Düne kadar AKP’nin attığı her adımı yücelten iktidar medyasında ‘aman ha dikkat’ yazıları kaleme alınmaya başlandı. ‘Kibir, israf ve çöküşle’ ilgili anlatılan örnekler arttı. Örneğin, "Dört ayrı yerden toplam 540 bin lira maaş alan bürokrat var ya…" gibi sohbetler yapılıyor ve ‘durumu kurtarma’ önerileri sıralanıyor…
UYKUDAN UYANANLAR!
Önce, Marmaris’te Berat Albayrak hariç tüm ailesiyle tatil yapan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın bayramdan sonra MKYK toplantısına kadar parti yönetimiyle istişaresinin olmadığını aktararak başlayalım.
NASIL KURTULUR!
‘AKP nasıl kurtulur?’ başlıklı önerileri olan parti kurmayları, topluma verilen kötü görüntüleri ortadan kaldırmaktan söz ediyor. Örneğin, Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda sayıları 40 civarında olan danışmanların ‘ne iş yaptığı’ daha sık sorulmaya başlandı. Erdoğan’ın aktif 5 danışmanının olması ve diğerleriyle vedalaşılması gerektiği söyleniyor.
MAAŞLAR- DANIŞMANLAR
Kamuda ulufe gibi dağıtılan yönetim kurulu üyelikleri nedeniyle birden fazla yerden maaş alan yöneticiler ve bürokratlar da parti içinde en iyi dedikodu malzemesi. 5 ayrı yerden 540 bin lira maaş alan bürokrat örneklerini sıralayanlar yine AKP’liler. Emekli maaşı dahil sadece iki maaş sınırlaması getirilmesi gerektiğini söyleyenler de onlar. Ayrıca çoğu eski AKP milletvekili olan bakan yardımcılıkları artık tepki çekiyor. Makam ve maaş aracı olarak kullanılan bu görevin, en fazla iki yardımcıyla sınırlandırılması gerektiğini konuşuluyor.
ULUFE DAĞITMAK
Kamu bankaları ve bakanlıklara bağlı iştiraklerde yönetici veya yönetim kurulu üyesi olarak görev verilen eski bakan ve eski milletvekillerinin sayısının 100’e yaklaştığı, kurum ve görev tanımıyla hiçbir ilişkisi olmayan bu kadrolaşmanın toplumda ciddi tepki çektiği analizleri yapılıyor.
MASALARDA YOK YOK
Anlayacağınız, israf, savurganlık, kayırmacılık, haksızlık, hukuksuzluk gibi konular artık aleni konuşuluyor. Anti demokratik uygulamalar, bağımsız yargı, mahkemelere müdahale, hukukun üstünlüğü gibi konulardaki örneklere girmedik bile.
TOPLUM SOSYOLOJİSİ
Partideki toplantılarda, hezimetin sosyolojik nedenlerini sorgulayanlar da var. ‘Sosyoloji ile AKP siyasetinin arasındaki makas giderek açılıyor’ saptaması ilginç. Onlara göre toplum, "Ben değişiyorum, ama siz yerinizde sayıyorsunuz. CHP’de değişim oldu. Partiye ve tabana bir hareketlenme geldi. Yeni sözler, yeni aktörler var. Siz eskidiniz…" diye bakıyor.
ÜÇ ÖNEMLİ BAŞLIK
Toplantılarda bu analizleri yapanlar, ‘yeni hikaye yazamadıklarını, yeni siyaset dili üretemediklerini ve yeni aktörler çıkaramadıklarını’ anlatıyor. Bu üç soruna ekonomik kriz ve son üç yılda üst üste alınan kötü ekonomik kararlar eklenince, bu sonucun kaçınılmaz olduğu aktarılıyor.
UMUT VAR MI?
Gelelim, bundan sonra olumlu anlamda değişimin olup olmayacağı inancına. İşte partide en temel eksik bu. Saptamaları yapanlar da gerekli adımların atılacağına dair inanca sahip değiller. Sadece batan geminin içinde mahsur kalmak istemiyorlar.
Ayrıca bu tablo, 10 ay önce yapılan genel seçimlerin, Millet İttifakı’nın seri hataları ve sabote edilmesiyle kazanıldığı da gösteriyor…