Sağlıkta şiddetin sonu bir türlü gelmiyor. Hekimlere, hemşirelere ve diğer sağlık çalışanlarına yönelik şiddet sistematik bir şekilde artıyor.
Sözlü ve fiziksel şiddetin yanı sıra sağlık çalışanlarına karşı ateşli silah ve kesici alet kullanımı da korkutucu oranda yükseldi. Sağlıkta şiddette utanç verici tablo İMDAT Şiddeti Önleme ve Rehabilitasyon Derneği'nin sağlıkta şiddeti araştırdığı raporuna yansıdı.
Araştırmaya göre, sağlıkta şiddet vakaları bir yıl önceye göre yüzde 86 oranında artış gösterdi. İMDAT Derneği Başkanı ve Adli Tıp Uzmanı Prof. Dr. Oğuz Polat, en dikkat çeken verinin artık tabanca, bıçak, balta, keser, pompalı tüfek gibi silahların şiddette çok sık görülmesi olduğunu kaydetti.
SALDIRILARIN YÜZDE 43 HEMŞİRELERE
Rapora göre 1 Ocak ile 20 Aralık 2023 tarihleri arasında medyaya yansıyan "sağlıkta şiddet" olay sayısı 457 olarak kayıtlara geçti. Saldırıların ortalama yüzde 43'ü hemşirelere, yüzde 41'i hekimlere, yüzde 15.8'i ise yardımcı sağlık personeline yapılıyor. Saldırıların yüzde 60'dan fazlası ise hasta yakınları tarafınca gerçekleştiriliyor.
OLAYLARIN 5'TE BİRİ ADLİ SÜREÇ BAŞLAMADAN KAPATILIYOR
Şiddet vakalarının yüzde 75'i hem sözel hem fiziksel şiddet olarak kaydedilirken, şiddet olaylarının yüzde 86'sı darp ile yüzde 14'ü ise ateşli ve silahlı saldırı şeklinde gerçekleşiyor. Ancak tüm bunlara rağmen şiddet olaylarının 5'te biri, adli süreçlere bile yansımadan kapatılıyor. Sağlıkta şiddetin en çok görüldüğü branşlarda ise başı, acil servis, genel cerrahi ve kadın doğum çekiyor.
BİR YILDA YÜZDE 86'LIK ARTIŞ
Prof. Dr. Polat, "Şiddet Önleme ve Rehabilitasyon Derneği olarak her yıl bir rapor yayınlıyoruz ve o yılın en önemli konularını kendimize baz seçiyoruz. Bu yıl sağlıkta şiddeti seçtik, çünkü çok fazla olay yaşamıyor" diyerek çalışmanın detaylarını şu şekilde özetledi:
"Medya üstünden bir çalışma yaptık. Medyada 25 kanalı ve haber mecrasını taradık ve oralarda çıkan haberlere göre bir çalışma ortaya çıkardık. Ama biliyoruz ki bu çalışma aslına bakarsak buzdağının yalnız görünen yüzü. Altında çok daha fazlası var. En çok dikkat çeken olay, yüzde 85 gibi bir oran ki her 10 vakanın 9'u yapar, burada şiddet önce sözel başlıyor, ondan sonra fiziksel şiddete, darba dönüyor. 2021'den 2022'ye sağlıkta şiddette yüzde 31 artış olmuş. Ama 2022'den 2023'e geldiğimiz zaman yüzde 86'lık bir artış var."
ŞEHİRDE SİLAH, BIÇAK KIRSALDA BALTA KESER
Sağlıkta şiddette ikinci kötü boyutun bu olaylara maruz kalanların yüzde 87'sinin hekim ve hemşire olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Polat, "Saldıran her 5 kişiden 3'ü de hasta yakını. Sözel şiddet oranı yüzde 10. Her 10 kişiden biri, bağırıyor çağırıyor sözel şiddet gösteriyor ama yüzde 13, hiç konuşmadan direkt yumruklarla, darp ederek giriyor. Bir de başka boyut daha giriyor işin içine, ateşli silahlar ya da kesici aletler konusu. Kırsalda balta, keser, sopa çok daha yoğun. Hatta taş ve pompalı silah bile kullanıldığını görüyoruz. Ama şehre geldiğimizde, metropollerde ateşli silah, bıçak, kesici aletlerin daha fazla kullanıldığını görüyoruz. Bu çok net bir ayrım gibi çıkıyor karşımıza" dedi.
'ÖNÜNE GELEN İSTEDİĞİ YERE GİRİYOR'
Prof. Dr. Polat, tüm bu şiddet vakalarına rağmen, her 5 vakanın birinin adli mercilere dahi yansımadan kapandığını söyleyerek hastanelerdeki mimari yapının şiddet olaylarının önlenmesinde büyük oranı olduğunu kaydetti .
Polat, "Dünyadaki örneklere baktığımız zaman, birkaç tane ön plana çıkan çalışma var. Mesela bizde, hiç dikkate alınmayan mimari boyut. Bizim hastanelerimizde tüm poliklinikler, büyük, geniş alanlardan yayılıyor. Halbuki bakıyoruz dünyaya biraz daha izole ortamlarda gidiliyor. Böylelikle kalabalıklar, insanların fiziki olarak bir arada toplanmasının çok kolay olmadığı yerler oluşturuluyor. Bir de çok kısa dönemli güvenlik zafiyetleri yaşanıyor bizde. Önüne gelen, istediği yere giriyor, acile yoğun bakımlara vs. Bunların önlenebilmesi gerekiyor. Göstermelik birkaç güvenlik, alarm sistemlerinin yapılması ve benzeri ile bunun çözülmeyeceği çok açık" dedi.
'DOKTOR SAYIMIZ ARTTI AMA HALEN YETERLİ DEĞİL'
Prof. Polat, hekim göçü ile sağlıkta şiddetin birbirinden bağımsız düşünülemeyecek konular olduğuna da işaret ederek "Evet fakülte sayımız arttı, doktor sayımız arttı fakat halen yeterli sağlık personelimiz, doktorlarımız başta olmak üzere yok. Demek ki bunun için önlemler almamız gerekiyor. Doktorların ve sağlık çalışanının değersizleştirilmesini görüyoruz. Bu birinci boyut. İkinci boyut ise sağlık çalışanının ne yapması gerektiği, nasıl yapması gerektiği ile ilgili hastalarımızı ve toplumumuzu çok bilgilendirmemişiz. Vatandaş zannediyor ki, istediği zaman gelir, hastaneye girer, istediği işlemi yaptırır ve çıkar. Kurallar, yapılması gereken prosedürler, sanki onlara zorluk çıkarmak için konulmuş algısı var. oysa bir algoritma var. Bu algoritma içerisinde çalışmak zorunda sağlık sistemi" diye konuştu.
'BEYZBOL SOPASI SATIŞLARINDA ABD'DEN BİLE ÖNDEYİZ'
Şiddetin yalnız sağlıkta değil, genel olarak toplumda çok büyük bir mesele haline geldiğine de dikkat çeken Prof. Dr. Polat, "Toplumsal şiddetteki boyutumuzun, acildeki yansımasını görüyoruz. Örneğin bakıyoruz, trafikte en ufak bir tartışmada insanlar birbirleriyle kavga etmeye başlıyor. Çok garip bir istatistik söyleyeyim, biz beyzbol oynayan bir toplum değiliz. Ama beyzbol sopası satışları Amerika'dan sonra dünyada en çok Türkiye'de. Hepsi yalnız kavga etmek, dövüşmek ve birbirini dövmek için satılıyor. Şiddet, yaşamımızın çok içerisinde ve sanki çözümün bir parçası gibi algılanıyor" dedi.
'DÜNYADA BU İŞİ ÇÖZMÜŞ ÜLKELERDE AĞIR CEZALAR VAR'
Prof. Dr. Polat, dünyada, sağlıkta şiddeti çözmüş ülkelerdeki dikkat çeken önlemlere de değinerek "Görev başındaki bir sağlık çalışanına şiddet uygulayan kişinin, çok acil olmadıkça sağlık hizmeti almaktan belli bir süre için men edilmesi gibi bir ceza var, ki bence çok geçerli, uygulanabilir bir cezadır. Bugün, Amerika'ya baktığımızda bu var. Almanya ve İngiltere'de ise şunu yapıyorlar: Hekimlere veya sağlık çalışanlarına herhangi bir şiddet uygulandığı anda, çok hızlı bir mahkeme aşaması var ve çok da ağır cezalar uyguluyorlar. Devlet görevlilerinin, Cumhurbaşkanından başlamak üzere, kesinlikle ve kesinlikle bu mevzuda doğru mesajları vermesi gerektiğini bir kez daha hatırlatmak isterim. Sonuçta, dünyada bu problemi çözmüş ülkelere baktığımızda, emniyetin, hukukun, o ülkeyi yönetenlerin hepsinin birlikte, olaya bir tavır koyması söz konusu ve önlemleri almış olması söz konusu" ifadelerini kullandı.