İktidar medyası, AKP’nin Kızılcahamam kampını, daha çok Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın mesajları üzerinden görmeyi tercih ederken tarihinin en tatsız kampındaki oturumlardaki eleştiriler, tartışmalar ve ilginç yorumlara dikkat çeken olmadı. AKP’lilerin birbirlerine yönelik güvensizlik ve yetersizlik saptamalarının olduğu nadir toplantılardan birinin yaşandığını aktaralım.
EN GERGİN KAMP
Önce genel havayla girelim. Kampta mevcut milletvekillerinden birkaç kişi dışında söz alan olmadı. Genellikle, eski milletvekilleri ve kurucular konuştu. Erdoğan’la yapılan ikili görüşmeler ise kimileri tarafından reklam için kullanıldı. Kampa katılanların büyük çoğunluğu, önceki toplantılara göre en verimsiz kamp olduğu değerlendirmesinde bulundular. Parti yönetimi ve bakanlar hedefteydi. Yapılan sunumlar eleştirildi, yapılan savunmalar yetersiz bulundu. İşte parti yönetimine direkt söylenenler:
ÖZELEŞTİRİ YOK
Böyle seçim değerlendirmesi olmaz. Biz halkın arasından çıkıp geldik gördük ki parti yönetimi halktan kopmuş. Hiç özeleştiri yapan yok. Böyle istişare mi olur? Seçim yenilgisini rakamlarla geçiştiriyorsunuz. Bu sonuçta sizin hiç mi suçunuz yok; üzerinize alınmıyorsunuz anlaşılan. Seçim kaybettiniz ama hiçbir şey olmamış gibi orada oturuyorsunuz.
HALKTAN KOPUKSUNUZ
Bizi rakamlara boğdunuz. Böyle seçim analizi mi olur? Madem burası bir aile toplantısı, madem her şeyi konuşacağız, neden gerçek anlamda bir analiz yapılamıyor? Sizin konuşmalarınızdan çıkardığımız, seçim sonuçlarında ekonomi yüzde 70 etkiliymiş. Geçin bunları. Böyle saçmalık olmaz. Seçim analizi tek başına anketlerle yapılmaz.
REKLAM YAPIYORSUNUZ
Gelip burada reklamınızı yapıyorsunuz. Yok şunu yaptık, yok bunu yaptık. Bu yapılanlar vatandaşın problemini çözüyor mu; yok. Elektrik Avrupa'dan ucuzmuş. Vatandaş evinin elektrik faturasını ödeyemiyorsa ne anlamı var bunun.
Milletvekilleri, özellikle bürokrasi ve bakanlardan şikayetçi oldu. Mustafa Varank bürokrasiyi suçlayarak, "Bürokrasi istiyor, diye yasa çıkartılıyor. Getirisine götürüsüne bakılmıyor. Bizim görevimiz bürokrasinin isteklerini yapmak olmamalı" dedi.
DESTEK GÖRMEDİ
Genel Başkanvekili Efkan Ala da eleştirilerden nasibini aldı. Ala’nın "Biz elimizden geleni yaptık, ekonomi etkili oldu" sözleri, salonda homurdanmalara neden oldu. Ala’nın, "5-6 alanda reform yapsaydık seçimi alırdık. Ama biz bunları yapacağız ve 2028 seçimlerini alacağız" sözleri alkış almadı.
SUÇLARKEN, SUÇLANDI
Antalya Milletvekili Tuba Vural Çokal ile Sağlık Bakanı Fahrettin Koca tartıştı. Çokal, Manavgat’ta özel hastanede vefat eden bir yakınını anlatarak, bakanlığın yeterli denetim yapmadığını söyledi. Sağlık Müdürüne ulaşamadığını anlatan Çolak’ın sözlerini kesen Bakan Koca, "O sağlık müdürü sizin talebinizle atandı. Sorumluluğu bize atamazsınız. Özel hastanelerle ilgili teftiş başlatmıştık, onu da siz durdurdunuz" dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan araya girerek, "Ölen arkadaşımız bizim ilçe başkanımız. Sağlığın özeli devleti olmaz. Hastane ayrımı olmadan gerekli denetimlerin yapılması lazım. İhmal var mı bakın" diyerek tartışmayı sonlandırdı. Söz alan bazı milletvekilleri de sağlık sisteminde ciddi sorunlar olduğunu aktardı.
BAKANLARA İLGİSİZLER
Bakan sunumları, katılanların hiç ilgisini çekmedi. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, umut dağıtmaya çalıştı. Şimşek, "Tasarruf tedbirlerini tavizsiz uygulayacağız. Yatırım ödeneklerinde de kesintiye giriyoruz. Milletvekili arkadaşlarımız da planlarını buna göre yapsın. Vergide muafiyet ve istisnalar büyük ölçüde kalkacak. Fon gelirlerine de vergi artırımı olacak. Yabancı sermaye hukuki güvencelere bakar. Bunu sağlarsak yabancı sermaye de gelir" dedi.
Kampın psikolojisi, partide pek bir şeyin değişmediği ve değişmeyeceği hissini yarattığı için katılımcıların büyük bölümü moral bozukluğu ile evlerine döndüler…