Söyleşi: Çağdaş Gökbel / cagdasgokbel@abcgazetesi.com
Twitter'da yaptığı 'acımasız' eleştirilerle dikakt çeken 'pffy' "Şu halkı günahsız sayma romantizmini bir bırakmak lazım. Bu karanlık faşizme sandıkta onay veren kim varsa cezasını en vahşi şekilde çeksin ve çekecek de" diyor.
Geçtiğimiz günlerde internet üzerinden yayınlanan ''pelikan bildirisi’ sonrası kamuoyunda yoğun tartışmalara sebep oldu. Neticede başbakan Ahmet Davutoğlu görevini bırakmak zorunda kaldı. Başkanlık sistemi tartışmaları ve yaşanan tüm bu siyasi gelişmeleri değerlendirdiğinde gelecekte nasıl bir ülke görüyorsun?
Pakistan gibi bir ülke görüyorum.Bu pelikanlar, Fuat Avniler...Şu an bir çocuk doğuyor. Gözümüzün önünde 90 yıl önce kurulan laik cumhuriyet yerini faşist bir İslamcı rejime terk ediliyor. Biz de aval aval bakıyoruz ya inanılmaz. Bu pelikanlar bir bilen gibi hesaplar doğmakta olan otoriter ve dinsel rejimin yamaları. Hani pc oyunları yayınlandıktan sonra yama programları çıkartılır. Bunlar da bu sürecin yama programları gibi düşün. Rayına sokuyor ve davanın herhangi bir şekilde kazaya uğramamasını sağlıyorlar. Davutoğlu üzerinden demokrasi tartışması yapan insanlarla konuşmak dahi istemiyorum. Yahu adam atanmış bir başbakan. Erdoğan Davutoğlu’nu bilerek yıpratarak gönderdi. Davutoğlu’nun kongre kararı aldık açıklamasını bile önce Erdoğan bir okumuş, düzeltmeler yapmış ve kendiyle ilgili kısımları ekleyerek onay vermiştir. O derece bir biat kültürü var bunlarda.
Neden böyle bir sürece geldiler sence?
Bir sürü nedenleri vardır elbet. Fazla sivrildi. 7 haziran sonrası alel acele yaptığı, "halk başkanlığı gündemden düşürmüştür" açıklaması, AB vize muafiyeti, akademisyenler tavrı, Can Dündar, başkanlık tutumu. Baksana Erdoğan geçen gün "AB terörle mücadele yasasını değiştir diyor, yok öyle bir şey..." diye çıkışı yapıp restini çekti mesela. "Sen atanmış başbakansın benim izin verdiğim kadar çevre edinebilir, yetkilerini kullanırsın" durumları. Bir de ben bu dosyanın hafiften Suriye savaşının tüm vebalini Davutoğlu’na yıkma çabası olarak da görüyorum. Bu işin mimarı Davutoğlu ne de olsa. "Rus uçağının düşürülmesi emrini ben verdim" demeci yani bir sürü çıkarım yapılabilir. Çok değişik bir akıl var orda. Dallas dizisi senaristleri, oyuncuları kör oldu.
Meclis’te dokunulmazlıkla ilgili tavrıyla CHP muhalif kesimler tarafından yoğun bir biçimde eleştirildi. En son genel başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun Ahmet Davutoğlu’na yönelik olarak "hakkımı helal ediyorum" demesi belki de bardağı taşırdı diyebiliriz. CHP’nin içinde bulunduğu bu durumu nasıl yorumluyorsun?Kepazelik olarak yorumluyorum. Dokunulmazlık oylamasını süreçten bağımsız bir an olarak ele almamak lazım. 7 Haziran’da yapılan seçim Saray tarafından fiilen geçersiz kılındı, savaş bizzat AKP tarafından çıkarıldı ve yükseltildi. Milliyetçi konsolidasyon sağlandı ve bugün yaşadığımız gerginlik ve kopma noktasın geldik. Hal böyleyken ''toplumda HDP vekillere karşı tepki var ve CHP evet deseydi olası referandumda bunu kullanırlardı, aman yamtarlar ne der elaleme rezil oluruz’ gibi saçma sapan manasız şeyler görüyoruz. Bu apoloji sakat.
Daha önemlisi, oylama öncesi tekme tokat dövülmelerine rağmen mesele HDP’li vekillerin kurtarılması meselesi de değil sadece. Saray’ın güncel savaş ve milliyetçileştirme konseptine uygun bir biçimde Kürt siyasetinin meclisten tasfiye edilmesi söz konusu. Saray’ın meclis iradesini teslim alma hamlesi söz konusu. Yılların devlet saçmalığı olan Kürt siyasetini meclise davet edip ardından meclisten hapse göndererek toplumsal düşmanlığı ve savaşı körükleme politikası söz konusu. Eleştirinin nedeni bu, CHP bu oyuna figüran olmamalıydı.
'Başkanlığı engelledik, cumhuriyeti kurtardık' diyorlar. Oylanan tasarı, yürürlüğe girdikten sonraki değil öncesindeki fezlekeleri kapsıyor. Geçmişte işlenen bir suç için bugün fezleke hazırlansa onu da içermiyor. Yani amacın HDP’li vekiller olduğu açık. CHP uzun zamandır savunduğu ''bütün dokunulmazlıklar kaldırılsın’ görüşü ile bu tasarı arasında bir ilişki olmadığını görebilirdi, anlatabilirdi. Bunu yapmadı.
“DERT CHP'Yİ KÖTÜLEMEK, DÜŞMANLIK YAPMAK DEĞİL''
Bu oylamayla HDP’li vekillerin dokunulmazlıklarının kaldırılması daha önce de olduğu gibi meclisten apar topar alınıp cezaevine götürülmeleriyle sonuçlanırsa bunun maliyeti büyük olacak. Mevcut güç dengeleriyle bu maliyetin ceremesini de sadece bu halk çekecek. Terör örgütüyle yan yana anılmayı engelleme iddiasının hemen oylamanın ertesi günü havuz medyasının manşetleriyle çürüdüğü göz önüne alınırsa CHP’nin bu maliyeti hafifletebilmesi de mümkün görünmüyor.
Dert CHP'yi kötülemek, düşmanlık yapmak değil. Yanlış bir adım atıldı bunun adını koymak. Bu oylamaya yeteri kadar hazırlanmadığı görülen CHP’nin bu dağınıklığının bir bedeli olacak. Bunu görmüyorlar, bunu dile getirince de “bizi anlamıyorlar'' diyorlar. Çoluk çocuk kandırıyorlar.
Son olarak bu nedir yahu? “korkunç ama evet, anayasaya aykırı ama evet''... Yahu bizler sabahtan akşama kadar Erdoğan anayasayı takmıyor diye ağlamıyor muyuz burada? E sen de aynı haltı yedin kusura bakmayacaksın.
Bu ülkede CHP’si, HDP’si, sosyalistleri bir arada durması gerekirken şu an gelinen noktaya bak. CHP ve HDP'nin temsil ettiği toplumsallıkla kavga etmek geri zekâlılık. AKP ve MHP'yi çıkarınca ortaya çıkan şey sensin. Ne kavga ediyorsunuz yeter.
Can Dündar ve Erdem Gül davasında duruşmaya ara verildiği sırada Can Dündar’a silahlı saldırıda bulunuldu. Genel olarak bu saldırıyı ve mahkemeden çıkan kararı nasıl değerlendiriyorsun?
O noktaya gelesiye kadar herkes x-ray cihazından geçiyor. O adamı oraya nasıl soktular? Akademisyenin çantasındaki Nevroz bildirisini bulan polis, oraya silahla gelen adamı fark etmemiş süper vallahi. Bence öldürmek istediler Dündar’ı. Dilek Dündar engellemiş. Şimdi olağan üstü şeyler yaşıyoruz. Neyi analiz edeceğiz şaşırdık. Yalnız şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki, saldıran kişi imam hatip mezunu ve imam hatiplerin kapatılması konusunun ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gördük. Havuz medyası önceden hazırlığını yapmış. Adamlar tüm kanallarda görüntüler üzerinden tiyatro analizi yapıyor. Bu adamlar olmayan Kabataş görüntülerini 1 ay konuşmuş adamlar.
Tekrardan gördük ki, Bu ülkede hiç kimsenin can güvenliği yok. AKP’nin paramiliterleri sokaklarda terör estirebilir mesela. Bak sana söyleyeyim; Kürtler kendini korur hatta karşılık verir, ama ya sen? Mesela CHP’li seçmen ne yapabilir? Bak faşizm dediğin şey tam da budur.
“ÇOMARLAR İÇİN ONLAR ZATEN VATAN HAİNİ VE ASILMASI GEREKEN İNSANLARDI''
Mahkemeden çıkan kararı tartışmaya bile gerek yok. Pro AKP’li Ersan Şen gibi hukukçular her zamanki gibi Şirin Payzın'ların, Ahmet Hakan'ların programlarına çıkartılarak Can Dündar ve Erdem Gül’ün suç işlediğini ve ceza alması gerektiğini şehirli, kentli kesime anlattılar ya da haber verdiler. Çomarlar için onlar zaten vatan haini ve asılması gereken insanlardı. Malumun ilanı. Bir de 5 yıl ceza verip yurt dışı cezasını kaldırmak falan inanılmaz şeyler bunlar. 'Kaç' diyor yani. "Bak casuslar kaçtılar" diye oradan propaganda yapacaklar. Erdem Gül’e çok üzüldüm ben. Nerde bu ülkenin aydınları, sanatçıları? Atilla İlhan boşuna dememiş Türk Aydını karanlıktır diye. İki gün sonra yine Chomsky çıkar konuşur.
Son olarak Kilis halkının atılan füzelerden dolayı artık kenti terk etmeye başladığını biliyoruz. Tüm bu olanların Türkiye’nin geleceğini nasıl etkileyeceğini düşünüyorsun?
Müstahak diyorum. Yakında IŞİD'den kara harekatı da bekliyorum ben. Zaten kafayı oradan soksunlar, 5-10 bin her şehirden toplaya toplaya İstanbul’a kadar gelirler. Şu halkı günahsız sayma romantizmini bir bırakmak lazım. Bu karanlık faşizme sandıkta onay veren kim varsa cezasını en vahşi şekilde çeksin ve çekecek de. Çok karışık oralar. Kilis ÖSO üssüydü IŞİD o yüzden vuruyor diyorlar, ceza kesiyor diyorlar, beni sattın diye tepki veriyor diyorlar. Ama şu bir gerçek Türkiye oraya giremez. Hiç acımıyorum Kilislilere.