Vatan Partisi, AKP’ye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yakınlığıyla bilinen Osmanlı Ocakları ile ittifak kararı almıştı. Aydınlık Gazetesi'nde Osmanlı Ocakları adına yayımlanan yazıda "Atatürk de bizim Erdoğan da bizim" ifadeleri yer aldı.
Aydınlık Genel Yayın Yönetmeni İlker Yücel, geçtiğimiz günlerde Öncü Gençlik’in, Osmanlı Ocakları ile vatan savunmasında yan yana geleceğini ve Türk gençliğini birleştireceğini savunmuştu. Aydınlık Gazetesi'nde Osmanlı Ocakları adına yayımlanan yazıda "Atalarımız bizimdir" başlığı altında tartışılacak ifadeler yer aldı.
Vatan Partisi'nin Gençlik Kolları şimdi de Osmanlı Ocaklarıyla kucaklaştı!
'ATATÜRK DE BİZİM ERDOĞAN DA BİZİM'
"Aydınlık bir gelecek için Türkiye ittifakı" başlıklı yazıda "Göktürk de bizim, Selçuklu da bizim, Osmanlı da bizim, Türkiye de bizim. Bumin Kağan da bizim, Selçuk Bey de bizim, Osman Bey de bizim, Fatih de bizim, Atatürk de bizim, Erdoğan da bizim." dendi.
ZAMANINDA OSMANLI OCAKLARI İÇİN 'AKP'NİN PROVOKASYON TİMİ' BAŞLIĞI YER ALMIŞTI
10 Eylül 2015 yılında Aydınlık gazetesi, Osmanlı Ocaklarını 'AKP'nin provokasyon timi' olarak tanımlamış ve Osmanlı Ocakları için " AKP’ye yakınlığıyla bilinen Osmanlı Ocakları'nın ilginç eylemleri dikkat çekti. Henüz küçük bir grup olmasına rağmen TBMM Başkanı İsmet Yılmaz’ı bile ziyaret edebilen yapının mali kaynakları da bilinmiyor. Üyelerinden aidat almayan Osmanlı Ocakları, bağış da kabul etmiyo" demişti...
İlgili haber şu şekilde devam ediyor:
YIL 2015 AYDINLIK: OSMANLI OCAKLARI'NIN MALİ KAYNAKLI BİLİNMİYOR...
"Bir taraftan terörle mücadele sürerken, şehit cenazeleri de Türk Milleti’ni ayağa kaldırdı. Bunu fırsat bilen provokatörlerin eylemleri ise tepki çekti. Hürriyet binası 2 TIR ve 1 kamyonla gelen grup tarafından 2. kez saldırıya hedef olurken, Kırşehir’de Kürt yurttaşlara ait oldukları gerekçesiyle 4 işyeri yakıldı. Birçok ilde HDP binaları taşlandı ve yakılmaya çalışıldı.
Saldırılardan CHP Sincan İlçe Başkanlığı da nasibini aldı. Konu ile ilgili Twitter’dan açıklama yapan ve fotoğraf paylaşan CHP İlçe Başkanlığı, “İlçemiz Osmanlı Ocaklarının saldırısına uğramıştır İlçemize yapılan saldırıyı kınıyoruz Lanet olsun hepinize!” ifadelerini kullandı.
Saldırıların ardındaki örgüt tartışma konusu oldu. Hürriyet gazetesi önündeki eylemde grubun “bozkurt işareti” yapıldı ancak Ülkü Ocakları, üyelerinin saldırılarda yer aldığı iddialarını yalanladı. Bazı saldırılarda ise AKP lehine sloganlar atıldığı ve grubun kendilerini “Osmanlı Ocakları” olarak tanıttığı görüldü. AKP’ye yakınlığıyla bilinen Osmanlı Ocakları iddiaları reddetti.
Aydınlık Osmanlı Ocakları’nı 24 Mayıs 2015 tarihli haberiyle duyurdu. 2009 yılında kurulan, Osmanlı Ocakları’nın ilginç eylemleri dikkat çekti. Henüz küçük bir grup olmasına rağmen TBMM Başkanı İsmet Yılmaz’ı bile ziyaret edebilen yapının mali kaynakları da bilinmiyor. Üyelerinden aidat almayan Osmanlı Ocakları, bağış da kabul etmiyor."
Vatan Partisi, 'Erdoğan, Atatürk’le aynı kaderi paylaşıyor' diyenlerle buluştu
İlgili yazının bir kısmı şu şekilde:
GÜNÜMÜZÜN SORUNLARI
Şimdi gelelim günümüze... Türkiye Cumhuriyeti devleti olarak bugün hem içeride, hem dışarıda emperyalist güçler tarafından desteklenen terör örgütleri ile mücadelemizi devam ettiriyoruz. Diğer taraftan sınırlarımızda yine emperyalist güçler tarafından desteklenen terör devletleri kurulmak istenmesi sonucunda, ciddi anlamda bir mücadele veriyoruz. Dünya genelinde yaşanan ekonomik ve finansal sorunlar da ülkemize yansımış durumda. Son dönemlerde geçirdiğimiz çok sayıda seçim ve bununla birlikte belirsizliklerin getirdiği olumsuz piyasa koşulları da cabası.
Herkesin bildiği üzere, geçtiğimiz günlerde Yeni Zelanda’da menfur bir saldırı gerçekleşti. Bu vesile ile saldırıda hayatını kaybeden insanları rahmetle anıyorum. İslamafobik ve Türk düşmanı saldırganın silahı üzerindeki yazıları hatırlayalım: “Vienna 1683.” Osmanlı devletinin başarısızlıkla sonuçlanan ve Batılı devletler üzerindeki psikolojik üstünlüğünün yıkıldığı II. Viyana Kuşatması tarihi, “Antonio Bragadin” Magosa’da anlaşmaya ihanet ederek Türk esirleri şehit eden Venedikli komutan, “Skanderberg”, Osmanlı’ya karşı ayaklanan Arnavut lider İskenderbey, I. Murad’ı haince arkasından hançerleyerek şehit eden Sırp komutan Miloş Obilic’in ismi, “Turkofagos” Türk yiyici gibi yazılar bulunmaktaydı. Ayrıca bu saldırganın hazırladığı manifestoda ülkemize, “Konstantinopolis’e gelir, tüm camii ve minareleri yıkarız. Ayasofya minarelerden kurtulacak ve Konstantinapol hak edildiği gibi tekrar Hristiyan şehri olacak”, “Topraklarınızda huzur içinde yaşayabilirsiniz, size zarar gelmeyecek. Boğaz’ın doğu yakasında ama Boğaz’ın batı yakasında bir yerde yaşamayı denerseniz, Avrupa’ya gelirseniz sizi öldüreceğiz” gibi tehditler savrulmuş olup, ayrıca Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, bu saldırgan tarafından ölümle tehdit edilmiştir.
TÜRK TARİHİ BİR BÜTÜNDÜR
Günümüzde hâlâ toplumsal olarak incir çekirdeğini doldurmayacak sorunlar tartışılmakta ve bu sorunlar yüzünden ayrışmalar yaşanmaktadır. Özellikle ülkemizin en büyük sorunu olan konuya değinmek istiyorum: Bazı kesimler Türkiye Cumhuriyeti’nden öncesini kabul etmiyor, bazı kesimler ise Türkiye Cumhuriyeti’nden sonrasını... Bazı kesimler Mustafa Kemal Atatürk’ü kabul etmiyor, bazı kesimler padişahlarımızı ve diğer Türk büyüklerimizi. Ben ise bu düşüncelere sahip olan insanların düşüncelerini kabul etmiyorum. Türk tarihi bir bütündür. Türk tarihini bir bütün olarak kabul etmemek ya cahillikten, ya da hainlikten kaynaklanmaktadır.
Göktürk devletimiz döneminde, yanında sadece 40 çerisi ile koskoca Siganfu Sarayı’na dayanan Kür Şad ata ile sayıca çok çok üstün olan düşman ordusuna kafa tutan ve ezip geçen Sultan Alparslan aynı ruhu taşımaktadır. 26 Ağustos 1071’de bu toprakları bizlere armağan ve emanet eden Sultan Alparslan ile yüzlerce yıl sonra yine aynı gün olan 26 Ağustos’ta ne pahasına olursa olsun bu toprakları emperyalistlere yar etmeyen Başbuğ Gazi Mustafa Kemal Atatürk aynı ruhu taşımaktadır.
Emperyalistlere karşı kazanılmış Çanakkale ruhu ile yine emperyalistlere karşı kazanılmış Afrin ruhunu birbirinden ayırmamak gerekir. Çanakkale zaferinin yıldönümünden önce hazır olmamıza rağmen “Afrin’e girmek için 18 Mart’ı bekleyin ve şanlı bayrağımızı oraya dikin” emri veren Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve Mehmetçik yine atalarıyla aynı ruhu taşımaktadır. Askerlerimizin, Afrin cephesinde verdikleri pozlar ve çektirdikleri fotoğraflar, Çanakkale ruhunun yansıması ve Afrin’e hangi ruhla girildiğinin fotoğraf bulmuş halidir.
Bizler bu önemli tarihlere dikkat çekerken, emperyalist güçlerin de bu tarihleri ve yıldönümleri unutmadıklarını bilmenizi isterim. 1820 yılında isyanlarla Osmanlı devletimizin çöküş sürecini hızlandıranlar, 1920 yılında bu millete Sevr’i dayatmıştır. Sevr’in 100. yıldönümü olan 2020 yılında bizlere dayatacakları şeylere karşı uyanık ve birlik olmak zorundayız.
MİLLİ İTTİFAK ÇİZGİSİ
Yukarıda yazmış olduğum Yeni Zelanda saldırganının yayınladığı manifesto ve silahın üzerinde yazılan yazılardan, hâlâ topraklarımızda birilerinin gözü olduğunu anlayabiliriz. Bu saldırının münferit bir saldırı olmadığı ve arkasında farklı güçlerin olduğu, aslında bu saldırı ile tehdit edildiğimiz hepimizin malumudur. Bu bağlamda Cumhurbaşkanımızın “Türkiye ittifakı” mesajını dikkate alarak, milli duruş çizgisinde olduğunu iddia eden bütün parti ve sivil toplum kuruluşlarının Kuvayı Milliye ruhu ile asgari müşterekler ve ortak değerler çerçevesinde bir araya gelmeleri gerektiğini düşünmekteyim.
Vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğü ilkesiyle, bayrağımızın gölgesinde ve Mustafa Kemal Atatürk’ün çizgisinde buluşmamız gerektiğini düşünüyorum. Bugün hâlâ Mustafa Kemal Atatürk üzerinden masum gözükmek suretiyle, kirli siyaset yapanların ellerinden ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ü almalıyız. Bu yüce şahsiyet üzerinden kirli siyaset yapmalarına izin vermemeliyiz. Türk dünyası olarak uyanık olmalı ve safları daha da sıklaştırmalıyız.
ATALARIMIZ BİZİM
Tıpkı Sultan Alparslan ve Fatih Sultan Mehmet Han atasının sözünü yere düşürmeyen Başbuğ Gazi Mustafa Kemal Atatürk gibi bizler de atalarımızın sözlerini yere düşürmemeli ve kemiklerini sızlatmamalıyız. Atalarımızın bizlere armağan ve emanet ettiği bu toprakları korumak suretiyle onların kemiklerini sızlatmamak, biz Türk gençlerinin en temel vazifesidir.
Başbuğ Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, “Türk çocuğu, atalarını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır” sözüne istinaden, atalarımızı tanımalı ve büyük işler yapmak için çaba sarf etmeliyiz. Şanlı atalarımız ve şanlı tarihimizle gururlanmalı fakat rehavete kapılmamalıyız. Çok okumalı ve çok çalışmalıyız. Abdulhamid Han’ın “Tarih değil, hatalar tekerrür ediyor” sözünü kulağımıza küpe edinmeli ve geçmişte yaptığımız hatalardan ders almalıyız. Sonuç olarak, Göktürk de bizim, Selçuklu da bizim, Osmanlı da bizim, Türkiye de bizim. Bumin Kağan da bizim, Selçuk Bey de bizim, Osman Bey de bizim, Fatih de bizim, Atatürk de bizim, Erdoğan da bizim.