İstanbul Ümraniye'de polis memuru Şeyda Yılmaz'ı şehit eden 19 yaşındaki Yunus Emre Geçti'nin 26 suç kaydının olması, kamuoyunda büyük bir infial yaratmış durumda. "Bu şahıs nasıl dışarıda olabiliyor?" sorusu, gündemi meşgul ederken, Cumhuriyet yazarı Barış Pehlivan, cezaevlerinin aşırı doluluğuna dikkat çekerek önemli bir açıklamada bulundu. Pehlivan, cezaevlerinin mevcut kapasitesinin çok üzerinde bir nüfusa sahip olduğunu ve yöneticilerin içeriyi boşaltmak için çeşitli yollar aradığını ifade etti. Bu politikaların, siyasi tutuklular yerine taciz, yaralama, hırsızlık ve dolandırıcılık gibi suçları işleyenlere yönelik uygulandığını vurguladı.
CEZA SİSTEMİNİN İŞLEYİŞİ
Pehlivan, cezaevinde geçirilen süre ve verilen cezaların çocuk yaşta işlenen suçlar nedeniyle alt sınırdan hükme bağlandığını belirtti. İnfaz sisteminin, suçlunun lehine çalıştığını ve bu durumun, suçlunun hapiste geçirdiği süreyi kısalttığını ifade etti. Ayrıca, cezaevi içindeki idare ve gözlem kurulunun, suçlunun ‘denetimli serbestlik’ tedbiri ile dışarıda olup olmamasına karar verdiğini aktardı. Bu kurulda, cezaevi savcısı, müdür, gardiyan, psikolog ve öğretmenin yer aldığını, suçlunun rehabilitasyon sürecine dair değerlendirmelerin bu kurul tarafından yapıldığını dile getirdi.
TOPLUMSAL YANSIMALAR
Türkiye'deki cezaevlerinin durumu ve infaz sistemi üzerine daha derin bir değerlendirme yapılması gerektiği açıktır. Pehlivan, "Bir suçlunun ıslah olup olmadığı nasıl anlaşılıyor? 'Islah' olduğu düşünülerek dışarı çıkarılan suçlunun toplum içinde nasıl yaşadığı biliniyor mu?" diyerek, bu konudaki belirsizlikleri gündeme getirdi. Resmi verilere göre Türkiye’de toplam 356 bin 865 kişi cezaevinde bulunuyor; bu durum, cezaevlerinin aşırı doluluğunu ve mevcut sistemin işleyişindeki sorunları gözler önüne seriyor.
ÇÖZÜM ARAYIŞLARI
Pehlivan, cezaevlerinin içindeki mevcut durum ve suçlu rehabilitasyon sisteminin sorgulanması gerektiğini savunuyor. "İçeri düşmeyen bilmez," diyen Pehlivan, cezaevlerinde uygulanan bazı politikaların, suçluların erken tahliye edilmelerine zemin hazırladığını ifade etti. Cezaevlerinde vaizlerin dini sohbetlerine katılmak ya da kütüphaneden kitap talep etmek gibi uygulamalarla, suçluların ‘iyi halli’ raporu alarak ceza sürelerini kısaltabileceklerini belirtti. Bu durum, kamuoyunda adaletin nasıl sağlandığına dair kaygıları artırmakta.