Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) 2019 yılı için Türkiye ekonomisine yönelik yüzde 1.8 olan küçülme tahminini yüzde 2.6 olarak revize etti. Enflasyonun ise en az 2020 sonuna kadar iki haneli seviyelerde kalacağını öngördü.
OECD, Türkiye için 2020 yılına ilişkin öngördüğü yüzde 3.2 büyüme hızını ise ‘yarıya indirerek’ yüzde 1.6’ya düşürdü.
OECD bugün yayınladığı ‘Ekonomik Görünüm’ raporunda, geçen yıl ağustos ayında gerçekleşen ve yılın ikinci yarısında resesyonu tetikleyen finansal şokun ardından verilen güçlü mali teşviklerin 2019 başlarında ekonomik daralmayı yavaşlattığını belirtti. Ancak 31 Mart yerel seçimleri sonrası yatırımcı tarafındaki belirsizliğin sürdüğüne dikkat çekti.
Raporda, iş ve hanehalkı duyarlılığının da giderek artan belirsizlikten etkilendiği belirtildi.
Raporun küresel büyüme ile ilgili bölümünde ‘Küresel büyümedeki yavaşlamanın, hem hane halkları harcamalarına hem de Türkiye ve Arjantin gibi büyük gelişmekte olan ekonomilerden bazılarında süren resesyonların hızına bağlı olarak yöneleceği’ belirtildi.
İç ve dış güveni zedeleyecek herhangi yeni bir şok yaşanmaması halinde 2019’un ikinci yarısından itibaren bir toparlanma öngören OECD, buna rağmen 2019 ve 2020’deki GSYH’nin 2018 seviyesinin altında kalacağı tahmininde bulundu.
OECD tüketici, işletme ve yurtiçi ve uluslararası yatırımcıların yeniden güveninin kazanılması için öngörülebilir ve nitelikli ekonomi politikalarının ve piyasa kurumlarının kredibilitesinin önemini de vurguladı. OECD, Merkez Bankası’nın(TCMB) net uluslararası rezerv pozisyonunu yeniden yapılandırması ve kredibilitesini artırması gerektiğini belirtti.
Ayrıca OECD, Mart ayındaki aşağı revizyonun ardından dünya ekonomisinin yüzde 3.3 olan 2019 büyüme tahminini yüzde 3.2’ye düşürürken; 2020 için yüzde 3.4 olan büyüme tahminini ise değiştirmedi.
Raporun Türkiye’ye ilişkin bazı bulguları ise şöyle:
- OECD ülkeleri arasında istihdama katılım oranının ve istihdam oranının en düşük olduğu ülke Türkiye.
- Gelişmekte olan ekonomilerde enflasyonun nispeten stabil kalması beklenirken Arjantin ve Türkiye bu konudaki iki önemli istisna. Bu ülkelerde para biriminin ciddi değer kaybetmesi sonucu enflasyon fırladı. Bu iki ekonomide de manşet enflasyonun 2020 sonuna kadar iki haneli seviyelerde kalması bekleniyor.
- Artan siyasi istikrarsızlık ve devam eden makroekonomik dengesizlikler nedeniyle Türkiye ve Arjantin üzerindeki finansal stres arttı. Türkiye’de tahvil getirileri ve CDS’ler 2019’un başından bu yana ciddi bir oranda yükseldi ve döviz kuru tekrar zayıfladı. Ülkenin büyük dış finansman ihtiyacı ve giderek azalan döviz rezervleri, yerel para biriminin daha da değer kaybetmesi durumunda ciddi bir risk oluşturuyor.
- Arjantin ve Türkiye gibi ülkelerde sıkı politika duruşu korunmalı. Mali ve dış pozisyonların veya bankacılık sektörünün sağlığının sürdürülebilirliğine ilişkin endişeler devam ettiği için yatırımcıların güvenini tekrar kazanmak için sıkı politika duruşu gerekli.
- Nominal faiz oranları, enflasyon şu anki yüksek seviyelerinden inerse indirilebilir fakat kayda değer bir düşüş için yeterli bir alan yok. Bu ekonomilerde öncelik orta vadede mali ve finansal sürdürülebilirlik görünümü elde etmek için reformları gerçekleştirmek olmalı.
- Çin, Hindistan, Rusya ve Türkiye’nin de aralarında olduğu gelişmekte olan ekonomiler mali şeffaflığı artırarak küresel finans piyasalarında karşı karşıya oldukları yüksek risk primlerini düşürebilir.