Fatih Altaylı'nın konuyla ilgili bugünkü yazısı şöyle:Altaylı'nın konuyla ilgili bugünkü yazısı şöyle:
Gerektiği zaman kaba olmak bazen iyi bir şey galiba.
Bunu niye mi söylüyorum.
Dün bir genç okur “Sizin de Sedat Peker’le fotoğraflarınız çıkacak mı?” diye sorduğu için.
Çıkmaz merak etmeyin.
Eğer sokakta gelip “Fatih Bey bir fotoğraf çektirebilir miyiz?” demediyse çıkmaz.
Çünkü böyle kişilerle bir araya gelmem.
Birkaç sene önceydi.
Gecce.com adlı internet sitesinin ve Gecce isimli yeme içme rehberinin daveti vardı.
Sahibi meslektaşımız ısrarla davet etmişti.
Güneri Civaoğlu, Ertuğrul Özkök başta olmak üzere pek çok yaşça büyük meslektaşımız da orada olacaktı.
Ben de kırmamak için “Gelirim” demiştim.
Ancak davete giderken, orada bulunan bir tanıdığı aradım ve sitenin sahibinin masasında kimlerin oturduğunu sordum.
Aralarında “Sedat Peker” de sayılınca hemen eve geri döndüm.
Eğer ayıp olmasın diye gitseydim, şimdi benim de bir fotoğrafım olacaktı.
Ama bizim meslek dikkat gerektiriyor.
Yine birkaç yıl önce cep telefonum çaldı.
Arayan Zaman Gazetesi genel yayın yönetmeni Ekrem Dumanlı.
Açtım.
“Fethullah Hoca Efendi yanımda. Biliyorsundur ciddi bir rahatsızlık geçirdi. Bir geçmiş olsun demek istersin diye düşündüm” dedi.
Benden yanıt:
“Sağol ama istemiyorum.”
Belki kaba bir tavırdı ama iki gün sonra gazetelerde yayınlanan “Teşekkür ilanında” adımın yer almamasını sağladı.
Bizim meslekte kabalık bazen gereklidir anlayacağınız.
Herkesle samimi olmamak da öyle. Çünkü kimin kimle bağlantılı olduğunu bilemezsiniz.
Uzak durmak en iyisidir.
Bazen kibirli derler, bazen hıyar, bazen burnu büyük, bazen terbiyesiz.
Yavşak ve kirli olmaktansa bu sıfatları tercih ederim.