 42 sayfa belge imzalatılıyor. O zaman 40 kiloya düşmüş, kanser hastası, evde kimse yok. Evde kimsenin olmadığı bir zamanda baskın yapar gibi eve geliyorsun, ağrı kesici bantlar üzerinde, uygu halinde, zor durumda, ne imzaladığını bilecek durumda bile değil. Öyle bir durumda iradesinin olup olmadığı ortada değilken, doktor raporu alınmamışken, 42 sayfa imza alınıyor. Bu muvafakatnameye dayanarak kitap yazdık, film yaptık deniyor. Bir an onun doğru olduğunu kabul etsek bile muvafakatnamenin içinde film yapmaya izin yok. 3 tane davamız var devam ediyor. O muvafakatnamelerle ilgili, fikri sınai haklarla ilgili davalar var. Hem kitap hem yapımcı hem kurduğu şirketlerle ilgili davalar devam ediyor. İnşallah yargı bu davalar neticelenmeden filmin oynatılmasına müsaade etmez" ifadelerini kullandı.