Odatv kumpası çöktü: Gazetecilere beraat!

İstanbul 18. Ağır Ceza Mahkemesi, Odatv davasındaki 13 sanığın tamamı hakkında beraat kararı verdi. Sanıklar, kumpası kuranlara karşı suç duyurusunda bulunacak.Birgün’ün aktardığına göre karar duruşmasına Cumhuriyet...

İstanbul 18. Ağır Ceza Mahkemesi, Odatv davasındaki 13 sanığın tamamı hakkında beraat kararı verdi. Sanıklar, kumpası kuranlara karşı suç duyurusunda bulunacak.

Birgün’ün aktardığına göre karar duruşmasına Cumhuriyet Gazetesi'ne ilişkin açılan dava kapsamında tutuklu bulunan gazeteci Ahmet Şık getirildi. Duruşmaya tutuksuz yargılanan Hanefi Avcı, Soner Yalçın, Yalçın Küçük, Barış Pehlivan, Barış Terkoğlu, Nedim Şener, Muhammet Sait Çakır ve Coşkun Musluk katıldı. Diğer yargılananlar; Şükrü Doğan Yurdakul, İlkim Kaleli, Mümtaz İdil ve Müesser Yıldız Uğur ise duruşmaya katılmadı.

Mahkeme, davada yargılanan tüm isimlerin beraatine karar verdi.

CHP Milletvekilleri Barış Yarkadaş ve Sezgin Tanrıkulu, Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu ve Şık'ın çok sayıda gazeteci arkadaşı da duruşmayı takip etti.

Duruşmada son sözü sorulan Ahmet Şık, söylenecek çok şey olduğunu belirterek şunları söyledi:

“Aklımdan geçenleri söylersem yeni bir dava konusu olacak. Hakkımızdaki yeni iddianameyi yazan ve iktidar tetikçiliği yapan yargı personelini kastediyorum. Bu adliye adaletin mezarının simgesi haline geldi. Adaletin mezar kazıcılığını da bizzat bu savcılar ve hakimler yapıyor. Bu adliyenin girişinde iki tane Themis heykeli var ve terazi var elinde. Güya o terazi adaletin tesisisin simgesi ama şu bir gerçek ki bu mezarın içinde yargılananlar için herhangi bir adaleti tartmıyor bu terazi. Savcı ve hakimler için tartı işlemi görüyor bir kefesinde haysiyet ve şeref var, diğerinde de haysiyetsizlik ve şerefsizlik var. Bu hakim ve savcılar için hep o kötülük ağır basıyor.''

15 Şubat'taki celsede tüm sanıklar ve avukatları esas hakkındaki savunmalarını tamamlamıştı. Ancak mahkeme heyetinin iki üyesi yeni atandığı için duruşma ertelenmişti.

ADLİYE ÖNÜNDE AÇIKLAMA

Duruşma öncesi Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı önünde toplanan gazeteciler "gazetecilere özgürlük" yazan pankart açarak basın açıklaması yaptı. Basın bildirisini okuyan Ertuğrul Mavioğlu, "Bugün davanın geldiği noktada aldanmadığımızı ve aldatmadığımızı gösteriyor. Muhtemelen bugün 6 yılı aşkın süredir devam eden Odatv davası beraat ile sonuçlanacak. Böylelikle bazı kitapların bombalardan daha tesirli olmadığı da mahkeme kararıyla tescilli hale gelecek. Ancak bu suçlamaya muhatap olan Ahmet Şık, Odatv davasından beraat etse de Cumhuriyet davasından halen tutuklu. Cumhuriyet iddianamesine bakıldığında suçlamalara konu deliller Ahmet Şık'ın yapmış olduğu haberler. Dünün savcıları Odatv'de Ergenekon'la bağ kurma çabasında iken bugünün savcıları, FETÖ, PKK; DHKP-C ile gazeteciler arasında örgüt ilişkisi arıyor. Unutulmamalı ki 150'ye yakın gazetecinin cezaevinde olduğu bir ülkenin ne denli demokratik bir ülke ne kadar hukuk devleti olduğu tartışmaya açıktır. Bir dün olduğu gibi bugün de adalet istiyoruz. Biz dün olduğu gibi basın ve ifade özgürlüğünün serbest olmasını istiyoruz. Biz dün olduğu gibi bugün de gazetecilerin serbest bırakılmasını istiyoruz" dedi.

"Ahmet çıkacak yine yazacak" şeklinde slogan atan gazeteciler davayı izlemek için duruşma salonuna gittiler.

AHMET ŞIK: AKLIMDAN GEÇENLERİ SÖYLERSEM YENİ BİR DAVA OLACAK

Davaya ilişkin son sözlerini söyleyen Ahmet Şık; "Aslında söyleyecek çok söz var. Ama aklımdan geçenleri söylersem yeni bir dava olacak. Hakkımızda yeni iddianame yazan iktidarın tetikçiliğini yapanları kastediyorum. Bu Adliye sarayı adaletin mezarı oldu.Girişteki adalet heykelin terazisinde bir tarafında adalet şeref diğerinde adaletsizlik ve şerefsizlik var. Ve maalesef bu yargı mensupları için bu terazinin kefesindeki kötülük daha ağır oluyor." dedi.

Odatv Haber Müdürü Barış Terkoğlu ise söz alarak şunları söyledi; "6 yıl önce bu davada sanık olmak ülkenin lanetlisi olmak yazıları kitapları yasaklanmak demekti. 6 yıl sonra yozlaşmış iktidarlardan devlet içindeki çetelerden bağlantısız olmak anlamına geliyor. Bu davada hakim ya da savcı olmaktansa sanık olmayı tercih ediyorum, mutluyum. Biz yazgımızı kendimiz yazdık. Hakimler de yazgılarını kararlarıyla yazar. Önce salona sonra memlekete kararınız hayırlı olsun.''

YALÇIN KÜÇÜK: BENİM İÇİN TÜM MAHKEMELER TEK MAHKEMEYDİ

"Ben bu salonda 1 numara olmakla yargılanıyorum. Beni Ergenekon’da tutuklayıp bu davada tahliye ettiler. PKK’y yönetmekle, Ergenekon’u yönetmekle, Odatv’yi yönetmekle suçladılar" diyen Yalçın Küçük son sözlerinde şunları söyledi:

"Ben buradan beraat edersem, 2 davadan beraat edeceğim. Biri Odatv diğeri Ergenekon. Benim için tüm mahkemeler tek mahkemeydi. Biri tutarsa diğeri bırakıyordu. Benim de arkadaşlarımın da tutuklanmasında da bırakılmasında da hukuk yoktur. Anayasa mahkemesini sulh ceza mahkemesi gibi kullandılar. Siyasi dengeler nedeniyle bizi bıraktılar. Çok sıkıştılar. Obama’nın elinde bir imkan vardı. Fethullah Gülen vardı. Fethullah’ın elinde de AYM vardı. Onlar önce vekil arkadaşlarımızı sonra bizi (Ergenekon davasını kastediyor) bıraktılar. Girmemiz ne kadar hukuksuzsa çıkışımız da öyledir. Ahmet Şık'a sordum "içerde bana ihtiyacın var mı" dedim. "Yok" dedi."

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.