Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Dunja Mijatovic, son olarak Osman Kavala örneğinde yaşananlara dikkat çekerek Türk yargısını siyasal müdahaleler karşısında dik durmaya ve yargı bağımsızlığına sahip çıkmaya çağırdı.
Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Dunja Mijatovic, geçen yaz düzenlediği Türkiye gezisi sırasında yaptığı görüşmeler sonucunda hazırladığı raporu bugün açıkladı. Rapor, Türkiye’deki adalet sistemi ve yargıda insan haklarının korunması ile insan hakları savunucuları ve sivil toplumdaki durumu değerlendiriyor. DW Türkçe'den Elmas Topçu'nun haberine göre Komiser Mijatović, aktüel Türkiye raporunu açıklamadan önce Osman Kavala hakkındaki yeni gözaltı kararına ilişkin tepkisini de dile getirdi.
Habere göre Mijatović, Gezi Parkı’na ilişkin davada beraat eden Kavala‘nın, 15 Temmuz darbe girişimi ile bağlantılı yeni bir iddiayla gözaltına alınmasını eleştirdi. Bunun, Türkiye‘de yargının ve insan hakları savunucularının içinde bulunduğu durumu ortaya koyan tipik bir gösterge olduğunu söyleyen Mijatović, Kavala vakasının, Ahmet Altan, Selahattin Demirtaş ve Taner Kılıç davalarıyla da benzerlikler gösterdiğini belirtti. Bu bağlamda Osman Kavala‘ya yönelik yeni gözaltı kararının inandırıcı olmadığını ve sadece yargının kötüye kullanılması şeklinde nitelenebileceğini vurgulayan Mijatović, Türk yargısı ile Hakimler ve Savcılar Kurulunu, yargının kötüye kullanılmasına hukuki onay sağlamamak suretiyle sorumluluklarını yerine getirmeye çağırdı.
Mijatović'in Türkiye raporu ihlal tespitleriyle dolu
Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Dunja Mijatović, Kavala kararına tepkisine paralel olarak, 1-5 Temmuz 2019 tarihli Türkiye gezisinde yaptığı görüşmeler ve incelemeler sonucunda hazırladığı raporu da açıkladı. Komiser, Türkiye’de adalet sistemi ve yargı bağımsızlığında süregelen sorunlara dikkat çektiği raporunda, durumun Temmuz 2016 - Temmuz 2018 arasında uygulanan olağanüstü hal ile daha da kötüleştiğini belirtiyor.
Komiser, mahkemelerin bağımsızlığı ile hakimlerin teminatının erozyona uğradığını, meslekten çıkarma veya mesleğe alım gibi alanlara doğrudan etki eden müdahaleler tespit ettiklerini, ilaveten Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin son kararlarıyla da iyice ortaya çıkan, yargının siyasi menfaatlere yönelik tarafgir tutumuna işaret eden bulgulara rastladıklarını da rapor ediyor. Raporda, "Komiser, özellikle terörle ve örgütlü suçlarla ilgili davalarda, Türk yargısı tarafından adil yargılanmanın en temel teminatlarının göz ardı edilmesinin ve hukuka uygun eylemlere ceza kanunlarının gelişigüzel uygulanmasının, hukukun üstünlüğünün özünü tehlikeye sokan bir hukuki güvensizlik ve keyfilik seviyesine ulaştığını tespit eder" notu yer alıyor.
'Anayasa Mahkemesi kararlarına direnç var'
Raporda ayrıca Komiser Mijatović‘in, insan hakları ihlallerine karşı bir iç hukuk yolu olan Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvurunun etkililiğini tehlikeye düşüren gelişmeler tespit ettiği, kimi savcılar ile alt mahkemelerin sistematik bir biçimde Anayasa Mahkemesi’nin kararlarına direnç gösterdikleri bildiriliyor. Komiser Mijatović, Türk makamlarını, OHAL’den önceki duruma geri dönmeye ve ondan sonra da yargı bağımsızlığına ilişkin teminatları derhal güçlendirmeye çağırıyor. İlaveten ceza mevzuatının da bütünüyle gözden geçirilmesini talep ediyor.
'İnsan hakları savunucularına karşı düşmanca bir ortam yaratıldı'
Bugün açıklanan raporda, insan hakları savunucuları ile sivil toplum kuruluşlarına yönelik gelişmeler de geniş yer buluyor. Buna göre Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Dunja Mijatović, özellikle OHAL ve sonrasında alınan tedbirlerin, insan hakları savunucularına karşı giderek düşmanca hale gelen bir ortamın yaratılmasına katkıda bulunduğunu belirtiyor. Komiser, "giderek negatif ve yıkıcı hale gelen, insan hakları savunucularını hedef alan ve terörist olarak yaftalayan siyasi söylemden" duyduğu kaygıyı da vurguluyor.
Avukatların durumuna da değinilen raporda "Görevlerini ifayı zorlaştıran kısıtlamalara ek olarak, çok sayıda dava ve yargısal işlem doğrudan doğruya onları hedef almaktadır. Komiser, yetkililere, bu vaziyetin yarattığı tehlikeyi kabul etme ve altta yatan sorunları ele alma çağrısında bulunmaktadır“ ibaresi yer alıyor.