Pers adı nereden geliyor?

Murad Adji’nin “Türklerin Saklı Tarihi” adlı çalışması Kaynak Yayınları’ndan çıktı.Varol Tümer’in Rusça aslından çevirdiği, Murad Adji’nin “Türklerin Saklı Tarihi” adlı çalışması Kaynak Yayınları’ndan...

Murad Adji’nin “Türklerin Saklı Tarihi” adlı çalışması Kaynak Yayınları’ndan çıktı.

Varol Tümer’in Rusça aslından çevirdiği, Murad Adji’nin “Türklerin Saklı Tarihi” adlı çalışması Kaynak Yayınları’ndan çıktı.

Kitabının önsözünde “Bizi Türkler, yani ‘semavi ruhla dolu insanlar’ olarak bu dünyaya gönderdiği için Tanrı’ya şükrediyoruz” diyen ve hayatını Türklerin kökeninin izini sürmeye adayan Murad Adji, Türklerin inançlarını, yurtlarını; Rusların atalarını ve Avrasya’da olup bitenleri inceledi.

Türklerin Saklı Tarihi’nde, Batı’daki sömürgeci zihniyetin nasıl doğduğu, Büyük Kavimler Göçü ile Roma’ya gelen çeliğin ve tek tanrı inancının günümüz uygarlığına nasıl şekil verdiği de detaylarıyla anlatıldı.

Geçen yıl hayatını kaybeden Murat Adji, kitabın “Türk Marşının Farsça Melodisi” başlıklı bölümde İran’ı Babil esaretinden Türklerin kurtardığından, “Pars” ve “Persia” isimlerinin nereden geldiğinden bahsetti. İran’a hükmeden Türk hükümdarların, “yeryüzüne krallığını sonsuza kadar sürdürmek üzere gönderilmiş kurtarıcı” olarak görüldüğü dile getirildi.

İşte “Türk Marşının Farsça Melodisi” başlıklı bölümde yer alan ilgili o kısım:

“Yalnız Kuzey Hindistan değildir kuşkusuz Gök Tanrıyla tanışan yerler. ‘Ak gezginler’ ilkçağdan çok önceleri gelmişleri acıklı bir manzara arz eden Ortadoğu’ya. Babil’le yapılan savaşlar sonunda ülke harap olmuş, bitap düşmüştü. Ülkenin sahipleri, Altaylıları kendileri davet etmiş ve kaderlerini onların ellerine emanet etmişlerdi. Seçim hakları bile yoktu, Babil esaretinden kurtulmanın başka bir çaresi yoktu.

İlk göç dalgasının hangi tarihte geldiği -Hindistan’ın aksine- burada belli değildir; ancak onlarla ilgili olarak, MÖ 558 tarihinde iktidara gelen Ahameniş hanedanı akla gelmektedir. Altay kökenli krallardan ilki, Pers adıyla bilinen büyük devlet kurucu Kiros’tur. Mısır, Babil, Mezopotamya’nın tamamı dahil, Eskidünyanın yarısına hükmettiği için ‘büyük’ unvanı verilmiştir.”

'PARS DA TÜRKÇEDİR, TİGER DE'

“Asil soydan gelen kralın koruyucusu bir parstır. Kiros’un kurduğu ülkeye ‘Persia’adı verilmesi belli ki bundan kaynaklanmaktadır. Kuzeyden gelen ‘Ari ailesine mensup’ insanlarla ilgili Türkçe bir sözcüktür bu, Ahamenişler böyle diyorlardı kendilerine.

Bununla ilgili bir görüş daha vardır: ‘Pars’ da Türkçedir, ‘Tiger’ de, Altay’da kaplan yoktu, ama Ortadoğu’da vardı. Kaplanın da kral soyunun koruyucu hayvanı addedilmesi pek müstesna bir durum değildir. Ondan sonra ‘Persia’ ismi ortaya çıkmıştır. Doğu sanatına kanatlı pars resimleri o sıralarda girmiştir. ‘Kaplanın ülkesi’ varlığını sürdürdü. Kralı Tanrılaştırdılar. Ona Mesih, yani ‘yeryüzüne krallığını sonsuza kadar sürdürmek üzere gönderilmiş kurtarıcı’ dediler. Bu kavram daha sonra Apokalipsis’e de girdi. Başında beyaz atlı kralıyla, tüm dünyanın görüp bildiği ilk atlı ordusuydu bu. Ve şayanı hayret bir durumdur. O devrin kilometre taşı ya da yol ayrımını gösteren bir kavşak!

‘Ölümsüzler’ denilen en iyi atlı süvariler, Kiros’un ordusunun çekirdeğini oluşturuyordu. Zırh ve miğfer giymiş askerler kralın özel muhafızlarıydı. Onlara ‘Hazarlar’ deniliyordu. İran’da bunlar yeni olgulardı. Hayranlık uyandıran harika olaylardı. Aynı Altay’daki gibi.

Kiros (ak saçlı) Türk dilinde ‘ilk çıkış-başlangıç’ yani ‘ata’ anlamına geliyordu.

Ancak İran’ın, savaşlara değil, devlet reformuyla ünlü Darius dönemi, en görkemli devri olmuştur. Ülkede, adından asırlarca söz ettirecek Altay’ın devlet düzenini o kurdu. Bu, dünyada Türk tarzında yapılmış ilk idari reform olsa gerektir.”

'İNANCI İNSANLARA ZORLA KABUL ETTİRMENİN İMKÂNSIZ OLDUĞUNU ATALARINDAN ÖĞRENMİŞTİ'

“200 yıl kadar İran’ı Türk hükümdarlar idare ettiler ve çok başarılı oldular. Ne var ki iktidarları zamanla yıpratıldı. Eski inançların rahipleri anlaşılan daha güçlüymüşler; komplo ağları örerek, herhangi bir mukavemetle dahi karşılaşmadan refah içindeki ülkeyi batırdılar. Kral isteseydi onları itaate zorlayabilirdi, ama bunu yapmadı. Onları öldürüp yok edebilirdi ama öldürmedi. Hoşgörü gösterdi, çünkü inancı insanlara zorla kabul ettirmenin imkânsız olduğunu atalarından öğrenmişti. Bu da Ahameniş hanedanının sonu oldu.

Peki hanedanın yok oluşu nasıl gerçekleşmişti? Güvenilir bilgiler içeren tarihi kayıtlar muhafaza edilmemiştir, elimizdekilerse sadece halk destanlarında bulunanlardan ibarettir. Kral, Altay geleneklerine uygun olarak buyruğu altındaki insanlar tarafından öldürüldü. Şayet halkına refah getiremiyorsa, onu, Tanrı’nın takdis ettiği kral tebaası öldürürdü, daha doğrusu kurban ederdi. Gelenek böyleydi. Türklerde bir hükümdar yanlış yapma hakkına sahip değildi, aksi takdirde onu hükümdar olarak tanımazlardı.”

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.