Borç yükünün ciddi bir sorun haline geldiği Rusya'da hükümetin hazırladığı yasa tasarısı kabul edilirse, gelirlerinin yarısından fazlası borç ödemeye giden aileler yeni kredi alamayacak.
Rusya’da borç yükünün ciddi bir problem haline dönüştüğü biliniyor. Emekçilerin hayatlarını sürdürmek için banka kredilerine muhtaç hale gelmiş olmaları kamuoyunda tartışılan bir olgu.
Hükümetin Duma’ya sunmaya hazırlandığı yasa tasarısı kabul edilirse, gelirlerinin yarısından fazlası borç ödemeye giden aileler yeni kredi alamayacak.
Bu tasarının borç yükü sorununu çözüp çözemeyeceğini rosbalt.ru, ekonomi uzmanlarına sordu.
İktisatçı Vladislav Jukovski’nin konuyla ilgili görüşleri şöyle:
“Nüfusun kredi borcuyla yaşamını sürdürmesi gerçeği zaten kritik bir hal almış durumda. Üst üste altı yıldır, nüfusun reel gelirleri düşüyor, yani nüfus yoksullaşıyor, kemer sıkıyor. Yoksulluk sınırının altında yaşayan Rusların sayısı resmi olarak 5 milyon arttı. Gerçekte bugün bile Rosstat'a* göre, Rusların yüzde 40'ı ayda 20 bin Ruble'nin** altında gelire sahip. 2018 yılında, Rusların bankalara olan borçları 3 trilyon rubleden 16 trilyon rubleye yükseldi. Bu tarihsel olarak en yüksek seviyedir; hem mutlak anlamda, hem de hane halkı geliri olarak. Aynı zamanda Rusya, zengin ve fakir arasındaki uçurum konusunda son derece yüksek bir kutuplaşmaya sahip. Ve Rusya nüfusunun yüzde 80'i - yoksullar ve yarı yoksullar, olağanüstü bir borç yükünün altında eziliyor. Çoğu Rus artık 2-3 değil, daha fazla kredi alıyor. Üstelik bu hem tüketici kredileriyle, hem de kredi kartlarıyla ve bu sırada on yıllar boyunca birileri ipotek esaretine giriyor. Borçlanan hane halkının yüzde 33-35’inin gelirleri borçların geri ödemesine gidiyor, ve pek çokları içinse bu oran yüzde 70’i buluyor.
Aynı zamanda şehirler, maaş kadar kredi teklifleri veren mikrofinans kuruluşlarının reklamları ve ilanlarıyla dolu. Halk iki yakasını bir araya getirmek için, fiziksel olarak hayatta kalmak, yiyecek, ilaç satın almak, faturaları ödemek ve daha önce alınan kredileri tekrar ödemek için kredi alıyor. Bu bir sosyal Darwinizm politikasıdır; halkın vergileri, konut ve kamu hizmetleri için yükseltilir, emekli aylığı tasarruflarına el konur, temel malların fiyatları artırılır, nüfus fakirleşir, satın alma gücü düşer ve bu sırada Ruslar borç köleliğine itilir. Ve anlıyoruz ki büyük bankalar bu durumdan kazançlı çıkar.
Sadece geçen yıl banka sektörünün kârı birkaç kat arttı ve süren sosyoekonomik krize rağmen, 1 trilyon 300 milyar ruble seviyesini aştı. Bankacılık sektörünün bu aşırı kârı, borç döngüsüne düşenlerin gözyaşı ve kanıyla ödenmektedir. Oldukça bilinçli olan bu ekonomi politikası insanların yoksulluğuna dayanan süper kârlı bir iş. Son yıllarda, ekonominin reel sektörü için kredi portföyümüz artmıyor, ancak halkın borçlanma oranı katlanarak arttı. Bu bir “altın madeni” ve yalnızca geçen yıl Rusların bankalara olan borçlarının dörtte bir oranında artmış olması çok şey anlatıyor. Bankalar için ise insanların parasız olması önemli değil, onlar son kuruşlarını verecek ancak kredilerdeki gecikmeler için tehdit edilip, kredi kartları için tutuklanacaklar, ve geciken borçları için tahsildarlara havale edilecekler. Borç yükü seviyesini sınırlandırma yasası kabul edilirse, bunun sebebi sadece halka yardım ediyor görüntüsü vermektir. Yani, gelirleri, maaşları veya emekli aylıklarını yükseltmeyecekler; ancak bir sürü boşluğu olan, asla yürürlüğe koymayacakları, kağıt üstünde kalacak bir yasa çıkaracaklar."
* Devlet İstatistik Kurumu
** Yaklaşık 260 Avro