Gazeteci Saygı Öztürk, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun uyuşturucu bağımlılarıyla ilgili yaptığı konuşmada Milliyetçi Hareket Partisi lideri Devlet Bahçeli’ye yönelttiği, “Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin hapishanelerinde bir tane uyuşturucu baronu var mı?” sorusunu hatırlatarak, Adalet Bakanlığı yetkililerinden öğrendiği rakamları aktardı.
Buna göre; cezaevlerindeki 300 bin tutuklu ve hükümlüden yaklaşık 103 binin uyuşturucu satıcısı. Öztürk, “103 bin satıcı varsa memleket bitmiş demektir. Onlar cezaevine girince uyuşturucu kaçakçılığında bir azalma oldu mu? Sanmam. Yerleri kolay doldurulur” diye yazdı.
Öztürk yazısının devamında cezaevlerindeki uyuşturucu baronlarına ilişkin de şu bilgileri aktardı:
“Ülkede uyuşturucu kullanımı ve kaçakçılığı artınca, KOM bünyesinde bulunan Narkotik Şube, 2015'de daire başkanlığına dönüştürüldü. Personel sayısı ve olanakları artırıldı. Ülkede uyuşturucu kullanımı ve satışı yaygınlaştığı için gözaltına alınanların sayısı da yükseldi. 15 Temmuz 2016 ila 15 Mayıs 2021 tarihleri arasında 392 suç örgüt deşifre edildi, 3 bin 480 kişi yakalandı. Emniyet yetkilileri, çökertilen her suç örgütünün içinde “Baron” da bulunduğunu, ancak açıklamalarda “Baron” sözcüğünü kullanmadıklarını söylediler. Yani, en azından 392 de “Baron” ya da onların yardımcısı konumunda olanın cezaevinde olduğunu kaydettiler.
‘Baron’ olarak nitelendirilen isimlerden bilinen üç kişi cezaevinde. ‘Bataklık Operasyonu’ kapsamında tutuklanan Nejat Daş, uyuşturucu kaçakçılığında uluslararası bir üne sahip. Çetin Gören ve Halil Aslantaş da önemli isimler arasında. Aslantaş'ın FETÖ davasından da 2 yıl 6 ay hapis cezası aldığını da hatırlatalım. Konuştuğum bir Emniyet yetkilisi, geçen yıl, 259 bin şüpheliye işlem yapıldığını belirtti. Unutmayalım, ‘Torbacı’ da kendiliğinden gelip teslim olmadı. Bunları yine kolluk yakaladı. Kılıçdaroğlu'na insanların uyuşturucu kullanımı konusunda yakınmaları boşuna değil. Uyuşturucu pazarlayan 103 bin tutuklu ve hükümlü varsa, ‘içici’ konumunda olanların sayısını varın tahmin edin… Bu mücadele sadece kollukla olmaz. İlgili bakanlıklar bu mücadelede yerini almadıkça, başa çıkılamaz…”