Alev DOĞAN/ABC GAZETESİ
Bilindiği gibi Polonya'da kadınlar, ülkede kürtajın tamamen yasaklanmasını öngören yasa tasarısını protesto etmek için bugün greve gitti. “Kara Pazartesi'' adı verilen eylemliliklere başta başkent Varşova olmak üzere diğer kentlerde de, çok sayıda kadın katılırken, eylemciler siyah kıyafetleri ile yasa tasarısını protesto etti.
Grevin organizasyonu için, 1975 yılında İzlanda’da yine kadınlar tarafından gerçekleştirilen protestolardan ilham alınırken, greve destek olan bazı şirketler, kadın çalışanlarına greve katılması için izin verdi.
Avrupa’nın en katı kürtaj yasalarına sahip Polonya’da; kadının hayatının tehlikede olduğu, fetüs için ciddi ve geri döndürülemez hasar yaratabilecek riskli, hamileliğin tecavüz ya da ensest ilişki sonucunda olduğu durumlar kürtaj için istisna oluşturabiliyor. Ancak tecavüz ya da ensest ilişki sonucu oluşan gebeliklerin, savcılık tarafından teyit edilmesi gerekiyor. Bu durum istismarın önünü açarken, Polonya'da, yasadışı kürtajların sayısının yasal olanlara göre çok daha fazla olduğu belirtiliyor.
İlerici Kadınlar Derneği: Polonya’daki kadınların direnişini selamlıyoruz
Türkiye’de ise durum Polonya’dan pek de farksız değil. Halihazırda yürürlükte olan Medeni Kanun ve Türk Ceza Kanunu ilgili hükümlerine göre 10 haftayı geçmeyen gebeliklerde isteğe bağlı çocuk aldırmak, gebelik sonlandırmak serbest. Ancak 10 haftayı aşan bir hamilelik altta yatan mazeret ne olursa olsun, hatta tecavüz sonucu gebe kalınmış olsa bile, gebe kalan kişi -çocuk yaşta da olsa- suçlu sayılıyor.
Türkiye’de de kadınlar için oldukça karanlık olan bu tabloya ve bu durumla nasıl mücadele edileceğine ilişkin, İlerici Kadınlar Derneği (İKD) GYK Üyesi Avukat Aysel Tekerek’in görüşlerine başvurduk. Açıklamalarına, İKD olarak Polonya’daki kadınların direnişine destek verdiklerini belirten Tekerek, sözlerini şöyle sürdürdü;
“Biz Türkiyeli kadınlar ise sadece kürtaj konusunda değil kadınlığımızdan başlayarak siyasi iktidar tarafından, hakaretlere, yasaklamalara fiilen maruz kalıyoruz. Bu yasalarla da desteklenmiyor değil. Kürtajın hafta hesabı yapılarak değil kadının tüm bilimsel, ekonomik ve toplumsal şartlar altında vazgeçilmez bir hakkı olduğunu bizdeki yasa kabul etmiyor ve bu hakka sınırlama getiriyor. Ceninin yaşamı annenin yaşamının karşısına konularak bilimdışı kılıflar ile kadınlar esir alınıyor, Son olarak şunu ifade etmeliyiz ki kürtaj bir haktır ve nedeni sorgulanamaz, yasaklanamaz ve kadının bu hakkı tüm hastaneler tarafından sağlıklı ve ücretsiz bir hizmetle karşılanmalıdır. Kapitalist iktidarların gericilik makyajı bizlerce ikiyüzlü bu siyasi adımları örtememektedir. Dünya bir mezbahaneye çevrilirken yaşamdan dem vuranlar önce kadın ve çocukları öldürmektedirler. Bu tablo biz kadınların kabul edemeyeceği ve değiştirmek için mücadeleyi bir an bile bırakmayacağı bir tablodur.''