Camilerde sandalye, tabure kullanılması zaman zaman “Camiler kiliselere benzetiliyor” iddiasına yol açıyor. İlahiyatçı Sucu, iddiaya “Saçmalık” derken, İstanbul Merkez Vaizi Akgül, zengin semtlerdeki camilerde koltuk getirenlerin bile olduğunu iddia etti.
Son yıllarda özellikle büyükşehirlerdeki camilerde sağlık sorunu olanların namaz kılması için sandalye veya tabure kullanımı artıyor.
Independent Türkçe'den Ali Kemal Erdem'in haberine göre; Tabure veya sandalyeler artan sayılarıyla gittikçe sıralara dönüşmesi kimi çevrelerce eleştiriliyor ve camilerin kiliselere benzemeye başladığı iddiasına neden oluyor.
Buna karşılık kimileri de sağlık sorunları olanların namazını kılması için sandalye ve tabure kullanımını desteklemişti.
Fatih Camii’ndeki fotoğraf tartışmayı yeniden alevlendirdi
Aslında bu konu yeni bir tartışma konusu değil. Son olarak geçtiğimiz haftalarda Araştırmacı Yazar Müfid Yüksel ile yine Araştırmacı Yazar Mehmet Dilbaz'ın Twitter’da Fatih Camisi’nde çekildiği iddia edilen bir fotoğrafla ilgili yaptığı yorumlarla tekrar gündeme gelmişti.
Mehmet Dilbaz, fotoğrafla ilgili "Hangi kilisede çekilmiş bilen var mı?" diye sorarken bunu alıntılayan Yüksel de şöyle yazmıştı:
“Sandalye görüntüyü ve ahengi bozuyor”
Konuyla ilgili ulaştığımız Yüksel itirazının nedenini şöyle açıklıyor:
Eskiden camilerde ciddi sağlık sorunları olanlar için beş 10 tane sandelye olurdu. Ancak şimdi yaygınlaştı. Sandalye görüntüyü ve ahengi bozuyor. Hz. Muhammed rahatsız olduğu için ipe tutunarak namaz kılmaya çalışan kızı Hz. Zeynep’e ‘Böyle namaz olmaz. Oturarak kıl’ diyor. Dinde kolaylık vardır. İlaa ki ayaklarını kırarak namaz kılmak zorunda değilsin. Oturarak hatta ayaklarını uzatarak bile kılabilirsin. Ayaklarını uzattığın yönünde kıble yönü olması da sorun değil.
“Eskiden kiliselerde de sandalye yoktu”
Camilerin sandalye ve tabure kullanımı ile kiliselere benzediği iddialarını da değerlendiren Yüksel sözlerini şöyle sürdürdü:
Geçtiğimiz yüzyıllara kadar kiliselerde de masa sandalye yoktu. Masa sandalye uygulaması Protestan kiliseleriyle geldi. Örneğin Süryani kiliselerinde yüzyılın başına kadar camiler gibi halı vardı. Eğilme, secde etme, ayakta durma gibi ibadet şekilleri vardı.
Tartışma ilk olarak 2013’de başlamıştı
Konuyu kamuoyu gündemine ilk olarak 2013 yılında İstanbul Merkez Vaizi Mustafa Akgül getirmişti.
Akgül, o günlerde basına verdiği demeçte şunları iddia etmişti:
Gittikçe tabureler sıralara dönüşüyor. Kimi camilerde 3-4 sıranın olduğunu gördüm. Neredeyse camiler kilise manzarasına doğru tehlikeli bir ilerleyiş var. Bazı maddi durumu çok iyi olan semtlerde de koltuklar camiye gelmeye başladı. Sanki lüks ve konfor içinde bir ibadet şekline dönüşüyor.“Zengin semtlerde camiye koltuk getiren de var”
Konuyla ilgili ulaştığımız Mustafa Akgül, ilk açıklamasının ardında aradan geçen altı yılda bir olumlu bir de olumsuz gelişme olduğunu söyleyerek bunları şöyle sıraladı:
O zaman açıklamamın nedeni konuya dikkat çekmekti. Camilerin kiliseye benzeme tehlikesi hala var. Sevindirici gelişme Diyanet İşleri Başkanlığı sandalyeye karşı çıktı. O son çare dedi. Sağlık sorunu nedeniyle zorunluluksa kullanılabilir ama oturarak kılmak daha uygundur diyerek karşı çıkması olumlu gelişme. Kötü gelişme ise Diyanet’in açıklamasına karşın uygulamada camilerde sandalye sayısı arttı. Hatta bazı zengin semtlerde kullanmadığı koltuğunu getirenler dahi var. Rahat koltuklar kullanılmaya başlandı. Bazıları ise sabit sıra saflar yaptılar. İki üç saf sıra oluyor arada büyük boşluk arkada cemaat namaz kılıyor. O sabit sıralar en ufak rahatsızlıkta oraya oturmaya teşvik ediyor.
<> “Dini açıdan sıkıntı yok”
Diyanet Vakfı Eski Kadın Kolları Başkanı Ayşe Sucu, camide sandalye ve tabure kullanılmasının dinen bir sakıncası olmadığını öne sürdü:
İslam’da bu konuyla ilgili verilmiş fetvalar var. Sağlık açısından değerlendirilmesi gereken bir husus. Bugün bel ve diz sorunu yaşayan pek çok insan var. Kişi oturup kalkmakta, eğilmekte, ayakta durmakta sorun yaşıyorsa bu insanların oturarak namaz kılabileceklerine dair fetvalar da var. Kaldı ki Hz. Peygamber ‘Namazını ayakta kıl, eğer gücün yetmezse oturarak, buna da gücün yetmezse yan üzerine yatarak kıl’ der. Hanefi mezhebine göre ima yoluyla dahi namaz kılınabilir. Asıl olan ibadettir, sağlığı ve gücü neye yetiyorsa o şekilde yapar.“Camiler kiliseye çevriliyor iddiası saçmalık”
Ayşe Sucu, “Camiler kiliseye çevriliyor” iddiasını “Saçmalık” olarak niteleyerek sözlerini şöyle devam ettirdi:
Bunlara takılıp kalanlar büyük fotoğrafa baksınlar. Bugün İslam ülkeleri ekonomide, bilimde, teknolojide nerede? Nerdeyse son üç yüz yıldır uyuyan bir Müslüman dünya var. Kendimize bakalım; okuduğunu anlamayan/anlayamayan çocuklar yetiştiriyoruz. PİSA sonuçlarıyla biraz ilgilensinler bu zatı muhterenler. Üniversitelerimizin durumuna baksınlar; durum ortada. “Oku” diye başlayan bir kitabın müntesiplerinin bu zeminde ve hemen hemen her alanda oluşmuş devasa sorunları görmezden gelip, saçla, sakalla, masayla, sandalyeyle uğraşması içler acısı! Ortaçağ’da din adamlarının “meleklerin cinsiyeti var mıydı, yok muydu” tartışmalarına benzer bir tartışma değil de nedir bu Allah aşkına? Diğer taraftan görgüsüzlüğün, israfın dip yaptığı bir dindarlık anlayışının görüntüleri de sosyal medyada dönüp duruyor. Demem o ki zihniyet sorunu gittikçe derinleşiyor; rasyonel ve evrensel bir dini söylem üretememenin tipik tezahürleri bunlar.
<> “Cami adabına aykırı bir durum”
Eski Süleymaniye Cami Vaizi Ali Rıza Demircan’ın ise sandalye tabure kullanımına itirazı olan din bilginlerinden.
Sağlık sorunu olmayan insanlar dahi arka sıralarda sandalyelerde oturuyorlar. Bu cami adabına aykırı bir durumdur. Onaylamamız mümkün değildir. Tabii ki sağlık sorunu olan insanlar için sandalyelerden faydalanabilir. Faydalanılmasın denmesi zaten Cuma günleri dışında kısıtlı olan cami cemaatimizi iyice azalatacaktır. Bizim asıl meselemiz kadınları cemaatle namaz kılmaya yönlendirmemizdir. Yeni nesil camilerin dışında gelişiyor. Camilerimiz bomboş. Selatin camilerimizde sabah namazlarında kaç kişi var biliniyor mu?