Prof. Dr. Coşkun Özdemir
Bu genç ve güzel kızın kansere karşı gösterdiği direnç, o güler yüzü toplumumuzda büyük ilgi çekti. Çok sempati uyandırdı. Gazeteler ilk sayfalarında andılar onu. Futbol sahaları bile geride kalmadı orada da anıldı.
İnanç sahibi olduğunu zanneden, dindarlığı örtünme sınırları içinde gören bir zavallı ise onu cennete layık bulmuyor. Bunun üzerine “Bu nasıl dindarlık” diye sorgulandığını gördüm. Ben işte buna şaşıp kalıyorum. Bu çeşit dindarlığın ve bundan çok daha çarpıcı ve cahilane olanların bu toplumda yüzlerce örneği var.
Dindar ve kindar gençleri unutuyor musunuz? Ya iki ayyaşı?
"Bize oy verirseniz ahirette sorgusuz kabul görürsünüz" diyen, peygambere AKP amblemli nüfus cüzdanı çıkaranlar var. Türkan Saylan gibi eşsiz bir yurtsevere "Zıbarıp gitti onu zebaniler karşılayacak" diyenler, bir Avrupa şampiyonu kızımıza "Kaltak kız utanmıyor musun o kıyafetinden" diye seslenen dinci ve "Müziğin her türlüsü günahtır, içinde kadın sesi varsa günah iki katına çıkar" diyen evlere şenlik ilahiyat hocalarımız var. "Kadınlar giyinip kuşanıp yalnız sokağa çıkamaz çıkarsa her rastladığı erkekle zina yapmış sayılır" diyen ilahiyatçılar...
"Tayyip Erdoğan'a dokunmak sevaptır, Allah'ın vasıflarını taşıyor", "AKP'ye destek Müslümanlığın gereğidir", "Kadınlar sesli gülmemeli, kahkaha atmamalı", "Peygamber hadislerinde her türlü hastalığın ipuçları vardır, tıbbi Nebevi merkezleri kuracağız" diyen milletvekili ve başbakan yardımcılarımız var.
"Üniversite hocaları sarık takmalı, bu okullar medreseleşmeli", "CHP'nin seçim kazanması ümmetin kaybıdır" diyen rektörlerimiz var. Yaşlı hocasının elini sıkmayı günah sayan üniversite asistanlarımız, beyin lokalizasyonlarına din adına karşı çıkan, cuma namazı nedeniyle derse geç kalan tıp öğrencilerimiz...
"Bir de Müslümanlar teröristtir, terörist olmalıdır, kafirler Müslümanlardan korkmalıdır" diyen ve salondaki ahalimizce alkışlanan şairimiz var. Milyonlarca 'FETÖ'cülerimizi, ona biat eden hakim, savcı, general, akademisyen, polis, asker, astsubay, komiser, öğretmeni de unutamayız doğrusu. Nihayet Saray sofrasında oturup “Keşke Yunan kazansaydı, saltanat ve hilafet devam edecekti” diyen ve belli başlı bir tepki görmeyen dincilerimiz var.
Bu meczup kişiyi Türk bayrağına sarıp merasimle defneden iktidar milletvekilleri var. Tarikatlar ve şeyhlerin çok sayıdaki ve bir bölümü yüz kızartıcı, utandırıcı marifetlerine yer vermiyorum. Onları İsmail Saymaz kitabında ve Barış Terkoğlu sütununda güzel anlatıyorlar.
Neslican kızımız o sevimli ve güler yüzü ile ve töre cinayetleri (kadın cinayetlerinde dünya birincisiyiz) ile yitirdiğimiz yüzlerce binlerce kızımız cennete layıktır...
Ama yukarıda saydığım ve sayamadığım insanlık karşıtı günahkarları nereye koyacaksınız?