Prof. Dr. Ali Çarkoğlu: Cumhurbaşkanlığı seçiminde olduğu gibi belediye başkanlığında da ittifak devam etmelid

"Yüzde 10, yüzde 8 oyu olan bir partiye, kim niye oy versin İstanbul'da? Cumhurbaşkanlığı seçiminde olduğu gibi belediye başkanlığında da ittifak devam etmelidir"

Koç Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Ali Çarkoğlu, cumhurbaşkanlığı seçiminde olduğu gibi yerel seçimlerde de ittifakın devam etmesi gerektiğini belirterek, "Açıkçası muhalefetin izleyebileceği çok fazla alternatif yok, bir tane alternatif, başarıyı vurgulayıp, başarılı adayları yalnız bırakmadan bunların seçilmesini sağlamak lazım. Aksi taktirde bu büyükşehirlerin birkaçının kaybedilmesi söz konusu olabilir" ifadelerini kullandı.

Sözcü gazetesi yazarı Ruhat Mengi'nin sorularını Yanıtlayan Ali Çarkoğlu, 6'lı Masa'yı oluşturan partilerin "kendi adayımızı çıkaracağız" demelerinin bir anlamı olmadığını kaydederek, "Yüzde 10, yüzde 8 oyu olan bir partiye, kim niye oy versin İstanbul'da? Cumhurbaşkanlığı seçiminde olduğu gibi belediye başkanlığında da ittifak devam etmelidir" dedi.

Ruhat Mengi'nin Ali Çarkoğlu ile yaptığı söyleşiden satır başları şu şekilde...

Sayın Çarkoğlu, genel seçim ve cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra toplumda kafa karışıklığı yaratan birçok siyasi gelişme yaşandı. Partilerin seçim sonrası davranışlarını nasıl görüyorsunuz?

"Seçimi kazanmış olan iktidar ittifakı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çok eleştiri bir seçimi kazanmış olduklarına kuşku yok. Kazanan tarafa dair bugün bir şey söylemek için ya çok erken ya da söylenecekler kampanya devam ederken söylenmeliydi. Ancak muhalefetin önce kendine sağlam bir eleştiriyi yapması lazım. Benim kanaatim, kazanılabilecek olan bir seçimi kaybettiler, bunun da farkındalar aslına bakarsak, fakat neden kaybettiklerini tam teşhis edemiyorlar.

Kaybetmelerinin birinci sebebi; halkın beklentilerini karşılayacak bir söylemle onlara hitap edememiş olmaları. Bunun girişiminde bulundular, 6'lı Masa biliyorsunuz yüzlerce taahhütten oluşan kalın bir kitap bastırdı, fakat onu takip etmediler. Kampanyanın son 2 ayı içerisinde hemen hemen hiç duymadık biz bunu. Bence kampanyanın yönetiminde baştan sona son derece büyük bir tutarsızlık vardı. Örneğin; İstanbul'da CHP'nin yaptığı, ekonomi programlarını açıkladıkları toplantı bir heyecan yaratmıştı. Oraya gelen son derece önemli iktisatçıların açıkladığı çok önemli prensipler vardı, kampanyaya o prensipler üzerinde devam edilebilirdi fakat siyasetçilerin bu profesörlerin anlattığını sokaktaki insanın anlayacağı şekilde çevirmeleri lazım, bunu çeviremediler, çevirememenin ötesinde böyle bir çaba içine dahi girmediler, çünkü gündem tamamen saptı.

Bu gündem sapmasındaki ana sorumlu deprem tabii ki, Türkiye'nin gündemi aniden tamamen değişti fakat depreme gelirken de hazırlıklı olmalarını beklerdik. Şu anda deprem Türkiye'nin en önemli problemi olarak dillendirilirken o zaman iktidarın da, muhalefetin de bu mevzuda en ufak bir hazırlığı yoktu. Dolayısıyla, bunda iktidarı suçlamak çok kolay fakat aynı zamanda muhalefeti de suçlayabilirsiniz, muhalefet daha mı hazırlıklıydı depreme? Dolayısıyla, gündemde önemli olan mevzularda aslına bakarsak hakikaten hazırlıksız olduklarını düşünüyorum muhalefetin.


Seçim sonrasında da Ekrem Bey'in çıkışında da biliyorsunuz web sitesiyle halktan öneriler alınması söz konusu oldu, bunun halktan gelecek önerilerle yapılabilecek bir şey olduğunu düşünmüyorum ben. Sizin kendi gündeminizde ne yapacağınızın çok net kafanızda olması lazım. Halk size bunu söyleyecek diye beklemek çok gerçekçi değil. Muhalefette, siyaset yaparken aslına bakarsak en önemli kilit konuların neler olduğuna dair bir kararlılık ve doğru teşhis açıkçası yok."

Muhalefet partilerinin “Biz kendi adayımızı çıkaracağız” demelerinin nasıl bir etkisi olacak sizce?

"Şimdi ne değişti? 6'lı Masa kurulurken karşı karşıya olduğumuz resimle bugün karşı karşıya olduğumuz resim neden farklı ki, hiçbir farkı yok bence. 6'lı Masa'nın mantığı neydi; “Biz tek başımıza bunu kazanamayız, birleşip kazanalım”, şimdi seçimi bir defa kaybettikten sonra “Biz şimdi artık tek başımıza kazanabiliriz, 6'lı ittifaka gerek yok, kendi adayımızı çıkaralım” demenin nasıl bir anlamı olabilir? Bence hiçbir anlamı yok, üstelik bu seçim “bir oy fazla alanın belediye başkanı seçileceği” bir seçim olacak. Yani, yüzde 10, yüzde 8 oyu olan bir partiye kim niye oy versin İstanbul'da?"

"Bu seçimde ittifak işlemedi, çünkü masa ittifak gereklerini yerine getirmedi"

İktidar kanallarına baktığınızda “Hatay'ı da alabiliriz, Adana'yı da alabiliriz” söylemleri duyuluyor.

"Alabilmeleri için ne lazım, 10 tane partinin çıkıp her birinin üçer beşer oy alıp birinin de yüzde 20 oy alarak belediye başkanını seçtirmesi lazım. Yani ittifakın esas mantığı cumhurbaşkanlığında olduğu gibi belediye başkanlığında da ittifak ile devam etmektir. Çünkü şu an itibarıyla tek başına herhangi bir partinin büyükşehirleri alması mümkün görünmüyor. Bir iki ufak ilçede bazı partilerin adayları güçlü ise onlarla belki kazanabilirler fakat büyükşehirleri 6'lı Masa ittifakını oluşturan partilerin herhangi birinin silip süpürüp götürmesi kolay değil.

Bunu söylerken muhafazakar konuşuyorum, bence imkansız. Geçen sefer de imkansızdı fakat örtülü de olsa kampanyasını bir ittifak içerisinde yürüttüğü için Ekrem Bey başarılı oldu, tek partinin adayı olarak çıksaydı seçimi kazanabilir miydi İstanbul'da? Zaten böyle olduğu için her şey İstanbul'la başladı, İstanbul'da bunun işlediği net bir şekilde ortaya çıktığı için 6'lı Masa'nın da işleyebileceği düşüncesi ortaya çıktı.


Bu seçimde ittifak işlemedi. Bu başarısızlığın nedenini ideolojik olarak birbirine hiç benzemeyen altı partinin birlikteliğinde bulanlar olabilir. Oysa tam tersine bu ittifakın ideolojik yelpazenin her yanından oyuncuların birlikteliğiyle kurulmuş olması önemli bir avantajdı. Hatırlayın, en başından itibaren gerek Saadet Partisi'ni gerek İYİ Parti'yi her düzeyde ittifaktan koparma gayretleri gördük. Bu birlikteliğin rahatsız edici olduğu çok aşikardı.

Bu yeni duruş dışlayıcı değil kucaklayıcı, yeni bir milliyetçi ve muhafazakar içeriğe sahip olduğu gibi toplumsal gelişme ve adil bölüşüm, kadın ve çevre mevzularıyla sosyal demokrat hassasiyetleri de içinde barındıracaktı. Ben o kalın taahhütler kitabının içeriğini bunun temeli olarak görüyorum. Ekonomik alandaki yeni duruşu da İstanbul'daki ekonomistlerin katılmış olduğu toplantıyla az da olsa görebilmiştik. Ama bu içeriğin geliştirilip halkla paylaşılması sekteye uğradı. Bunun da ana sebebi yeterince sağlam bir şekilde Masa'nın “ittifakın gereklerini” yerine getirmemeleridir benim kanaatim."

Ankara'da Mansur Yavaş, İzmir'de Tunç Soyer kuvvetli durumda fakat ya ana muhalefetin kendisinin içinde bir grup (Ankara için) veya 6'lı Masa'daki büyük ortağı onların karşısına aday çıkarma ihtimalinden söz ediyor. Başarılı muhalefet belediye başkanlarının yerine veya karşısına aday çıkarılması mevzusunda ne düşünüyorsunuz?

"Bence bunun da hiçbir mantığı yok, bu seçimi kazanmak için değil, kaybetmek için yapılan bir strateji olabilir, yani böyle bir stratejiyle kazanmanın mümkün olduğunu düşünmüyorum ben. Açıkçası elimizde muhalefetin izleyebileceği çok fazla alternatif yok, bir tane alternatif; başarıyı vurgulayıp başarılı adayları yalnız bırakmadan bunların seçilmesini sağlamak lazım. Aksi takdirde bu büyükşehirlerin birkaçının kaybedilmesi söz konusu olabilir."