Türkiye Tabiatını Koruma Derneği (TTKD) Bilim Danışmanı Dr. Erol Kesici, Salda Gölü'nde yaşanan çevresel sorunları ve bunların gölde yarattığı etkileri detaylı bir şekilde açıkladı. Salda Gölü'nün eşsiz beyaz adacıkları ve kumulları, hidromanyezit oluşumları sayesinde oluşuyor. Ancak, gölde yaşanan su çekilmeleri ve çevresel baskılar, bu doğal yapıları ciddi şekilde tehdit ediyor. Dr. Kesici, hidromanyezit oluşumlarının düzensizleştiğini ve bunun sonucunda beyaz adacıkların oluşumunun bozulduğunu, hatta karardığını belirtiyor.
Salda Gölü'nün dünya mirası olarak sahip olduğu önem vurgulanan açıklamalarda, bu bölgenin sadece Türkiye için değil, dünya için de eşsiz bir doğal hazine olduğu ifade ediliyor. Dr. Kesici, göldeki hidromanyezit yapıların Mars'taki olası yaşam araştırmaları için benzer özellikler taşıdığını ve bu nedenle bilimsel açıdan büyük değer taşıdığını belirtiyor. Mars'ın yüzeyindeki bazı özelliklerin, Salda Gölü'ndeki biyomineralizasyon süreçlerine benzer olduğunu ve bu nedenle Salda Gölü'nün Mars araştırmaları için önemli bir referans noktası olduğunu vurguluyor.
Ancak, Salda Gölü'nde son yıllarda yaşanan insan baskıları, kirlilik ve kuraklık gibi sorunlar, gölün doğal yapısını ve ekosistemini olumsuz yönde etkiliyor. Kapalı havza bir göl olan Salda, çevresel kirliliği ve kuraklığı kendi suyu içinde depolamak zorunda kalıyor, bu nedenle dışarıya temizlenme imkanı bulamıyor ve bu da gölün çok daha kırılgan hale gelmesine neden oluyor. Dr. Kesici, göl çevresindeki derelere baraj ve gölet yapılması gibi insan müdahalelerinin, gölde önemli derecede etkiler yarattığını ve bu yapıların gölün doğal dengesini bozduğunu belirtiyor.
Göl çevresindeki kıyı bölgelerine yapılan yol yapımları, artan araç trafiği, egzoz gazları ve diğer insan faaliyetleri, gölün beyaz tortul yapılarının kararmasına ve ekosisteminin bozulmasına yol açıyor. Ayrıca, gölün etrafında yapılan piknikler, araç trafiği ve yapılaşma, doğal yapıyı ve suyun kalitesini ciddi şekilde etkiliyor. Dr. Kesici, bu tür insan faaliyetlerinin gölün doğal dengesini bozduğunu ve kıyılardaki beyaz tortul yapılarının zarar gördüğünü ifade ediyor.
Dr. Kesici, Salda Gölü'nün korunması için toplumsal farkındalığın artırılması gerektiğini ve bu konuda yapılacak her türlü yasal düzenleme ve denetimin önemine vurgu yapıyor. Gölün korunmasının sadece bilimsel değil, aynı zamanda kültürel ve ekolojik bir sorumluluk olduğunu belirtiyor. Ayrıca, Salda Gölü'ne yapılan her türlü fiziksel temasın, göldeki hassas yapıları ve ekosistemi tehdit ettiğini ve bu yüzden gölün sadece gözle görülmesi, ancak fiziksel olarak temas edilmemesi gerektiğini ifade ediyor.
Sonuç olarak, Dr. Kesici, Salda Gölü'nün dünya mirası olarak kalması ve gelecek nesillere aktarılması için gerekli önlemlerin alınmasını, gölün korunmasını ve bu konuda toplumsal duyarlılığın artırılmasını vurguluyor. Salda Gölü'nün sadece Türkiye için değil, tüm dünya için önemli bir değer olduğunu ve bu değerin korunmasının insanlık için büyük bir sorumluluk olduğunu belirtiyor.