Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın koşar adım görevi bırakmasına neden olan ‘hastane-hasta-ilaç’ üçgeni, yeni bakanın korkulu rüyası olma yolunda. Kendisinden çok fazla beklenti olan yeni bakan Kemal Memişoğlu, ilk iş olarak ‘sağlıktan anlayan kim varsa’ toplayıp, "Sizce ne yapmalıyız, sorun nereden kaynaklanıyor?" sorusunu sordu. Yeni bakanın elinde şimdi, başta şehir hastaneleri olmak üzere yetersiz sağlık personeli ve yetersiz bütçeyi de içeren dev bir liste var.
HER GÜN KONUŞULUYOR
Şehir hastanelerinin özel sektöre düzenli kaynak aktaran kötü sözleşmesi ve kötü yönetimi başta olmak üzere AKP’lilerin bitmeyen torpil ve atama talepleri, kulislerde en çok konuşulan konular arasında. Siyasi ilişkilere uzak olmayan yeni bakanın, çok sorunlu bu alanda ne yapıp-yapamayacağı yakında ortaya çıkacak.
GÖRÜŞME TURU
Yeni bakan stratejik olarak doğru bir adım atarak, önce TBMM Sağlık Komisyonu üyelerini, ardından da eski sağlık bakanlarını davet ederek, öncelikli sorunlar listesi yaptı. Bakanın bununla da sınırlı kalmayıp, tüm taraflarla görüşeceği anlatılıyor.
KÖTÜ YÖNETİLİYOR
Şimdiden yeni bakana aktarılan ilginç önerileri ve sorunları sıralayalım. Herkesin ağız birliği yaparak dile getirdiği konu, şehir hastaneleri oldu. Hastanelerin kötü yönetildiği konusunda neredeyse herkes hemfikir. Başhekimlik mekanizması dışında, kamunun hukukunu koruyacak güçlü, işi bilen, profesyonel yöneticilere ihtiyaç olduğunun dile getirildiğini öğrendik. AKP’lilere yeni kadro yaratma alanı olarak kullanılan bu görevlerde daha çok ‘cemaat’ ilişkilerine göre atama yapıldığı da şikayetler arasında.
İLGİNÇ SAPTAMALAR
İşin uzmanı siyasiler, şehir hastaneleri konusunda şu saptamaları yapıyorlar:
"Türkiye’nin önünde üç yol var: 1-Türkiye başarılı olursa kendi hastane modeliyle dünyaya örnek olur 2- Şehir hastaneleri bir süre sonra Hacettepe gibi ihtisas hastanelerine dönüşür 3- Ya da en büyük zarar bilançoları olarak Türkiye tarihine geçerler… Şu anda üçüncüsü olma yolunda hızla ilerliyoruz…"
ESKİ SİSTEM ÖZLEMİ!
İçi boş şık otellere benzetilen şehir hastanelerindeki sorunları ortadan kaldırmak için dile getirilen önerilere gelince… Neredeyse herkes bir nevi eski sisteme dönüşü savunuyor. Yapılan toplantılarda dile getirilenler;
"Öncelikle aile hekimlikleri, tüm teknik donanıma sahip güçlü polikliniklere dönüştürülmeli, eski sağlık ocağı sistemine benzer yapılar kurulmalı, sağlık personeli takviyesi sağlanmalı, şehir hastanelerine ihtiyaç dışındaki akış önlenmeli, bu semt poliklinikleri gece gündüz hatta hafta sonu hizmet verir hale getirilmeli…"
Öneriler güzel de ciddi bütçe ve ciddi kadro gerektiriyor. O da bakanlıkta yok. Çok yakın bir tarihte de olacağa benzemiyor.
SORUNLAR DAĞ GİBİ
Şehir hastanelerine ulaşma güçlüğü, vatandaşa yükü, randevu alma sıkıntısı, kadro yetersizliği gibi konular ayrı bir yazı konusu olur. Ancak araştırmalar bir hastanenin verimli çalışması için yatak sayısının 200 ila 600 arasında olması gerektiğini gösteriyor. Sadece Ankara Bilkent Şehir Hastanesi’nde yatak sayısının 3 bin 704 olduğu biliniyor. Vatandaşın tetkikler ve doktora ulaşmak için kaybettiği zamana üzülmüyorsanız bile sağlık çalışanlarının haline acımak gerekir.
YASASIZ YENİ PROJE!
Bütün bunlar yaşanırken iki ay önce pek dikkat çekmeyen bir adım atıldı. Aslında yasa teklifi olarak çalışılmaya başlayan bir düzenleme, Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle hayata geçirildi. Tam da Anayasa Mahkemesi’nin ‘yasa düzenlemelerini cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle yapamazsınız’ uyarısı yaptığı sırada. Türkiye Sağlık Vadisi projesi, tıbbi araştırmalar için teknopark kurmayı planlıyor. Anlamlı görünen bu projenin neye dönüşeceğini takip etmekte fayda var…