HDP ve AK Parti kanatlarından son günlerde art arda gelen açıklamalar sonrası kamuoyunda „Çözüm süreci yeniden mi başlıyor?“ sorusu sorulmaya başlanmıştı.
Önce Erol Katırcıoğlu’nun açıklaması, ardından Mithat Sancar ve Pervin Buldan’ın Millet İttifakı’nı eleştiren söylemleri, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Diyarbakır ziyareti ve AK Parti MKYK Üyesi Abdurrahman Kurt’un „Çözüm süreci bitirilmedi, buzdolabındaydı“ sözleri bu düşünceyi güçlendirmişti.
"AKP ile masaya oturacak bir tek Kürt yoktur"
HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, bugün Şanlıurfa’ya gitti. Buldan, Gaziantep’te sarf ettiği muhalefete yönelik eleştirel sözlerinin çarptırıldığını belirterek, „AKP ile masaya oturacak bir tek Kürt yoktur“ dedi ve Kürtlere dönük hukuksuzlukları hatırlattı.
Buldan, şu ifadeleri kullandı:
Urfa halk bu düşmanlığınız karşısında en iyi cevabı sandıklarda verecektir. Biz dün Antep’teydik, bugün geleceğimiz biliniyordu. Sabah Urfa Adliyesi önünde 128 gündür adalet nöbeti tutan Şenyaşar Ailesini gözaltına aldılar. Bugün onları ziyaret etme ihtimalinden dolayı Şenyaşar Ailesi’ni gözaltına aldılar. Bu ahlaksızlığı, hukuksuzluğu bugün bir kez daha şiddetle ve nefretle kınıyoruz. Yapılması gereken, Şenyaşar Ailesi’ni gözaltına almak değil, onların adalet çığlığına haykırışına kulak vermektir. AKP hükümeti bir kez daha bu vicdansızlığını ortaya koydu. Şenyaşar ailesinin adalet çağrılarına karşılık olarak onları bir kez daha gözaltına aldılar. Onları ziyaretimiz elbette önemlidir. Ama biz bugün ziyaret ihtimaline karşı gözaltına alınıyorsa, bütün Kürtler, milyonlar Şenyaşar Ailesiyle birliktedir. Onların adalet çağrısı, bizim adalet çağrımızdır. Onların yaşadığı hukuksuzluk elbette HDP’nin gündemidir. Onlar bun adalet arayışını, ancak ve ancak adaletle bitirecekler. Böyle gözaltına alarak, HDP’yi onları ziyaret etmesini engelleyerek, bu haksızlığı hukuksuzluğu ortadan kaldıramazsınız. Emine Şenyaşar annemize saygılarımızı ve sevgilerimizi gönderiyoruz."
Bugün AKP’nin Kürtlere zulmü, AKP’nin Kürtlere baskısı ortadadır, nettir. Bu ülkeyi öyle bir zorbalıkla yönetiyor ki seçimlerde bir kez daha iktidara gelmeyi hedefliyorlar. Ancak artık Türkiye halklarının ve Kürtlerin AKP’nin yalanlarına karnının tok olduğunu ve asla onların yalanlarına hiç bir zaman kanmayacaklarını bir kez daha göstermenin zamanı gelmiştir. Dün Antep'te çözüm sürecindeki o kıymetli zamandan bahsettim. Bu açıklamamı çarpıtanlar, çözüm sürecinde bir kez daha AKP ile masaya oturmak istiyorlar diyenler, bugün AKP’nin yaptığı zulümler karşısında, kayyımların, cezaevinde olan milletvekillerimizin, belediye başkanlarımızın, her gün operasyonlarla yöneticilerimizin gözaltına alınmasının ve tutuklanmasının, her gün hakkımızda açılan davaların, fezlekelerin, yine bu ülkede yapılan bütün hukuksuzlukların karşısında AKP ile masaya oturacak tek bir Kürt yoktur, olamaz.
Ülkeyi anti demokratik uygulamalarla yönetenler, halkların, başta Kürt halkı olmak üzere, yürüttüğü siyasetin önüne engel çıkaranlar, Kürtlerin dilini yasaklayanlar, Kürtlerin seçilmişlerine baskı uygulayanlar, Kürtlere seçme ve seçilme hakkını çok görenler, Kürtlere adaleti, hakkı, hukuku yok sayanlar, Kürt halkına her gün zulüm yapanlar iyi bilsin ki, artık son günlerini, son demlerini yaşıyorlar. Onlar da görüyorlar, biliyorlar. Anketlerde baş aşağı gidiyorlar, oy kaybediyorlar. Bunun için Diyarbakır’a gidip, Kürtlere göz kırpıyorlar. Sizin Diyarbakır’a gitmeniz, Hakkari'ye gitmeniz, Van’a gitmeniz, ne Van halkını, ne Hakkari halkını ne Diyarbakır halkını barış, özgürlük, demokrasi mücadelesinden, ama aynı zamanda sizin bize uygulamış olduğunuz haksızlıkların unutulmasına asla vesile olmayacaktır. Kürtler ölene kadar, sonuna kadar sizin bu zulümlerinizi, bize yaptıklarınızı, Selahattin Demirtaşları, Figen Yüksekdağları cezaevinde tutmanızı, Kürt halkının her türlü iradesini gasp etmenizi asla ve asla unutmayacaktır. AKP’ye bunu bir kez daha bunu hatırlatıyoruz.