PARANOYA, AŞIRI ŞÜPHECILIK VE MANTIKSIZ KORKULARLA KARAKTERIZE EDILEN PSIKIYATRIK BIR DURUMDUR. BU RAHATSIZLIK, KIŞININ GÜNLÜK YAŞAMINI OLUMSUZ ETKILEYEBILIR VE ILIŞKILERINDE SORUNLARA YOL AÇABILIR. FARKLI FAKTÖRLERIN ETKISIYLE GELIŞEBILEN PARANOYA, GERÇEKLIKTEN KOPMAYI SAĞLAR.
Paranoya, psikiyatrik bir bozukluk olan paranoid kişilik bozukluğu veya paranoid şizofreni gibi belirli ruhsal sağlık durumlarının bir emaresi olabilir. Ancak, paranoya sadece bu klinik tanılara dayanarak değerlendirilemez. Gerçek paranoya, kişinin günlük işlevselliğini olumsuz yönde etkileyen ve normal yaşamını sürdürmesini zorlaştıran şiddetli bir durumdur.
Paranoya durumunda, kişinin şüphecilik ve kuşkuculuk düzeyi normalden çok daha aşırı ve mantıksızdır. Paranoyak bireyler, mantıklı kanıtlara rağmen inançlarını değiştirmekte zorlanır ve gerçek dışı tehlikeleri abartılı bir şekilde algılarlar. Bu durum, ilişkilerinde sorunlara neden olabilir ve kişinin günlük yaşamını olumsuz etkileyebilir.
Paranoya belirtileri genellikle sürekli kuşku ve şüphe duymayı, diğer insanların niyetlerini sürekli olarak kötüye yormayı, gerçek dışı komplo teorilerine inanmayı, normalden fazla kıskançlık ve huzursuzluk hissetmeyi ve hatta intikam alma düşüncelerini içerir.
Normal şüphecilik ile paranoyaklık arasındaki farkı anlamak önemlidir. Normalde insanlar, çevrelerindeki vakaları değerlendirirken bazı derecede şüpheci olabilirler. Ancak, bu şüpheci davranışlar, çoğu zaman mantıklı kanıtlara dayanır ve kişinin yaşamını ciddi şekilde etkilemez. Paranoya ise, mantıksız ve aşırı derecede şüpheci olma halidir ve kişinin günlük işlevselliğini olumsuz etkiler.
Paranoya çoğu zaman karmaşık bir şekilde gelişir ve birden çok faktörün etkileşimi sonucunda ortaya çıkar. Genetik yatkınlık, çocukluk döneminde yaşanan travmatik olaylar, stres, yalnızlık, madde kullanımı ve çevresel faktörler, paranoya gelişiminde rol oynayabilir. Ayrıca, psikiyatrik hastalıkların (örneğin paranoid kişilik bozukluğu, şizofreni) bir belirtisi olarak da ortaya çıkabilir.