2016-2017 eğitim ve öğretim dönemi 19 Eylül’de başlıyor. Tatilin ardından yaşanan fiziksel ve ruhsal uzaklaşma okula dönüşte isteksizlik yaratabiliyor. Kişiden kişiye değişen direnç ve zorlanma, her öğrenciyi farklı etkileyebiliyor. Bu dönemde okulu sıkıntı veren bir unsur olarak gören öğrenciler, okula gitmek istemiyor. Ayrıca bu eğitim ve öğretim yılının diğerlerine nazaran daha zorlu geçeceği söylenebilir. Yaşanan toplumsal travmalar ve eğitim kadrosundaki değişimler, eğitimcileri ve öğrencileri hem fiziksel hem de psikolojik olarak etkileyecek.
Sıkıntıların aşılmasında öğretmenlerin kritik bir rolü mevcut. Okula dönüş sıkıntısını aşmak için öğretmenlerin öğrencileri anlaması gerektiğini belirten ID Coaching Koç Eğitmeni ve Profesyonel Koç Neslihan Erdoğdu, öğretmenlerin öğrencilere “aslında haklısın, tatilde olmak çok keyifli. Bununla beraber sürekli tatilde olsak belki de bu kadar keyif alamayız, madem sistem bu, biz de bu sistemden daha fazla mutlu olabileceğimiz bir yol bulalım ister misin'' sorusunu yöneltmesinin faydalı olacağını not düşüyor.
Öğretmenlerin yaşadığı sıkıntıyla ilgili ise “Öğretmenler mesleklerini severek yapıyorlarsa ya da sevecek taraflar buluyorlarsa okullarına ve öğrencilerine kavuşmak için koşa koşa okullarına döneceklerdir'' yorumunu yapan Erdoğdu, her döneme başlarken “bu yıl neyi farklı yapmalıyım, öğretmenliği nasıl geliştirebilirim'' şeklinde sorular sorulmasının ilham vereceğini anlatıyor.
TATİLDEN DÖNÜŞ SÜRESİ İYİ AYARLANMALI
Okula dönüşte yaşanan zorlukları aşmak için öğretmenler kadar ailelere de rol düşüyor. Ailelerin kesinlikle olumsuz konuşmalar yapmamaları gerektiğini vurgulayan Erdoğdu, şöyle diyor: “Okulu ceza olarak algılatacak söylemlerde bulunmamak yerinde olur. Ailelerde çocuklarını ikna etmek yerine duygularını anladıklarını, yaşamın bir döngü olduğunu başlangıçların ve bitişlerin bulunduğunu ve bu süreçten keyif alınması ile ilgili mesajlar vermelidir.'' Erdoğdu, tatilden dönüş süresinin iyi ayarlanması gerektiğine de değiniyor. “Bazı aileler yazlıklardan pazar günü dönüp, ertesi gün çocuklarını okula yolladığında, öğrencinin zihinsel uyum sağlaması zorlaşıyor. Ayrıca okul başlangıcı ile ilgili keyifli alışverişler, oda düzenlemeleri de bu sorunun aşılmasında kritik rol oynuyor'' diyor.
KOÇ OLAN EĞİTİMCİLER DAHA POZİTİF
Erdoğdu, öğretmenlerin koçluk eğitimi aldıklarında ve birer koç olduklarında bu sıkıntıları kolay aşabileceğini anlatarak, şöyle devam ediyor: “Öğretmenler koçluk eğitimleri aldıklarında; daha esnek, gelişmeye ve öğrenmeye hazır, öğrencileri ile daha uyumlu ve işbirlikçi tutuma sahip, pozitife odaklı ve yapıcı davranmaktalar. Duygu ve ego yönetimi yapabilmeleri kolaylaştığından öğretmenlerin okul idaresi ve iş arkadaşları ile olan ilişki kalitesi de artmaktadır. Aslında bu eğitimi alan öğretmen hayatı ile ilgili de gözden geçirmeler yaptığından yaşam tatmini de yükselmektedir.''