Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Hüsnü Pullukçu, yeni tip koronavirüs nedeniyle hastaneye başvuran hastaların yüzde 90'ının 25-50 yaş aralığındaki hastalar olduğunu belirtti.
Koronavirüs ile ilgili önemli açıklamalarda bulunan Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Hüsnü Pullukçu, çok sayıda genç hastayı tedavi ettiklerini ifade ederek, 20 yaş üstü ve 65 yaş altı 'yasaklı' olmayan grupta bulunan kişilerin yeteri kadar önlem almadığını vurguladı. Prof. Dr. Pullukçu, "Gelen hastaların yüzde 90'ının 25-50 yaş aralığında genç hastalar. Bu bizim için iyi bir şey. Hastalarımız yaşlı olmayınca takibi ve tedavisi bizim için çok kolay oluyor. 20 yaş altı ve 65 yaş üstü yasaklı. Bu durum yasaklı olmayan grubun önlemsiz bir şekilde gezdiğini düşündürüyor. Riskli olan grubun bu kişilere dikkat etmesi gerekiyor. Eğer çevrelerinde bu yaşta ve önlem almayanlar varsa, kendilerinin hastalanmaması için bu insanlara dikkat etmeleri gerekiyor" dedi.
'ÇOCUKLARINIZLA BALKONDAN GÖRÜŞÜN'
İyileşme hızındaki yükselişin hastalığın genç grupta görülmesiyle bağlantılı olduğunu dile getiren Prof. Dr. Pullukçu, risk grubunda olanları ve yaşlıları genç gruba dikkat etmeleri konusunda uyardı. Sosyal mesafenin korunması gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Pullukçu, bu şekilde devam edilirse mayıs ayının sonlarına doğru normal hayata geri dönülebileceğini belirtti. Prof. Dr. Pullukçu şöyle devam etti: "Genç grup aynı zamanda iyileşme hızı yüksek olan grup. İki hafta içinde bitiyor ve iyileştiklerini rapor edebiliyoruz. Bu süre yaşlı ve riskli olan grupta uzayabiliyor. Ayakta olanlar var, aslında onları da saymak lazım. Testlerini bilmediğimiz için pek sayamıyoruz. Bir sürü insan bu hastalığı belki de hiçbir belirti olmadan ayakta geçiriyor. O yüzden bu gruba karşı dikkatli olmamız gerekiyor. Hem risk grubunda olanların hem de yaşlılar genç gruba karşı dikkat etmeli. Ben risk grubunda olan tanıdıklarıma çocuklarını evlerine almamalarını söylüyorum. Balkondan görüşmelerini öneriyorum. Uzaktan görüşüyorlar ama çocuklarını eve almıyorlar. Böylelikle kendilerini koruyorlar. Aslında iyi bir davranış tarzı."
'MESAFEYİ AYARLAMAK MÜMKÜN DEĞİL'
Özellikle bazı vatandaşların yolda yürürken maskeyi çıkardığını söyleyen Prof. Dr. Pullukçu, tedbirlere uyulması gerektiğini hatırlatarak, şöyle konuştu:
"Bize en çok gelen sorulardan biri 'Yolda maskesiz yürüyebilir miyiz?' oluyor. En aşağı bir buçuk metre mesafenizi ayarlamanız lazım, ama kalabalık bir kent ortamında ya da kalabalık bir yere giderken bu mesafeyi ayarlamak pek mümkün değil. O zaman maske takmak gerekiyor. Zaten marketlere girerken maske takmak zorunlu oldu. Maskede burun üstlerinin kapalı olmasına ve çene altına oturmuş olmasına mutlaka dikkat edilmeli. Maskeleri burnumuzun altında gezdirmek bulaşmasını engellemez. Yakınlarımızı özlüyoruz, sarılmak ve dokunmak istiyoruz. Biz dokunmayı seven bir milletiz ama az kaldı. Vaka sayılarında hala bir artış var. Her gün 4 bin, 5 bin civarında vaka çıkıyor. Farklı görüşler var. Çok uzun süre süreceğini düşünen arkadaşlar da var. Ancak önümüzdeki haftadan sonra düşmeye başlayacağını düşünüyorum. Haziran ayında rahatlıyor olacağız."
'ÖNLEM ALAN DA VAR ALMAYAN DA'
Vatandaşlardan Volkan Atlas, yürürken yakın mesafeye gideceği için maske takmadığını dile getirerek, "Normalde maske takıyorum, gerekli önlemleri alıyoruz ama bazen dışarıda takılmıyor. Elbette bu hastalığın da genci yaşlısı yok, her yaşta sorun" dedi.
Bir diğer vatandaş Mustafa Süslü de, "Şu an genci yaşlısı demeden yaygın bir şekilde görülüyor. İnsanlar yeteri kadar ciddiye almıyor. Buna ben de dahil. Havalar ısınmaya başladı, nefes alma konusunda zorlandım ve çıkardım aslında maskem yanımda. Dikkatli olmak lazım" ifadelerini kullandı.
Gizem Sarı ise, "Ben mümkün olduğunca maskesiz dışarı çıkmamaya çalışıyorum. Eldiven kullanmaya çalışıyorum. Sosyal mesafeyi koruyorum, kimseyle temas etmiyorum" dedi.