Saygı Öztürk: O gecenin en kritik emrini nasıl verdi?

Silahlı Kuvvetler darbe hazırlığı yapıyor, devletimizin hiçbir birimi bundan haberdar olmuyor. Komutanların emir subayları, komutanlarına silah çekiyor, yıllardır birlikte olduğu isimlerin Fethullahçı, darbeci olduğunu nasıl bilmez?

Soruşturmalar, yargılamalar, mahkumiyetler 15 Temmuz darbe girişimini tam aydınlatmış değil. Bunların içinde ne yaptığını bilenler kadar, bu yapıyla ilgisi olmamasına rağmen “TRT'yi teröristler işgal etmiş, orasını kurtarmak”, kimileri “Meclis basılmış”, bazılarına “Tatbikat”, bazılarına “operasyona” gidildiği söylenmiş. Diyarbakır'dan uçakla gelenler ise işgal edildiğini duydukları Özel Kuvvetler Komutanlığı'nı kurtaracaklarını sanıyorlardı.

Aklınıza şu geliyor: Silahlı Kuvvetler darbe hazırlığı yapıyor, devletimizin hiçbir birimi bundan haberdar olmuyor. Komutanların emir subayları, komutanlarına silah çekiyor, yıllardır birlikte olduğu isimlerin Fethullahçı, darbeci olduğunu nasıl bilmez?

İLK UYARI 1994'DE

17/25 Aralık operasyon ve soruşturmasından sonra Fethullahçılar, Yargıtay, Milli Güvenlik Kurulu kararlarıyla terör örgütü sayıldı ve kısaca “FETÖ” denilmeye başlandı.

Fethullahçıların Emniyet'i ele geçirmeye başladığını 9 Nisan 1994 tarihinde yazmıştım. Evet, 1994 tarihinde yazdıklarımda bu yapının hedeflerini, emniyet içinde nasıl yapılandığını belgelere dayalı olarak ortaya koymuştum. Ayrıca kimin ne olduğunu emniyet mensupları da o zaman çok iyi biliyordu. Bırakın onu biz gazeteciler de genel müdürlükte kimin kim olduğunu tahmin ediyorduk.

693 BİN KİŞİYE ADLİ İŞLEM

Fethullahçı Terör Örgütü/ Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) silahlı terör örgütü ile ilgili yürütülen soruşturma kapsamında bugüne kadar 693 bin 162 kişi hakkında adli işlem yapıldı.

Bu kişilerden 67 bin 893'ü hakkında Cumhuriyet Savcıları tarafından soruşturma açıldı. 26 bin 667'si hakkında ise yargılamalar ilk derece mahkemeleri nezdinde devam ediyor.

MAHKUMİYET: Yargılamalarda 253 bin 754 kişi hakkında karar verildi. Buna göre kararların dağılımı şöyle: 122 bin 632 kişi hakkında mahkumiyet, 6 bin 885 kişi hakkında ise diğer karar türlerinden verildi.

TUTUKLU VE HÜKÜMLÜ: Haklarında işlem yapılan kişiler hakkında uygulanan tedbir durumlarına bakıldığında, 826'sı tutuklu, 2 bin 605'i hükümözlü, 12 bin 108'i hükümlü olup, toplam 15 bin 539 tutuklu ve hükümlü bulunuyor.

DARBE GİRİŞİMİ DAVASI

15 Temmuz darbe girişiminde bazıları kamu görevlisi olmak üzere 253 vatandaşımız hayatını kaybetti. Bir dava değil birden çok ilde davalar açıldı. Bu soruşturma ve davaların ne durumda olduğuna bakalım:

289 Fiilli Darbe Davası özelinde karar türleri incelendiğinde; davaların tamamı karara bağlandı. Bu karalardan 265'i temyiz incelemesi için Yargıtay'a gönderildi. 176'sı Yargıtay tarafından onandı. Bazı dosyalara ilişkin bozma kararı verildi, bazı dosyaların da Yargıtay'daki incelemesi devam ediyor.

Davalar sonucu bin 634 kişi hakkında ağırlaştırılmış müebbet, bin 366 kişi hakkında müebbet, bin 891 kişi hakkında süreli hapis cezası olmak üzere toplamda 4 bin 891 kişi hakkında mahkumiyet kararı verildi.

O EMRİ VEREN GENEL MÜDÜR

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a, Başbakan Binali Yıldırım'a, İçişleri Bakanı Efkan Ala'ya ulaşılamadığı saatlerde, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar, Kara Kuvvetleri, Hava Kuvvetleri komutanları, Jandarma Genel Komutanı da darbe girişiminde bulunanlar tarafından rehin alınmıştı. Dolayısıyla onlara da ulaşılamıyordu.

Kendilerine “Yurtta Sulh Konseyi” adını verenlerin sözde sıkıyönetim bildirileri TRT'de okunduğu saatlerde, tersine emir vermek öyle kolay bir şey değildi. Bir bürokratın, hiçbir siyasiye ulaşamadığı saatte en kritik emirleri vermesinin, ilerde kendisi için nasıl sonuçlar doğurabileceğini de değerlendirmiş olması gerekir.

SAAT 21.15'DE TELSİZ EMRİ

Devletin asayiş ve güvenliğinden sorumlu olan İçişleri Bakanı yok, yardımcısı yok. Darbe girişiminde bulunanlar uçakla, helikopterle, tankla çıkmışlar. Emniyet Özel Harekat Dairesi'nin Gölbaşı'nda bulunan binası bombalanıyor. Ankara Emniyet Müdürlüğü bombalanıyor, taranıyor. Bir taraftan şehitler veriliyor, bir taraftan polis nasıl hareket edeceğini, nerede olacağını bilemiyor. Kimseye ulaşılamayan gecede Emniyet Genel Müdürü Celalettin Lekesiz, saat tam 22.15'de 81 il Emniyet Müdürüne şu emri verdi:

“- Polisimiz, darbecilere asla teslim olmayacak, teslim edilmeyecek.

– Askerin, binalarımıza girmesine kesinlikle izin verilmeyecek.

– Emniyetin silah depoları derhal açılacak. Uzun namlulu silahlar personele dağıtılacak.

– Askeri garnizonların etrafı polis tarafından kuşatılacak.

– Darbecilerin dışarıya çıkmasına izin verilmeyecek.”

ANKARA DÜŞMESİN DİYE

Verilen bu yazılı emir, saat 22.30'da da emniyet teşkilatının bütün birimlerine telsizle duyuruldu. Emir tebliğ edilmişti. Daha önemli bir şey vardı. Ankara'nın düşmemesi gerekiyordu. Doğu ve Güneydoğu illerinde bulunan bütün özel harekat polisleri en seri bir biçimde Ankara'ya çağrıldı.

Bakmayın o gece ile ilgili kendisini kahraman gösterenlere. Gerçek kahramanlar hep sessiz. Celalettin Lekesiz'i, Ankara Cumhuriyet Başsavcıvekili Necip Cem İşçimen'i unutmayalım. Ama ne gariptir ki, ilk görevden alınanlar da onlar olmuştu. Kahramanca mücadele veren komutanlar da emekliye sevk edilmişti. Her şeyin aydınlanması için her halde bir 7 yıl daha geçmesi gerek