HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, “Demokratik Mücadele Programı”nın 3'üncü aşaması kapsamında Bursa’da düzenlenen halk buluşmasına katıldı. Giresun'da 8 kişinin hayatını kaybetmesine neden olan sel felaketine ilişkin konuşan Buldan, "Yaşananlar kader değil, iktidarın rantçı politikalarının sonucu olduğunu hepimiz biliyoruz." dedi. HDP Grup Başkanvekili Saluhan Oluç, Kadın Sözcüsü Ayşe Acar Başaran, milletvekilleri, MYK ve PM üyeleri, Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu (AABF) Onursal Başkanı ve eski milletvekili Turgut Öker, çok sayıda demokratik kitle örgütü temsilcisi ve yurttaşlar katıldı. Burada konuşan Pervin Buldan, gündemdeki konulara ilişkin konuştu.
'İKTİDARIN KARADENİZ HALKINA YAŞATTIKLARININ BİR SONUCU'
Buldan, Giresun’da yaşanan sel felaketinde de yaşamını yitirenlere başsağlığı, yaralılara da acil şifalar diledi. Buldan, “8 insan yaşamını yitirdi ve halen kayıp olan insanlar var. Başta Giresun olmak üzere Karadeniz halkına geçmiş olsun diyoruz. Yaşananlar kader değil, iktidarın rantçı politikalarının sonucu olduğunu hepimiz biliyoruz. Çevreye düşmanlığın, doğaya düşmanlığın sonucu olduğunu biliyoruz. Bu iktidarın her alanda düşmanlığını gördük. Yaşanan aynı zamanda çevre ve doğa düşmanlığıdır. Bu, iktidarın Karadeniz halkına yaşattıklarının sonucudur” diye konuştu.
'YENİ ANAYASAYA İHTİYAÇ VAR'
Türkiye’de yaşanan sorunların her kesim tarafından bilinmesine rağmen çözüme kavuşturulamadığına dikkati çeken Buldan, “Nedir bu meseleler? Türkiye’deki başta Anayasa meselesi, yani 12 Eylül’de yazılan bir anayasayla Türkiye’nin yönetiliyor olması, Türkiye’ye yapılan en büyük haksızlıklardan bir tanesidir. Türkiye toplumu artık yeni bir anayasa istiyor. Türkiye toplumu eski anayasayla yönetilmek istemiyor. Yürürlükte olan anayasa halkların bir arada yaşamasına, kimliklerin, inançların özgür bir şekilde kendini yaşamasına engeldir. Çoğulcu, özgün bütün kimliklerin inançların, kadınların gençlerin kendilerini güvende hissedeceği bir anayasaya acil ihtiyaç vardır” diye belirtti. Ancak ülkeyi yönetenlerin halen eski anayasada direttiğini dile getiren Buldan, “Çünkü sadece onların işine yarıyor. Onlar da biliyor ki herkes, her halk, her inanç, her kültür kendisini güvende hissedecek ve Türkiye kendi zenginliği ve çoğulcu yapısıyla kendini güvende hissedecek. Bu iktidarın anlayışı özgürlüklere açık değil. Bu iktidar anlayışı farklı kültürleri ve zenginlikleri yaşatacak anlayışta değil” dedi.
'TÜM SORUNLARIN KAYNAĞI KÜRT SORUNU'
Buldan, yaşanan sorunların temelinde Kürt sorununun çözümsüzlüğündeki ısrar olduğunu ifade ederek, “Türkiye’nin hatta dünyanın en önemli sorunlarından biridir. Kürt sorununun çözümsüzlüğünden kaynaklanan krizin, kaosun yaşandığını biliyoruz. Kürt sorunu bu ülkenin en büyük sorunudur, çözüm yollu bellidir, çözümü vardır. Bu ülkeyi yönetenler hep aynı yöntemlerle, hep güvenlikçi politikalarla halkların dilini ve kimliğini inkarla, siyaset kanallarını daraltmakla çözmeye çalışıyorlar” ifadelerini kullandı.
'KÜRTLERİN OYU SATILIK DEĞİL'
Bazı partilerin Kürt sorununa ilişkin açıklamalarını hayretle izlediklerini ifade eden Buldan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Katliamlara ortak olanlar, bu faşizmi uygulayanlar şimdi Kürt halkının oyunu nasıl alırım arayışına girdiler. Kusura bakmasınlar Kürtler'in oyu satılık değil. Kürtler'in karnı sizin yalan dolanlarınıza toktur."
'KRİZ HERKESİ ETKİLİYOR'
Krizlerin tüm Türkiye’yi etkilediğini belirten Buldan, “Bütün bu yaşananlar ve krizlerin altında bu ülkeyi yönetenlerin yaklaşımı var. Kürt sorunu sadece Hakkari'nin, Diyarbakır'ın bir sorunu değildir. Kürt sorunu aynı zamanda Bursa’nın ve Bursalının da sorunudur. Aynı zamanda Balıkesirlinin, İzmirlinin, Egelinin, Karadenizlinin bir meseledir. Çünkü yaşanan krizler hem ekonomik hem sosyal. Krizler sadece HDP'yi ve Kürtleri etkileyen krizler değildir. Türkiye'nin batısından Ege’sine Karadeniz’ine yaşayan halkları; Çerkesleri, Alevileri, Arapları, Türkleri ne kadar ilgilendiriyorsa, Kürdistan’da da Kürtleri ve orada yaşayan insanları da ilgilendiriyor. Eğer Türkiye toplumu, biz bu ülkede kardeşiz, birlikte yaşıyoruz diyorsa işte o zaman Kürt’ün yaşadıklarına, inkar politikası altında yaşadıkları zulme karşı mutlaka söyleyeceği bir sözü olmalıdır. Bu ülke hepimizin ülkesi, hepimiz birlikte yaşıyoruz. Türk’ü, Kürt’ü, Arap’ı, Alevi'si ile kadını, genciyle hepimiz birlikte yaşıyorsak, bu sorunlara hep birlikte karşı çıkmak durumundayız” diye belirtti.