Sanat devirme ve dönüştürme kültürüdür

Mehmet AkkayaSosyal dünyada olduğu gibi fizik dünyada da bu türden yasalar pek çok çeşidiyle mevcuttur. Doğadakine benzer şekilde yaşamın dinamizmi bir alanda bastırılınca diğer alanlarda filizleniyor. Sanat ve Hayat dergisinin...

Mehmet Akkaya

Sosyal dünyada olduğu gibi fizik dünyada da bu türden yasalar pek çok çeşidiyle mevcuttur. Doğadakine benzer şekilde yaşamın dinamizmi bir alanda bastırılınca diğer alanlarda filizleniyor. Sanat ve Hayat dergisinin yeni sayısı insanın aklına ilk elden bunu getiriyor. Dergi geniş alanlara nüfuz eden konuları, zengin ve derinlikli içeriğiyle dikkat çekiyor. Sanatı, sanatçıyı, sanat izleyicisini ve sanat üzerine konuşan/yazan kimliklerin sentezi oluyor. Bu içeriğin ve çerçevenin belirlenmesinde elbette ki son yıllarda özellikle siyasal alanda yaşanan sermaye, devlet ve bir bütün olarak sistem saldırıları var.

Dergideki metinler, yorum ve analizlerin dikkatle okunduğunda ise son yıllarda siyasal otoritenin politik alanda gösterdiği kıyımlara, sanatsal bir dille yanıt verildiği görülüyor. Felsefe, bilim, politika dergileri gibi sanat dergileri de yalnızca dergiden ve sanattan ibaret değildir. Sanat dergileri sanattan ve dergiden daha fazla bir değeri ifade ederler: Sınıf mücadelesi. Sanat, sanat yazıları, sanat kuramları ve sanat üzerine yazılmış tüm metinler sınıf mücadelesinin estetik planda ve estetik araçlarla sürdürülmesi olmaktadır. Kuşkusuz ki sanatın dili, üslubu hatta konusu diğer kültürel kategorilerden farklılık gösterir. Bu yüzden de sanatı yapmak, okumak ve üzerine konuşmak yeni bir yabancı dil bilmeye benzer.

Sanatsal etkinliğin tarihi, politikanın tarihi kadar hatta sosyal hayatın tarihi kadar eskidir. Çoğu zaman hayatı ve otoriteyi temsil eden politikayı değiştirmenin mücadelesini verir sanatsal çaba. Dolayısıyla sanat yalnızca olup biteni anlatma, yorumlama, betimleme, gösterme çerçevesinde uğraş içinde olma değildir. Sanat, asıl olarak dönüştürme, devirme ve değiştirme kültürünün adıdır. Bu yüzden de her tarihsel süreçte politika/iktidar ya da otoritelerle gerilim yaşayan bir disiplin olmuştur. Politik alanda mevzi kaybeden dinamiklerin bazı durumlarda sığındıkları bir liman olmakla birlikte, sanat temelde politik alanda yitirilen enerjinin biriktiği, potansiyele dönüştüğü bir kaynak haline gelir. Her potansiyel olanın uygun şartları bulduğunda harekete dönüşmesi kaçınılmazdır.

Ülkemizde ve dünyada yaşananlar, sınıf mücadelesi teorisini doğrulayan yeterince veri sunuyor. Bu mücadelenin tarafları, politika/iktidar silahıyla birlikte bilim, felsefe ve sanat silahını da zorunlu olarak kullanıyor. Bu nedenle iktidarda olmayan emekçi sınıfların, siyaset/iktidar silahını kullanma olanakları da yeterince olmadığından, sanatın yarattığı imkanları daha fazla değerlendirmek gibi bir sorumluluğu bulunuyor.

Sanatçıların, bilim insanları ve en son akademisyenlerin siyasal ve kamusal alanlardan uzaklaştırılmaları bir moral-değer yitimi olarak okunamaz. Çünkü mücadele politikanın daha kritik alanlarında ve tarzlarında devam etmekle birlikte sanat, felsefe ve bilim disiplinlerinde yoğunlaşma olarak kendini gösterir. Bu disiplinleri önemsemek gerekiyor; zira bilim, felsefe ve konumuz açısından bilhassa sanatta etkili olamayan hiçbir iktidar gerçek anlamda sınıf mücadelesinin kazananı olamaz. İnsanlığın tarihi tecrübeleri bunun örnekleriyle doludur.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Kültür Sanat Haberleri

Anthony Hopkins, "The King of Covent Garden" Filminde Handel'i Canlandıracak
Kültür ve Turizm Bakanlığı 2024 Yılında Sinema Sektörüne 34,5 Milyon Lira Destek Sağlıyor
Taraklı'daki 508 Yıllık Yunus Paşa Camii: Osmanlı'nın İzinde
Erdemli'de Tömük Atölyesinde Kadınlar ve Çocuklar İçin Ücretsiz Bağlama Kursu
'Ölümlü Dünya 2' Netflix'e geliyor