Kemal Kılıçdaroğlu’nun “helalleşme” açıklamasını, “Geçmiş hatalarımızla samimi, dürüst ve cesur bir şekilde yüzleşip karşılıklı helalleşmeden hiçbir sorunumuzu kalıcı olarak çözemeyiz. Bu nedenle, Cumhuriyet’in kurucu partisi CHP’nin Genel Başkanı sıfatıyla yapılmış bu açıklama tarihi önemdedir ve mutlaka sahiplenilmesi, desteklenmesi ve güç verilmesi gereken ciddi bir adımdır” diyerek değerlendiren Selahattin Demirtaş, politikyol’da kaleme aldığı yazısında şu görüşlerini ifade etti:
“Sayın Kılıçdaroğlu’nun çabası çok kıymetli. Toplum, devamının gelmesini bekleyecektir. Sadece şimdi değil, ileride iktidar değiştiğinde, bu helalleşme sürecinin devlet adına da kurumsal ve resmi olarak işletilmesi gerekir. Ancak bu sorumluluk ne sadece CHP’nin ne de sadece Sayın Kılıçdaroğlu’nundur. Başta siyasetçiler olmak üzere herkes samimiyetle ve cesaretle elini taşın altına koymak, kendi payına düşen sorumluluk gereğince yüzleşmeye dahil olmak zorundadır. Bunun basit oy hesaplarıyla yaklaşılacak bir konu olmadığını herkesin iyi anlaması gerekir. Kaldı ki samimiyetle özeleştirisini ortaya koyan siyasetçiyi, halk kesinlikle bağrına basacaktır. Yine de ahlaklı davranmak ve risk almaktan da çekinmemek gerekir. Başka türlü siyasi öncülük de yapılamaz, toplumsal değişim de sağlanamaz. Bu nedenle, Sayın Kılıçdaroğlu’nun inisiyatif alması kıymetlidir, helalleşme için yola çıkması önemlidir.”
“BİRLİKTE HELALLEŞECEĞİZ”
Öte yandan “Halkımıza, tüm Türkiye toplumuna sözümüz olsun, biz de kendi hatalarımızla yüzleşecek ve hep birlikte helalleşeceğiz” diyen Demirtaş, şunları kaydetti:
“Evet, sorunları biz yaratmadık, sorunların kaynağı biz değiliz ancak siyasetçiler olarak eğer doğru ve başarılı bir politika izleseydik çözümsüzlükten beslenenlerin ekmeğine, istemeden de olsa yağ sürmemiş olurduk. Kendi adıma bu sorumluluğu her zaman kabul ettim ve halen aynı noktadayım. Kimlik siyasetini aşarak toplumun tamamını kucaklamayı başarmalıydık. Şiddetin tümden devre dışı kalması için siyasetçiler olarak daha fazla inisiyatif almalı, öne çıkmalıydık.
Halkımızın haklı taleplerini daha doğru ve ikna edici bir dille anlatmayı, temsil etmeyi başarmalıydık. Bize yönelik ağır saldırılara ve kara propagandaya rağmen hiçbir mazeretin arkasına sığınmadan barış politikalarını hayata geçirmeliydik. Bunlar bizim eksiklerimiz, hatalarımızdır. Ve eminim bizden dolayı kırılmış, incinmiş milyonlarca insan da var. Dolayısıyla helalleşme ve yüzleşme bizim de sorumluluğumuz. Unutmayın, helalleşme için samimiyetle özür dileyebilmek zayıflık değil, cesaret ve erdemdir.”