Kacır, Bakanlık'ta, basın mensuplarıyla bir araya gelerek gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Kamunun araç ihtiyacıyla ilgili yaptıkları çalışma kapsamında, ihtiyacın bir bölümünün yerli ve milli marka yeni nesil, çevreci, sıfır emisyonlu, elektrikli otomobil Togg'la karşılanmasını planladıklarını, kamuya 30 bin araçlık alım garantisi verdiklerini belirten Kacır, "Bir yönüyle çok büyük bir destek alım garantisi ama bir yandan da halen özel sektör yatırımcısının başarı zorunluluğunun kendi üzerinde kaldığı bir model çünkü nihayetinde bu dönemde, yani bizim kamu olarak 30 bin araç alacağımız bu dönemde 2032'ye kadar Togg 1 milyon araç üretecek. Yani aslında üreteceği araçların yüzde 97'sini piyasaya satacak, yüzde 3'ünü biz kamu olarak almış olacağız. Tabii o 30 bin araçlık alım garantisi, Togg'un finansman imkanlarına çok ciddi katkı sundu." diye konuştu.
Avrupa'ya ihracat gündemde
Kacır, Togg'un Türkiye'nin yeni nesil endüstri politikasının en somut örneği olduğunu dile getirerek Togg'un yıldan yıla satış hacimlerinin katlanarak artacağını, bu hacmin 4-5 yılda 175 bine erişmesini öngördüklerini anlattı.
Söz konusu 175 bin satışın tamamının iç pazar olmayacağına değinen Kacır, "Özellikle Avrupa, Togg'un ihracat hedefi taşıdığı bir pazar. Dolayısıyla 175 binin bir kısmı ihracata yönelik olsa da önemli bir kısmı yine iç pazarı besliyor olacak. Bu açıdan bakınca biz, şarj istasyonu ve soket sayılarının iyi bir başlangıç olduğunu düşünüyoruz." diye konuştu.
Kacır, Togg'un bugüne kadar 800'den fazla aracı yollara çıkardığını, bunun bir kısmının da kamuya teslim edildiğini hatırlattı.
"3 ülkeye de Togg hediye edilecek"
Bakan Kacır, daha önce Türkmenistan, Özbekistan ve Azerbaycan'a Togg hediye edildiğini anımsatarak Türkiye'nin ikili ilişkilerinin kuvvetli olduğu dost ülkelerle, yerli otomobili tanıştırmayı sürdüreceklerini bildirdi.
Kacır, "Hediyeleri önümüzdeki hafta götüreceğiz ama malum Körfez gezisi 3 ülke... 3 ülkeye yani Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan ve Katar'a Togg hediye edilmiş olacak. Tabii Türk Devletleri Teşkilatı'ndaki diğer üye ülkeler Togg'u hediye edeceğimiz adresler olacak." dedi.
"Togg 10 yıl içerisinde sürücüsüz otomobiller haline gelecek"
Togg'un batarya teknolojileri ve otonom sürüşte güçlü olması gerektiğine de dikkati çeken Kacır, 10 yıl içerisinde bu araçların sürücüsüz otomobiller haline geleceğini ifade etti.
Bu araçların özellikle şehirlerarası yollarda, aynı zamanda şehir içinde düşük hızlarda büyük ölçüde otonom olarak kullanılacağını öngördüklerini aktaran Kacır, "Bu iki işi (batarya teknolojileri ve otonom sürüş) gerçekleştirmek de kolay değil, daha yapacak çok işimiz var, dolayısıyla daha fazla destek vermemiz lazım, bu işin daha fazla önünü açmamız lazım." açıklamasında bulundu.
Mehmet Fatih Kacır, elektrikli araçlardaki rekabetin, bataryada rekabete dönüştüğünü dile getirerek "Biz bunu çok yakından izliyoruz ve buna yönelik de yatırımları hızlandırmaya gayret ediyoruz. Dolayısıyla bu batarya işini başarabildiğimiz ölçüde Togg'u başarılı kılacağız." şeklinde konuştu.
Türkiye'nin otonom sürüşte ise iddialı olduğunu vurgulayan Kacır şu değerlendirmede bulundu:
"İHA'larda çok başarılıyız. Yani Türkiye, insansız hava araçlarında dünyada 1 numara oldu ve oradaki bilgi-birikim çok insanın yetişmesine vesile oluyor. Özellikle savunma sanayindeki bu insan kaynağı, sivil alanlara transfer oluyor. Togg'un Ankara'da bir araştırma merkezi var, şimdi orada da 200'e yakın çok nitelikli mühendis çalışıyor ve bunların tamamına yakını savunma sanayi kökenli... Hiç tökezlemeden, hiç çekişme içine girmeden bir milli proje olarak bu işe sahip çıkalım ve bu hedefleri de gerçekleştirerek Togg'u bir dünya markası kılalım. Sadece iç pazarda birkaç yüz bin araçla bir global marka doğması mümkün değil, dolayısıyla bir global marka olmak zorundayız."
"Hızlı şarj istasyonları bu yıl sonu itibarıyla 81 ilin tamamında yaygınlaşacak"
Elektrikli araçların şarj istasyonlarıyla birlikte yaygınlaşabileceğine dikkati çeken Kacır, bu kapsamda Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile de çok yoğun çalıştıklarını anlatarak şunları kaydetti:
"Şarj istasyonlarının tüm yasal düzenlemesini, mevzuatını beraber yürüttük. Hem yaygınlaşmasını hem de piyasanın regülasyonunu sağlayacak bir düzenleme çerçevesi oluşturduk. Türkiye'deki şarj istasyonu ekosisteminin mevzuat çerçevesi, dünyada en ileri düzeydedir. Yani bugün, Amerika Birleşik Devletleri'nde halen şarj istasyonu soketlerinin ortaklaştırılması tartışılıyor. Biz bütün dünyanın tecrübesini çok yakından inceledik, yani Norveç'in, Almanya'nın, ABD'nin, hatta Çin'in bu sektörü nasıl kurduğunu, hem bizim Bakanlıktaki ekibimiz hem EPDK ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığındaki arkadaşlar detaylı incelediler ve çok yeni nesil bir mevzuat çerçevesi oluşturuldu. Bu sayede şarj istasyonları çok hızlı artıyor."
Bakanlık olarak hızlı şarj istasyonlarına ilişkin bir destek programı başlattıklarını da vurgulayan Kacır 81 ilin tamamında bu istasyonların kurulmasını hedeflediklerini söyledi.
Bakan Kacır, bugüne dek 1662 soket ve 1000'e yakın istasyonun neredeyse tüm illere kurulduğunu, hızlı şarj istasyonlarının bu yıl sonu itibarıyla 81 ilin tamamında yaygınlaşmış olacağını vurguladı.
Program tamamlandığında 1571 istasyon kurulacağını işaret eden Kacır, "Öncelikli olarak tespit ettiğimiz tüm ilçeler ve tüm şehirler arası yollarda bu şarj istasyonları kurulmuş olacak." dedi.
Karar yazarı Ahmet Taşgetiren: Temsilcilerimiz para bulmak için "kapı kapı dolaşıyor"
"Otomotiv sanayi 30 milyar dolara yakın ihracat yapıyor"
Kacır, Türkiye'nin 2 milyona yakın otomobil üretim hacmine sahip bir ülke olduğuna dikkati çekerek Türkiye'de, 200'e yakın doğrudan orijinal ekipman üreticilerine (OEM), ana markalara tedarik yapan firma bulunduğunu belirtti.
Otomotiv sanayinin 30 milyar dolara yakın ihracat yaptığına değinen Kacır şöyle konuştu:
"Sektör toplamda 250 bine yakın istihdam sağlıyor. Bütün bunlar, dev bir ekosistemi bugüne kadar inşa ettiğimiz anlamına geliyor. Şimdi böylesine bir dönüşüm, değişim var. Biz bu dönüşüme ayak uyduramazsak, yan sanayimizi, tedarik sanayimizi dönüştüremezsek bu sektörü de elimizden kaybederiz. Bu dönüşüme ayak uydurmanın en iyi, en kuvvetli unsuru bu dönüşümden bir marka doğurmak, o markanın etrafında bu ekosistemi geliştirmek, değiştirmek. Mevcut tedarik sanayimizi elektrikli araçların ihtiyaç duyduğu ürünlere yönelik geliştirmek. Bütün bu ilişkileri kurabilmek adına fikri mülkiyeti bize ait olan bir markanın bulunması çok değerli."