İstinaf Mahkemesi’nin, şehit MİT mensubu haberi nedeniyle Ferhat Çelik, Barış Pehlivan, Hülya Kılınç, Murat Ağırel, Aydın Keser, Eren Ekinci ve Barış Terkoğlu İstanbul 34. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılandı.
Yargılama sonucu mahkeme, Barış Terkoğlu ve Eren Ekinci halkında beraat kararı verirken, Ferhat Çelik, Barış Pehlivan, Hülya Kılınç, Murat Ağırel, Aydın Keser'e verilen hapis cezası kararlarını onandı.
Barış Pehlivan ile Hülya Kılınç'a ‘istihbarat faaliyeti ile ilgili bilgi ve belgeleri ifşa etmek' suçundan 3 yıl 9'ar ay, Murat Ağırel, Ferhat Çelik ve Aydın Keser'e de aynı suçtan 4 yıl 8'er ay 7'şer gün hapis cezası verildi.
Barış Pehlivan ve Murat Ağırel sabah saatlerinde Çağlayan Adliyesi’ne gitmiş ve iki gazeteci yeniden tutuklanarak Silivri Cezaevi'ne gönderildi.
Hülya Kılıç ise Manisa'da tutuklandı. Hülya Kılınç, kararın infazı için Manisa İl Emniyet Müdürlüğü ekiplerince evinden alındı. Manisa Şehir Hastanesi'nde sağlık kontrolünden geçirilen Kılınç, cezaevine gönderildi.
Serbest kaldılar
Kapalı cezaevinden açık cezaevine sevk edilen gazeteciler Covid-19 önlemleri kapsamında izinli olarak çıktılar.
Akşam saatlerinde ise Avukat Hüseyin Ersöz Ağırel ve Pehlivan'ın serbest bırakıldığını sosyal medya hesabından duyurdu.
Canlı yayında meslektaşlarına sarıldılar
Serbest bırakılmalarının ardından Silivri cezaevinden çıkan Pehlivan ve Ağırel, Halk TV ekranlarında yayınlanan Özlem Gürses'le Kayda Geçsin programına geldi.
Programın moderatörü Özlem Gürses, gazeteci Timur Soykan ve Ozan Gündoğdu, meslektaşlarını sarılarak karşıladı.
"Demokles'in kılıcı hala başımızda"
Pehlivan, teslim olmaya gittikleri anı anlatarak "Sevgililer Günü'ne tebliğ alınca beraber kararlaştırıp Adliye'ye gidelim" dedi. Pehlivan, "Osman Kavala 50 metre ötemizdeydi. O demir kapının sesini duydu. Biz denetimli serbestlik tahliye olduk. Demokles'in kılıcı başımızda hala" diye konuştu.
Pehlivan tahliye edildikten sonra cezaevindeki 10 kilometre ötedeki bir dinlenme tesisine bırakıldıklarını ve yanlarında telefonları olmadıkları için avukatları arayamadıklarını anlattı:
"Bizi dağ başında dinlenme tesisine bıraktılar. Nasıl avukatlara ulaşacağız diye sorduğumuzda ankesörlü telefonu kullanın dediler ama sorduk telefon yok. Oradakilerden istedik bize telefonlarını vermediler. Yakınlardaki zincir kafeye girerek oradan bir kişiye rica ettik Telefonu kullanabilir miyiz ücreti karşılığında diye sorduk. Ne demek dedi abi diyerek bize telefonu vermişti. Ben avukatımız Hüseyin Ersöz'ün telefonunu kağıda yazmıştım. Onu aradım hemen. Telefonunu veren Mert arkadaşımıza teşekkür ediyorum."
Pehlivan şöyle devam etti:
"Bizi cezaevine atan hakimler, savcılar, polisler bizi sevmiyorlar ama biz onları çocuklarını sahiplenmek istiyoruz. Onların çocuklarının daha iyi bir ülkede yaşanması için uğraşıyoruz."
Murat Ağırel ise, "Hukuk kişiye göre özelleştirilirse bir yapılanmanın hedef göstermesiyle gazeteci tutuklanırsa o hukuk sorgulanır" diye konuştu.