Prof. Şengör: Anadolu Ajansı'nın yaptığı çocukları dahi kandıramayacak bir şey

Prof. Dr. Celal Şengör, "Seçimden önce kullanılan dil, nesnel tartışmayı bilmemekten, nesnel tartışmada yenildiğimiz zaman bunu kabul edecek görgü

Sözcü yazarı Uğur Dündar'a seçimden sonra mektup gönderen Prof. Dr. Celal Şengör, "Seçimden önce kullanılan dil, nesnel tartışmayı bilmemekten, nesnel tartışmada yenildiğimiz zaman bunu kabul edecek görgü ve kendine güvenden yoksun olmaktan kaynaklanmaktadır. Bunun da temelinde bilim eğitimi almamış olmak yatar" dedi.

Sözcü yazarı Uğur Dündar, seçim sonrası yaşanan süreçle ilgili olarak Prof. Dr. Celal Şengör'ün kendisine bir mektup gönderdiğini söyledi.

Buna göre Şengör, Dündar'a hitaben şunları yazdı:

"Sevgili Uğur Ağabey,

Türkiye'deki 31 Mart seçimi hem seçim öncesi kullanılan lisan, hem de seçim sonrası AKP'nin ve seçimden sorumlu kurumlarımızın davranışı ile beni büyük bir üzüntüye sürükledi. ‘Niçin medeni bir seçim yapmaktan aciziz' diye düşündüm.<>

<>

Seçimden önce kullanılan dil, nesnel tartışmayı bilmemekten, nesnel tartışmada yenildiğimiz zaman bunu kabul edecek görgü ve kendine güvenden yoksun olmaktan kaynaklanmaktadır. Bunun da temelinde bilim eğitimi almamış olmak yatar.

Bilim yanlışları eleyerek ilerler. Yanlışını kabul etmeyen bilimde bir adım ileri gidemez. Toplumca bunu öğrenmemiz lazım.

Seçimden sonra yenilen AKP'nin ve YSK gibi seçimden sorumlu kurumlarımızın davranışı da yine nesnel düşünememenin bir sonucu gibi geliyor bana. Kazanamadığın bir mücadeleyi, başka yollardan kazanmaya kalkmak; bunun asla ortaya çıkmayacağını sanmak ve toplumun bunu hiç düşünmeden kabulleneceğini düşünmekten geçiyor.

Hele Anadolu Ajansı'nın yaptığı çocukları dahi kandıramayacak bir şey! O kurumumuzu yönetenler bunu bilmeyecek kadar aptal değiller. Bu tür davranışlar, otoriteden korkmanın bir sonucudur. Evde babasından korkan, okulda öğretmeninden korkan çocuk, toplum yaşamına katıldığı zaman da karşısında gördüğü otoriteden korkar!<>

<>

Çünkü ne kendi başına düşünmeyi, ne de kendi başına karar almayı öğrenmiştir. Böyle insanlar problem çözemedikleri için bilim de yapamazlar, mutlu ve tatmin edici bir hayat da süremezler, çünkü bilimsel düşünmeyi hiç öğrenmemişlerdir.

California Üniversitesi (UCLA) öğretim üyelerinden meşhur toplumsal psikolog Robert B. Edgerton (1931-2016) bu tür bireylerden oluşan toplumlara ‘Hasta Toplumlar' demişti. ‘Sick Societies' adlı bu eserini Buzdağı Yayınları ‘Hasta Toplumlar' olarak Türkçe de yayımladı. Sanırım ülkemizi geliştirmenin ilk adımı, bunu engelleyen toplumsal rahatsızlıkları teşhis ve tedavi edip bilimsel düşünceye giden yolları açmak olmalı… Sevgi ve saygılarımla ellerinden öperim. Celal."

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.